Pandemi, her ne kadar dünya tarihi boyunca çeşitli defalar kendini göstermiş olsa da bizler için yeni bir kavram. Yeni Covid-19 virüsünün ekonomik ve sosyal durumumuz da içerisinde olmak üzere bütün gündemimizi kapsadığı bu günlerde hayatımıza pandemi kavramı girdi. Peki günlük konuşmalarımızda bile sık sık kullandığımız bu kavramı bilim insanı ya da sağlık çalışanı olmayan insanlar olarak nasıl anlayabiliriz?

Pandemi | Fotoğraf: Unsplash / @sushioutlaw

Pandemi‘nin Tanımı ve Tarihçesi

Pandeminin Tarihçesi|Fotoğraf: reddit.com

Pandemi; dünyada birden fazla ülkede veya kıtada, çok geniş bir alanda yayılan ve etkisini gösteren salgın hastalıklara verilen genel isim olarak tanımlanıyor. Böyle bir tanıma sahip olmamızın nedeni ise pandeminin dünya tarihi boyunca birden çok kez yaşanmış olması.

6. yüzyılda bir pandemi dünya nüfusunun yarısının yaşamını kaybetmesine neden olurken, 14. yüzyılda ortaya çıkan bir başka salgın Avrupa nüfusunu yarısına düşürüyor. 20. yüzyılda pandemi nedeniyle, dünya nüfusunun %5’i iki yıl gibi kısa bir süre içerisinde kaybediliyor. Bu istatistikler her ne kadar moral bozucu olsa da aslında bizim için son derece önemli. Zira geçmiş salgınlar bize bugünkü salgına karşı alınması gereken önlemler ve verebileceğimiz yanıtlar için öncülük ediyor.

14. Yüzyıl’da Pandemi | Fotoğraf: history.com

Günümüzde pandemi ile başa çıkabilmemize aracılık eden; Dünya Sağlık Örgütü gibi organizasyonlar, gelişmiş teşhis yöntemleri, ilaçlar ve tedavi bilimleri ve aşıları geçmiş tecrübelerimize borçluyuz. Örneğin karantina kavramı, 14. yüzyıl Avrupası’nda “Black Death” olarak adlandırılan, veba salgını neticesinde keşfediliyor. O dönemde salgının limanlarda inen gemiciler aracılığı ile halka da geçtiğinin fark edilmesi üzerine, gemicilerin ulaştıkları limanlarda 30 gün boyunca gemilerinde izole edilmelerine karar veriliyor. Etkili olduğu keşfedilen yöntem böylece Avrupa’da yaygın hale geliyor.

Pandemileri Anlamak

Pandeminin Nedenleri

pandemi Explained
The Next Pandemic explained|Fotoğraf: hitc.com

Pandemiyi bu derecede tehlikeli kılan ve belki de anlamakta en çok güçlük çektiğimiz konu ise daha önce hiç duymadığımız bir hastalığın nasıl ortaya çıktığı ve bu denli yayılabildiği. Netflix Explained serisinin “Geleceğin Salgını” isimli bölümü işte bu soruları kısa ve anlaşılır biçimde yanıtlamaya çalışıyor.

Yaban hayatındaki bilinmeyen tahmini 1.6 milyon virüsten şu ana kadar yalnızca 3000 kadarını tanıdığımızı vurgulayan belgesel, bu virüslerin nasıl mutasyona uğradığını ve yayıldığını özetliyor. Hastalıklar incelenirken bulaşıcılığı ve ölümcüllüğü olmak üzere iki temel kriterin göz önünde bulundurulması gerektiğini açıklayan belgesel, geçmiş salgınların karşılaştırıldığı görseller sunuyor.

Çin hayvan pazari
Çin’de Bulunan Canlı Hayvan Pazarları|Fotoğraf: abc.net.au

Belgeselin yanıtladığı bir diğer soru ise virüslerin hayvansal kaynaklardan bizlere nasıl geçtiği. Tavuk (kuş gribi), domuz (domuz gribi), yarasa (ebola) ve sivrisinek (pek çok farklı hastalık) gibi hayvanların virüslerin kaynağı olabildiklerini biliyoruz. Bununla birlikte hedef grubu spesifik türler olan bu virüsler çeşitli hayvanların bir araya gelmesi ile karışıyor ve mutasyona uğruyor. Örneğin; Çin’de bulunan canlı hayvan pazarlarında müşterinin seçimi üzerine kesilen pek çok farklı türde hayvan bir araya geliyor ve müşteriye teslim edilmeden önce birbirleri ve satıcı ile temas halindeler. İşte virüslerin insana geçme ihtimalini artıran durumun bu mutasyonlar olduğu ve bu mutasyonların gerçekleşmesine neden olan koşulların insanlarca nasıl oluşturulduğu da belgeselin incelediği konulardan biri.

