Gündelik yaşamımızın stresinden ve yoğunluğundan çoğu zaman farkında olarak yaşayamıyoruz. Ya da kendimize ve sevdiklerimize çok fazla zaman ayıramadığımızı düşünüyoruz. Ama en azından bunun farkındayız ve çoğumuz hayatımızı olabildiğince sadeleştirmek daha dengeli bir yaşam sürmek istiyoruz. İşte tam bu noktada bir takım kavramlar çıkıyor karşımıza. Lagom, Hygee, Ikigai gibi. Bazılarınız henüz duymamış olabilir ama kavramları anlatan kitaplar uzun zamandır kitapçıların çok satanlar listesinde.

content-pixie-VJX5imdELxo-unsplash
Fotoğraf: Content Pixie

Aslında bu kavramlar hepimizin istediği, belki de uyguladığı bir yaşam biçimi. Kısacası hepsinin özünde sevdiklerimize daha fazla zaman ayırmak ve aşırıya kaçmadan sade ve mutlu yaşamak var.

Lagom, İsveç’ten gelen bir kavram, dengeli ve sade bir yaşamı hedefliyor. Hayata kısa molalar vermek en büyük kural. Fika adını verdikleri kahve ve kurabiye molaları da olmazsa olmazları. Evlerde fazla eşya ve kıyafet barındırmıyorlar. Gösterişten uzak, arkadaş ve aile ile geçirilecek piknikler ve ev buluşmaları olmazsa olmazları. Bazen sadece evde kalan sebzelerle gerçekleştirdikleri yemek buluşmaları oluyor. Atık sevmiyorlar, geri dönüşüm konusunda çok başarılılar.

jen-p-_EiuAQtkyKo-unsplash

Fotoğraf: Jen P.

Ikigai ise, Japonların benimsediği bir kavram ve her şeyi kararında yaşamak gibi bir kuralları var. Kararında ye, kararında çalış…Herkesin bir hobisi var. Komşuları, aileleri ve arkadaşları ile çokça vakit geçiriyorlar. Çoğunun dahil olduğu sosyal grup var. Yemek pişirmek onlar için bir keyif. Ama kararında yiyorlar.

Gelelim Hygee’ye, en sevdiğim ve sıkça uyguladığımın farkına vardığım bu kavram Danimarka’dan geliyor. Anlamı, konfor ve rahatlık. Bu yaşam biçiminde ev çok önemli. Evde keyifle vakit geçirmek. Evi mumlarla donatmak. Arkadaşlarla evde buluşup, yemek pişirmek hatta Lagom’da olduğu gibi “Fredagsmys” adını verdikleri bir alışkanlıkları var. Cuma akşamları herkes bir şeyler pişiriyor en rahat kıyafetler giyiliyor. Oyunlarla,filmlerle cumanın tadı çıkarılıyor. Fika yani kahve molası İsveçliler’de olduğu gibi Danimarkalıların vazgeçilmezi. O sadece bir kahve molası değil, Telefonlara, maillere ve iş konuşmaya da bir mola veriyorlar.

Bu kavramların adı bahanemiz olsun. Paylaşmak, birlikte bir şeyler yapmak, bölüşmek, geri dönüştürmek, keyif almak, farkında yaşamak… Kulağa çok hoş geliyor değil mi? Belki bu yıl yeni bir başlangıç olur. Bu stresli yaşamın üstesinden gelebilecek şeyleri hayatımıza katabiliriz. Daha farkında, daha keyifli, daha sade yaşamak inanın hem motivasyonumuzu yükseltecek hem de yenilenmemizi sağlayacak.