Bir önceki yazıda aslında kokteyl kelimesinin nereden geldiğini neden karıştırılmış alkollere kokteyl demeye başladığımızı ve nasıl alkol yasağının aslında kokteyl tarihi için bir altın çağa dönüştüğünü konuşmuştuk. Bu yazıda ise klasik kokteyller denince belki de ilk onda bile sayılmayan ama hem tadıyla hem de hikayesiyle klasik olmuş benim favorim olan bir kokteylden söz edeceğim: Moscow Mule.

Moscow Mule
Moscow Mule | Fotoğraf: Unsplash/@winedharma

Moscow Mule’un Hikayesi

Öncelikle bahsetmek gerekir ki Moscow Mule adında barındırdığı Moscow ve içinde ihtiva ettiği votka nedeniyle çoğu kişi tarafından bir Rus icadı olarak düşünülür ama Amerika’da (Hollywood) bulunmuş ve meşhur olmuş bir kokteyldir. Peki niye Moscow? Niye votka?

Aslında hikayemizin çıkış noktasında yine durağımız Rusya. Rusya’da Moscow Copper Company’ye uğramadan bu hikayeyi anlatamayız. Kahramanımız ise Sophie Berezinsky. Sophie babasının bakır firmasında çalışan genç bir kadın ve kendi imzasını taşıyan bir bakır kupa (copper mug) tasarlıyor. Babasıyla birlikte bu kupaları üretime geçiriyorlar fakat Rusya’da satış konusunda başarılı olamıyorlar. Kimse bu kupaları almıyor. 1930’lu yıllardan bahsediyoruz, şimdi olduğu gibi o zaman da Amerika fırsatlar ülkesi. Sophie 20’lerinde bir genç kız olarak bu fırsatlardan yararlanmak için yanında 2000’e yakın bakır kupa ile Amerika’ya göçüyor. Ama fırsatlar ülkesinde de işler istediği gibi gitmiyor ve kupalar yine satılmıyor. Bu arada Sophie eşiyle tanışıyor, sonra New York’tan Hollywood’a taşınıyorlar ve evleri küçük olduğu için beyimiz “Artık senin bu bakır kaplarınla uğraşamayacağım ya bunları sat ya da çöpe atacağım!” diye çıkışıyor. 

Bu noktadan sonra Sophie, deyim yerindeyse kapı kapı dolaşıp kupaları satmaya, her bir restorana girip satış yapmaya çalışıyor. 1941 yılında kızımızın yolları John Martin (Smirnoff votkalarının sahibi) ile kesişiyor. John’da votkasını satmakta zorlanıyor çünkü o sıralar yaygın olan içecekler beyaz alkoller (cin, votka, rom vb.) değil kahverengi alkoller (viski, bourbon vb.). Aynı noktada Jack Morgan ile de tanışmamız gerekiyor kendisi Cock ‘n’ Bull Pub’ın sahibi ve kendi üretimi Ginger Beer (zencefil birası) yapıyor ama Amerikalılar onu da içmiyor çünkü damak tatları Ginger Ale’e alışık. 

Jack Morgan ve John Martin yakın arkadaşlar, kapı kapı gezerken tanıştıkları Sophie’yi de aralarına alıyorlar. Böylece hiç satılmayan bakır kupaları olan bir kadın, hiç içilmeyen votkası olan bir adam ve hiç içilmeyen ginger beer’ı olan başka bir adam bir araya geliyorlar ve diyorlar ki biz bu üçlüyü bir noktada birleştirelim. Böylelikle bir çoğu başarısız olan ama sonunda yolun Moscow Mule’a çıktığı bir kokteyl yaratım sürecine giriyorlar. O tarihten itibaren de Moscow Mule en çok içilen kokteyllerden biri haline geliyor. Peki nasıl yapılıyor?

Moscow Mule Tarifi

Malzemeler:

  • 60 ml Votka (aslında uygun olsun diye Smirnoff kullanabilirsiniz) 
  • 90 ml Ginger Beer
  • 1/2 lime suyu (taze sıkılmış)
  • 3 – 4 yaprak nane
  • Süslemek için: nane ve lime 

Bakır kupanın dibine üzerlerine vurarak canlandırdığımız naneyi koyup üzerini kırık buz ile kaplıyoruz. Sonra sırası ile votka ve ginger beer ekliyoruz. Üzerini tekrar kırık buz ile doldurup nane ve lime ile süsleyerek servis ediyoruz.

Klasik Moscow Mule
Klasik Moscow Mule| Fotoğraf: Unsplash/@bonvivant

Ülkemizde Ginger Beer bulunmadığı/kolay bulunmadığı için daha kolay bulunan Ginger Ale ile yapabilirsiniz birçok markanın zencefil gazozu bu işi görür. İkisi arasındaki temel fark ise Ginger Beer’ın fermente edilmiş, daha az köpüklü ve asitli olması, daha az tatlı olması ve orijininde alkollü olması. Ama Ginger Ale bildiğimiz soda/gazoz. 

Ülkemizde marketlerde kolaylıkla Uludağ ya da Beyoğlu gazozlarının zencefil gazozunu bulabilirsiniz. Evinizde lime yoksa limon suyu kullanabilirsiniz ve tabii ki bakır kupanız yoksa normal bir bardakta yapabilirsiniz. Yeni kokteyllerde buluşmak üzere.

Kapak Fotoğrafı: Unsplash/@bonvivant

İlginizi çekebilir: Efil Özdülger’den Kokteyl Nedir