Pandemiye Hazır Olmak

2019 yılında yayınlanan yayınlanan Explained serisinin “Geleceğin Salgını” bölümü Covid-19 henüz bilinmiyorken salgın konusunu pek çok yönüyle ele alıyor ve olası bir salgının yakın olduğunun haberini veriyor. Öyle ki, belgesel de röportaj yapılan uzmanlardan Dr. Allison McGeer’ın “Üç şey kesindir, ölüm, vergiler ve grip salgınları.” sözü salgının bir olasılığın ötesinde olduğunu vurgulayarak bizleri asıl önemli olan soruya yöneltiyor: “Bu salgına hazır olacak mıyız?”

youtube play youtube play

Seride röportajı yer alan kişilerden biri ise Bill Gates. Başta konu ile direkt ilgisini anlamakta güçlük çekebileceğiniz Gates esasen uzun zamandır pandemi ihtimalinin bilincinde olan ve konuya dikkat çekmeye çalışanlardan. Bill Gates 2014 yılında gerçekleştirdiği bir Tedx konuşmasında muhtemel bir epidemi ya da pandemiyi durduracak sistemlere yapılan yatırımların azlığından yakınıyor ve bir sonraki salgın için hazır olmadığımızı vurguluyor.

youtube play youtube play

Olası bir pandemi için yapılacak hazırlıklarda örnek alabileceğimiz sistemin ordu sistemi olduğunu belirten Gates, tıpkı bir savaş ihtimaline karşı pek çok farklı uzmanlığa sahip askerlerin ve kaynağın hazır tutulduğu gibi olası bir pandemi için uzman kadrolar ve gelişmiş bir sağlık sistemine yatırım yapılması gerektiğini savunuyor. Bununla birlikte Contagion gibi Hollywood filmlerinde gördüğümüz etkileyici görünümlü göreve hazır uzman kadrolarının bir ilüzyon olduğunun, bir sonraki salgına karşı böyle bir hazırlığımızın bulunmadığının da altını çiziyor.

Pandeminin Etkileri ve Önleyici Tedbirler

youtube play youtube play
Pandemic: How to Prevent an Outbreak

Pandemi konusunda bilgi edinebileceğiniz bir diğer belgesel ise Pandemic: How to Prevent an Outbreak. Altı bölümden oluşan belgesel temel olarak pandemi kavramı, virüsler ve salgınlara neden olan virüslere karşı aşı önlemleri üzerinde çalışan çeşitli grupları konu ediniyor. Belgesel pek çok farklı ülkedeki hekimlerin ve sağlık çalışanların koşullarını, amaçlarını ve çalışma düzenlerini kavrayabilmemize de yardımcı oluyor.

Pandemi durumunda özellikle büyük şehirlerde hali hazırda %100 kapasite ile çalışmakta olan hastanelerin durumuna ve pandeminin sağlık çalışanlarına etkilerine değiniyor. Bunu yanı sıra pandeminin sosyolojik yönüne de değinen belgesel salgınların yarattıkları paniğin insanlar üzerindeki etkilerinden söz ediyor. Böylece stokçuluktan toplumsal güvenliğe kadar pandeminin pek çok olası etkisi için farkındalık yaratıyor.

Pandemi belgeseli ayrıca aşı gibi yakın zamanda tartışmalı hale gelmiş son derece önemli bir konuyu da ele alıyor. Bilindiği üzere Dünya Sağlık Örgütü’nün aşı karşıtlığını Ebola’dan sonra 2019’un en büyük tehdidi olarak ilan etmişti. ABD ise 2019 yılında 2000 yılından beri gerçekleşen en büyük kızamık salgını ile uğraşıyordu. Hastaların büyük çoğunluğu ise aşılanmamış çocuklardan oluşuyordu. Belgeselde çeşitli uzmanların ve yürütme görevlilerinin görüşleri alınarak aşının özellikle çocuk sağlığı için önemi vurgulanıyor.

Tekrarlanmamasını dilediğimiz pandeminin maalesef hayatımızın bir parçası haline geldiği bu dönemde evde izolasyon halinde yapabileceklerimiz sınırlı. Bununla birlikte tekrarlama ihtimaline karşı bilinçli olarak kendimizi pandemi ve salgınlar konusunda eğitmek, sağlık çalışanlarının koşulları hakkında bilgi edinmek ve emeklerine duyarlılık göstermek yapabileceklerimiz arasında.

İlginizi çekebilir: İrem Bali’den Koronavirüs’ü Anlamak