Fransız şair Paul Éluard, 14 Aralık 1895’te doğdu, yani dün. 1952’de aramızdan ayrılan edebiyatçıyı bu yazımda anmak istedim…

Paul Éluard
Paul Éluard | Fotoğraf: Writers Write

Şairin hayatından söz ederek başlamak istiyorum… Saint Denis’de doğan şair Paris’in 10. bölgesinde okula gider. İngilizcesi çok iyi olduğundan ilk gençliğinde İngiltere’de zaman geçirir ve şiir yazmaya başlar. İsviçre’de ciddi bir hastalığın iyileşme dönemindeyken sembolist ve avangard Fransız şairleri Baudelaire, Rimbaud ve Apollinaire okur. Aynı zamanda daha sonra eşi olacak olan Gala’nın (Helena Dmitrievna Diakanova) ısrarlarıyla Rus yazarlar Dostoyevski ve Tolstoy’u da okumaya başlar. Gençliğinde etkilendiği semboller, deneysellik ve siyaset ileride şiir yazımını etkileyecektir. 

Aktris Anna Karina, Godard'ın Alphaville filminde Éluard okuyor
Aktris Anna Karina, Godard’ın Alphaville filminde Éluard okuyor | Fotoğraf: artandthoughts.fr

Birinci Dünya Savaşı’nda süvari ve tıbbi birliklerde görev yapar. Savaş deneyimleri dünya görüşünün oluşmasında da etkili olur. Asıl adı Eugéne Grindel olduğu halde Paul Éluard olarak ilk kitabı 1917’de basılır, böylece Paris’in avangard edebiyat çevresine adım atar. Dada ve gerçeküstücülükten etkilenir. Max Ernst ile beraber 1922’de Répétitions’u yayınlarlar. 

O ışık goncasının arzusu ve korkusu adına… Gün Eluard günü | bukowskinin  suçu ne?
Eluard ve eşi Nusch | Fotoğraf: bukowskininsucune.wordpress.com/

1924’de Mourir de ne pas mourir yayınlanır, aynı yıl şair, Gala’nın Max Ernst ile ilişkisi olduğu iddiaları üzerine ortadan kaybolur. Öldü sanılır ancak o dünyayı gezmeye koyulmuştur. Aynı yıl Fransa’ya geri döndüğünde sürrealist hareketin öncü isimlerinden birisi sayılmaktadır. Bu dönemde yayınladığı gerçeküstücü şiir kitapları arasında 1926’ya ait Capitale de la douleur, 1934 yılından La Rose Publique ve 1936 yılında çıkan Le Yeux fertiles bulunur.

Şairin Gala ile evliliği 1930’da son bulurken 4 yıl sonrasında Nusch adıyla tanınan Maria Benz ile evlenir. O da şairin ilham kaynağı olacaktır. İlerleyen yıllarda daha siyasi bir tavır alarak komünizme yönelen şair İspanyol İç Savaşı’ndan hayli etkilenir. 30’lu yılların sonunda sürrealizmden tamamen vazgeçer. İkinci Dünya Savaşı’yla birlikte direniş kuvvetleri için şiirler yazmaya başlar, işgal altındaki Fransa’da yayınlanan ilk şiir koleksiyonunu hazırlar. (1940-42’de basılan Le Livre ouvert)  Şiirleri anti-Nazi propagandasında çokça kullanılır. Savaş sonrası bir tür kültürel elçi olarak Avrupa’da seyahatlere çıkar. Şair 1952’de ölür. En çok bilinen şiirlerinden Özgürlük (Liberté, 1942)’den bir dörtlüğü Melih Cevdet Anday ve Orhan Veli Kanık çevirisinden bu önemli şairin anısına buraya alalım.

Bir tek sözün şevkiyle
Dönüyorum hayata
Senin için doğmuşum
Seni haykırmaya
Özgürlük

Kapak fotoğrafı: Pinterest

İlginizi çekebilir: Bülent Tunga Yılmaz’dan Garip Akımı Şairleri