Tam adı Friedrich Nietzsche olan; Alman filolog, filozof, kültür eleştirmeni, şair ve besteci bıraktığı yapıtlarla günümüzde önemle anılıyor. Nietzsche’nin kendine münhasır olan karakteri, kolektif düşünceye aykırı fikirleri onu kendi çağının ötesinde bir filozof haline getirmiş. Alman filozof yaşadığı dönemde felsefesinin anlaşılamamasından her fırsatta yakınmış “Beni 21. yüzyılda anlayacaklar” demiş. Üstelik bu öngörüsünde de haklı çıkmış diyebiliriz.

Nietzsche'yi Anlama
Nietzsche’yi Anlama | Fotoğraf: guneygundemi.com

Günümüzde akademide, panellerde ve çeşitli söyleşi grupları arasında Nietzsche’nin felsefesi yoğun bir biçimde analiz ediliyor ve tartışılıyor. Hakkında yazılanlara göre; anlaşılamamanın verdiği huzursuzluk ve depresyon onu döneminin “kendi kendini bitiren filozofu” olarak anılmasına sebep oluyor ve bunun yanı sıra kaynaklara göre yaşadığı iç bunalımları onun fiziksel sağlık problemlerine de önayak oluyor. Böyle Buyurdu Zerdüşt, İnsanca Pek İnsanca, İyinin ve Kötünün Ötesinde kitapları filozofun en çok bilinen eserlerinden.

theMagger Banner

Bu yazımda, geç tanıştığım beni zihnen ve ruhen farklı yollara götüren baş kahramanın da Nietzsche’nin olduğu iki kitaptan bahsedeceğim. Yıllardır süregelen felsefe merakıma rağmen akademik çevrelerde hakkında duyduklarım ve yapılan varsayımların bende sebep olduğu önyargı sebebiyle Nietzsche’yle tanışma cesareti bulamamıştım. Ta ki bir psikolog arkadaşım bana ısrarla “Nietzsche Ağladığında” kitabını önerene dek… Akabinde hemen Nietzsche’yle Yürümek kitabını okunacak listeme ekleyip rafımda yer edindim. Kısacası Nietzsche’yi okuyup anlama çabasında aceleci davranmak istemememin ana sebeplerinden biri hakkında edindiklerim neticesinde onu anlayamama çekincesi olmuştu. Ancak yalın bir dile sahip Nietzsche’ye farklı konjonktürlerden bakabilmemi sağlayan bu iki kitap çekincemi yenmemi sağladı. Nietzsche Ağladığında ve Nietzsche’yle Yürümek kitapları onu anlama yolunda size de rehberlik edebilir.

Nietzsche’yi Anlama Yolunda

Nietzsche Ağladığında

Irvin D. Yalom tarafından yazılan, Nietzsche Ağladığında kitabının basımı 1992 yılında yapılıyor. Varoluşçu psikoterapinin önemli temsilcilerinden olan Yalom bu kitapta; dünyaca tanınan tıp doktoru Josef Breuer, psikanaliz biliminin kurucusu Sigmund Freud ve psikanalist yazar Lou Andreas-Salomé’a da yer veriyor. Felsefi yönelimi bakımından okuyucuyu sorgulatan ve düşündüren bir eser. Kitapta, duygusal ilişki yaşadığı Friedrich Nietzsche ile yollarını ayırmış olan Lou Salome filozofun akıl sağlığından endişelenip ünlü doktor Breur’a başvurur, Nietzsche tedavi olmayı kabul etmez ancak Josef Breur ile görüşmeleri esnasında yakın ilişki kurar. Eseri okursanız, en etkileyici kısmının bu fikir babaları arasında geçen varoluşçuluğu temel alan felsefi diyaloglar olduğuna sizin de katılacağınızı düşünüyorum. Özellikle Breuer ve Nietzsche’yi Anlama Yolunda arasında kurgulanmış diyaloglar, hem edebi hem felsefi yönü bakımından yazarın takdir toplamasını sağlıyor. Nietzsche’nin yazdığı mektuplar ve yaşadığı ilişkiler referans alınarak da özel hayatına değinilmiş.

Kitabın bazı bölümleri okuyucuyu derinlemesine düşünmeye ve sorgulamaya sevk ediyor. Nietzsche henüz 2 kitabı yayınlanmış tanınmayan bir yazar. Acılarıyla barışmış ama umutsuz, yalnızlığı seçmiş, kalbi kırılmış. Belki fazla bilmenin ve farklı olmanın cezasını çekiyor. Tanrı öldü diyor kitapta. “Tanrıdan geriye bir ölü kaldı ve onu öldüren biziz” diyor. “Ümit kötülüklerin en kötüsüdür çünkü işkenceyi uzatır” diyor. Nietzsche’nin nihilist bakış açısıyla başlayan bu kitabı “Amor Fati” sözleriyle son buluyor. AMOR FATI = YAZGINI SEÇ, YAZGINI SEV… Kitap bizi Nietzsche’nin zamanla değişen psikolojik durumunun felsefi statükosunu ne boyutta değiştirdiğine tanık olmamızı sağlıyor. Nihilist birçok şeyden vazgeçmiş umutsuz filozofun varoluşunun dayanılmaz sancılarından sonra kaderini kabullenişi ve onunla barışmasına tanık oluyoruz.

