21. yüzyıl, şüphesiz ki birçok farklı futbol figürüne tanık oldu. Bunlardan biri de Fransız futbolcu N’Golo Kante… Otuz yaşındaki Kante, bugün Fransız futbolunda olduğu kadar dünya çapında da hakkı yenmeyecek bir üne sahip. Peki onu özel yapan ne? Bir futbolsever olarak bu yazımda sizlere Kante’den biraz bahsetmek istiyorum. Keyifli okumalar…

fqo_pbke40-ijzcgaogohq
N’Golo Kante| Fotoğraf: ntv.com.tr

N’Golo Kante

1991 Paris doğumlu N’Golo Kante, ekonomik sıkıntılar sebebiyle Mali’den Fransa’ya göç etmiş bir ailenin oğlu. Babası, geçimlerini sağlamak için kağıt toplayıcılığı yapar ve oğlu N’Golo da zaman zaman ona yardım eder. Anlaşılacağı üzere ne yazık ki yoksulluk çeken bir aileden bahsediyoruz. Bu yoksulluk, N’Golo 11 yaşındayken babasının ölümü ile daha da boğucu bir vaziyete bürünür. Bu durumda evin en büyük çocuğu olarak babasının görevini devralır ve büyük bir yükün altına girer. Bu süreçte N’Golo’nun pes etmeden hayatına devam etmesi, bugün yeşil sahalarda sergilediği çalışkan tavrın yıllar öncesine kadar dayandığını kanıtlar nitelikte…

N’Golo’nun futbolla tanışması babasıyla beraber gittiği Fransa milli maçlarına dayanır. Stade De France’ın çevresinde çılgınca eğlenen kalabalığın arasındayken N’Golo, belki de yıllar sonra hayranlıkla izlediği futbolcular gibi olacağını hayal ediyordu, kim bilir…

Birçok denemeden sonra nihayet JS Suresnes takımı onu kadrosuna kabul eder. Bu adım, N’Golo’nun hayatını değiştirecek en büyük dönüm noktası olur. Yıllar sonra milli takıma kabul edildiğinde, futbolla tanışmasını sağlayan o meşhur taraftar kalabalığı, bu kez onu alkışlar. 

N’Golo, çevresindeki birçok insan tarafından genelde sessiz ve sürekli gülümseyen biri olarak tanımlanır. Çalışkanlığı ise onun en dikkat çekici özellikleri arasında yer alır. Kendi ceza sahasından aldığı topu rakip takımın ceza sahasına kadar yorulmadan taşıyan N’Golo, azmini yeteneğiyle birleştirerek nefis bir performans sergiler. 

N’Golo, JS Suresnes takımında geçirdiği 11 sene içerisinde başarılı oyununa rağmen ne hikmetse büyük takımların pek de dikkatini çekmez. Bu 11 senenin ardından, 2010 senesinde Boulogne takımına transfer olmasıyla futbol hayatında yeni bir sayfa açmış olur. Oynadığı tüm maçlarda topu kazanma becerisiyle N’Golo, hem rakiplerinin sinir sistemiyle oynar, hem de hızıyla göz doldurur. 

İlk klubü JS Suresnes’deki hocalarından biri, bir gün şakasına N’Golo’ya yaz tatilinde ödev olarak önce sağ, sonra sol ayağıyla ve en son da kafasıyla 50’şer kez topu sektirmeyi öğrenmesini söyler. Öyle ki N’Golo tatil dönüşü gerçekten bu “ödevi” yerine getirdiğini gösterir… Bu adamın işine ne kadar sadık olduğunu gelin siz düşünün. 

Leicester City FC’de geçirdiği verimli bir sezonun ardından Chelsea FC’ye transfer olan N’Golo, halen Chelsea FC formasını terletmekte. O, futbol yeteneğiyle olduğu kadar mütevaziliği ve sevecen tavırlarıyla da dikkat çeken bir oyuncu. Çocukluğundan itibaren pahalı hayalleri olmayan bir adam N’Golo, fazlasında gözüm yok diyenlerden. Çevresindeki insanların da söylediğine göre bugüne kadar kimseyle münakaşa etmemiş. Zira maçlarda gördüğü sarı kart ve faul sayılarının düşüklüğü de bu durumu kanıtlar nitelikte. 

N’Golo Kante, birçok kişinin söylemiyle “yorulmak nedir bilmeyen” bu adam, hem yeteneğiyle, hem çalışkanlığıyla hem de hâlâ güzel insanların olduğunu kanıtlayan karakteriyle, ilham veren bir ikon pozisyonunda. 

Bazı haberlere göre ise N’Golo, Türkiye’de futbol oynamayı çok istediğini dile getirmiş. Sizce Türkiye’ye gelseydi hangi takımda oynamayı tercih ederdi? 

Kapak Fotoğrafı: trendsmap.com

İlginizi çekebilir: Mihriban Çerçi’den Zlatan İbrahimovic