Şimdi diyeceksiniz ki dünya kupası bitti nereden çıktı Brezilya’yı yazmak.. Ama maalesef Dünya Kupası zamanı orda olmama rağmen yazı yazacak vaktim olmadı diyebilirim. Şimdi hikâyeyi başa saracak olursak Aiesec denen uluslararası gönüllülük programı ile Brezilya’nın Sao Paulo kentine gittim. Ne kadar çok gezmiş yeni yerler görmüş olsam da orada çocuklarla birlikte olmak, yardımcı olup bir şekilde katkıda bulunduğumu görmek de beni çok mutlu etti. Tabii ki başlarda çok zorlandım, ama hiç unutamayacağım bir macera yaşadığımı söyleyebilirim. Size Brezilya maceramın sadece gezi notları kısmını paylaşacağım. Keyifle okumanızı umuyorum!

Brezilya Macerası Vol.1: Sao Paulo

Sao Paulo’da Ulaşım ve Konaklama

27 Haziran Cuma günü Türk Hava Yolları’nın neredeyse her gün aynı saatte (9:30) olan tarifeli uçağı ile direkt olarak Sao Paulo Guarulhos Havaalanı’na ulaştım. Havaalanına vardığım zaman beni orada bekleyen arkadaşlarım vardı ancak tatil için gittiğiniz zaman havaalanı şehir merkezinden 25 km uzakta olduğu için gitmeden evvel havaalanından şehre nasıl transfer yapabileceğinizi öğrenmenizi tavsiye ediyorum. Ancak önceden böyle bir araştırma yapmadıysanız havaalanında bulunan tourist information noktalarından yardım alabilirsiniz veya airport bus service hizmetinden yararlanabilirsiniz.

Ulaşım hakkında genel bilgi vermek gerekirse 12 tane metro hattı bulunmakta. Birçok insan, özellikle sabah saatlerinde işine zamanında yetişmeye çalışanlar, metroyu sık kullananlar arasında. Bu yüzden sabah saatleri ve iş çıkış saatleri metro çok yoğun oluyor. Otobüsler her bölgeden sık sık geçiyor ve hepsinin ayrı bir numarası var. Yalnız dikkat edilmesi gereken nokta her otobüs her durakta durmuyor, işte bu yüzden durakta bulunan panoda binmek istediğiniz otobüsün numarasını bulmanız gerek.

çalıştığım yerlerden birinde tanıştığım brezilyalı bir çocuk

Kalacağımız yer konusuna gelecek olursak ben sonuçta bir programa bağlıydım ve bana sunulan yerde kaldım. İlk başlarda yalnız yaşayan bir Brezilyalı kızın yanında kalıyordum, daha sonra hostele geçtim. Sao Paulo’da kalınacak yerleri iki kategoride toplayabiliriz. Eğer öğrenciyseniz ve Güney Amerika turuna çıkmışsanız eminim ki kalacağınız uygun bir yer arıyorsunuzdur. Güney Amerika’da gezdiğim bütün şehirlerde kaldığım hosteller – Sao Paulo hariç- gerçekten çok kötüydü. Avrupa’daki hostellerle kıyas kabul edilemez. Sao Paulo’da kaldığım hostel olan O’riley’s Hostel ise yine organizasyon tarafından ayarlanmıştı ve gerçekten çok memnun kaldım. Konumu, hostelin sahibinin yaklaşımı, temizliği, konaklayan misafirler olsun son üç haftamı konforlu geçirmemi sağladılar. İkinci kategorimde büyük oteller yer alıyor. Adeta bir tarihi binayı andıran büyük otellere Sao Paulo’nun en meşhur caddesi olan Paulista Avenue’da rastlayabilirsiniz. Brezilya’da gezdiğim diğer şehirlere gitmeden evvel hep booking.com üzerinden rezervasyon yaptırdım, o yüzden siz de daha birçok seçeneğe buradan ulaşabilirsiniz.