theMagger Banner

Nietzsche ile Yürümek

Nietzsche ile Yürümek, John Kaag tarafından yazılıyor ve 2019 yılında basımı yapılıyor. Bu kitapta beni ilk etkileyen şey arka kapağında yer alan cümleler olmuştu. Şöyle yazıyor: “Yürümek, insan faaliyetleri arasında en faydalı olanıdır. Bu şekilde mekânlarımızı oluşturur ve bütün dünyaya uyum sağlarız. Bu, yinelemenin–bir ayağı sürekli diğerinin önüne atmanın– gerçekte kişinin anlam ifade edecek bir gelişim göstermesini sağladığının canlı örneğidir. Ebeveynlerin çocuklarının ilk adımlarını kutlamaları tesadüf değildir. İlk ve belki de en büyük adımlar bağımsızlığa işarettir.” Yürümenin Nietzsche‘nin temel felsefesinde ne denli önem taşıdı iki kitap da bahsediliyor.

Filozof ne zaman bir şey düşünmek istese yürürmüş. Yürümeyi felsefesinin temeline alan Nietzsche’nin son kitaplarındaki ilhamı da doğa içerisinde uzun saatlerce yaptığı yürüyüşlerden aldığı biliniyor. Alıntılanan bu cümleler ise “kendin olmak üzerine” felsefesinde yürümenin özgürleştirme ve bireyselleştirme bakımından sahip olduğu önemli rolü gösteriyor. Dolayısıyla kitabın adından da anlayacağınız üzere John Kaag bizi Nietzsche ile yürümeye davet ediyor.

John Kaag, Massachusetts Lowell Üniversitesi’nde felsefe bölümü profesörü. Nietzsche ile Yürümek ise yazarın uluslararası en çok bilinen eserlerinden biri. Yazar bu kitabında, neredeyse Nietzsche’nin bütün kitaplarını titizlikle inceliyor ve onun yolunda ilerleyerek kendini bulma macerasına adım adıyor. Kelimenin tam manasıyla Nietzsche’nin ayak izlerini takip etmiş denilebilir. Gittiği yerlere gidiyor, kaldığı otellerde konaklıyor ve bir yandan da felsefesini odağından hiç ayırmıyor.

Kıyaslama yapacak olursam bu kitabın diğerinden en bariz farkı Nietzsche’nin özel yaşamından ziyade özellikle felsefi teorileri üzerine odaklanmış olması oldu. Yazar sıklıkla bahsettiği yalın bir dille kurguladığı kitabında özellikle Übermensch (Üstinsan) bahsediyor. Übermensch Almanca anlamı üst-insan olup Nietzsche’nin “Böyle Buyurdu Zerdüşt” kitabında felsefi terim olarak sıklıkla kullandığı sözdür. Kitaptan bir alıntı: ”Yeryüzünün anlamı olacak üstinsan! Yalvarırım size, kardeşlerim, yeryüzüne bağlı kalın, inanmayın size dünya ötesi umutlardan söz edenlere!”. Onun dışında yazar Nietzsche’nin üç metamorfoz hikayesine bağlı kurduğu deve, aslan, çocuk alegorisini açımlıyor. Bu bağlamda toplumsal çöküşün temel dayanaklarını yapı söküme uğratan filozofun bahsettiği kavramları rahatlıkla anlamamıza yardımcı oluyor. Yazarın da kendi savları ve yardım aldığı kaynaklardan alıntılar yaparak metinlerin temellerini sağlamlaştırdığını görüyoruz. Arthur Schopenhauer, Paul Rée, Theodor Adorno, Immanuel Kant, Herman Hesse, Lou Salomé gibi kıymetli düşünürlere de yer vermiş. John Kaag kendini de kitabın merkezine koyarak okuyucuya hayat hikayesinden çeşitli kesitler sunuyor.

Bu kitapları kıyaslamamdaki temel sebep, içeriklerin aynı yöntemlerinin farklı olmasıydı. Birinde filozofun varoluşsal yaşadığı bunalımları, yaptığı çıkarımları ve bu iki odakta felsefesinin şekillenmesini okudum. Kalbi kırık sevdiği tarafından ihanete uğradığını hisseden Nietzsche’nin umutsuzluğuna dert ortağı olurken onu anlamam da kolaylaştı. Nietzsche ile Yürümek’te ise yazar satırları üzerine saatlerce düşünebileceğimiz formları hikayeleştirip basitleştirmiş ve bu sayede anlam kolaylığı sağlamış. Şimdi Nietzsche okumaya daha hevesli ve heyecanlıyım. İlk edineceğim kitap Übermensch (Üstinsan) kavramının yer aldığı Böyle Buyurdu Zerdüşt olacak. Size de şimdiden iyi okumalar dilerim.

Kapak Fotoğrafı: kisiselbilgi.com

theMagger Banner

İlginizi çekebilir: Ezgi Cenk’ten Francis Bacon