Avenida Paulista

Sao Paulo Hakkında Genel Bilgiler

Şehir Downtown, North Zone, South Zone, East Zone ve West Zone olmak üzere 5’e ayrılmış durumda. Eskiden şehrin zengin ve güzel kısmı olan Downtown bugün kimsenin yaşamadığı, gündüzleri iş yerleri ve sokakta dolaşan insanlardan dolayı hareketli ancak günbatımı sonrası özellikle akşamları sokaklarında kimsenin yürüyemediği bir bölgeye dönüşmüş durumda… Aslında genel olarak bakıldığında Sao Paulo çok büyük bir şehir bu yüzden farklı birçok bölgeyi bir arada bulunduruyor. Downtown bölgesinde Praça De Se (Se Meydanı) şehrin katedralinin bulunduğu yer, bu katedralin tam yanında da büyük bir mahkeme binası bulunuyor. Bu meydandan aşağı doğru yürüdüğünüz zaman benim çok beğendiğim Edificio Italia binasının en tepesine çıkıp bütün şehri izleyip buradaki güzel restoranda güzel bir yemek yiyebilirsiniz. Bu binanın biraz ilerisinde de Brezilya’nın meşhur mimarı Oscar Niemeyer’in yapıtlarından biri olan Edificio Copan’ı görebilirsiniz.

Se Meydanında bulunan şehrin kathedral

Sadece Sao Paulo’da değil bütün Brezilyada gözlemlediğim, sınıflararası dengesizliğin büyük ölçüde olmasıydı. Şehirde çok güzel lüks semtler, alışveriş merkezleri, büyük caddeler olmasına rağmen tam tersi çok fakir bölgeler de bulunmaktaydı. Sao Paulo’da en sevdiğim özelliklerden biri, ‘ad free’ yani reklamdan arındırılmış bir şehir olması. Sokakta yürürken önünüze koca koca billboardlar ya da bina cephelerinde reklamlar görmüyorsunuz ve iş yerlerinin tabelaları çok küçük, sizi görsel olarak rahatsız etmiyor. Bunun yerine pek çok duvar graffiti ile dolu ve hatta ünlü graffiti sanatçıları eserlerini gururla gösteriyorlar. Bence bu güzel değişim İstanbul gibi tarihi dokusu yüksek olan bir şehire de en yakın zamanda uğramalı…

Parque Ibirapuera

Sao Paulo: Parklar ve Müzeler

Brezilya ve tabii ki Sao Paulo bol yeşil alanları olan bir şehir. Şehirde hafta sonları ailelerin çocuklarıyla piknik yaptığı, bisiklete bindiği birçok park var. En önemli parkları, içinde safari yapabileceğiniz ‘Agua Branca’, içinde 3.000’den fazla tür barındıran Jardim Zoologico’ya ev sahipliği yapan ‘Parque do Estado’ ve pek çok müze de bulunan ayrıca meşhur cadde Paulistaya yakın ‘Parque Ibirapuera. Bir gününüzü mutlaka Ibirapuera ve içinde bulunan sanat müzeleri MAC (Museu de Arte Contemporanea), bir Oscar Niemeyer eseri olan ve Sao Paulo bienaline ev sahipliği yapan ‘Ciccillo Matarazzo Pavilion’u , ‘Museu Afro-Brasil’ ve modern sanat müzesi olan ‘Sao Paulo Museum of Modern Art’ ı gezmek için ayırmalısınız. Ibirapuera merkeze ve meşhur cadde Paulista’ya da yakın olmasından dolayı sık sık insanların ziyaret ettiği bir parktı. Parkın içinde iki tane göl, piknik alanları, tenis kortları, restoranlar, bisiklet kiralama alanları ve özel bisiklet yolları, skateboard alanları bulunmakta. Biz de bir Pazar günümüzü parkta piknik yapıp, ardından bisiklet kiralayıp bütün parkı turlayarak ve en sonunda parkın her yerinden alabileceğiniz Hindistan cevizi suyunu içerek tamamladık.

Sao Paulo Museum of Art

Müzelere genel olarak bir bakacak olursak ilk müzemiz sürekli yazımda da ismini tekrarladığım meşhur cadde Paulista’nın üzerinde yer alan MASP. Bu müzenin konsepti üç katında da aynı anda farklı sergilerin olması. İkinci müze Brezilya’nın tarihini anlatan ve önemli Brezilyalı ressamların eserlerinin bulunduğu ‘Pinacoteca de Sao Paulo’ ydı. Sonrasında müzenin kocaman parkını ve Pinacoteca’nın devamı olan ve 1930 yılında inşa edilmiş olan ‘Estacao Julio Prestes’ tren istasyonunu ziyaret edebilirsiniz. Ayrıca benim bulunduğum zamanda sergisi olan Japon sanatçı Yayoi Kusama’ın ışıklı enstalasyonunu görmüş olmak da benim için büyük bir şans oldu.

güzel grafitilerden sadece biri

Yazımın öncesinde de belirttiğim gibi Sao Paulo bütün sokaklarında graffitilerin olduğu bir şehir. Hal böyle olunca bu güzel grafitilerin arka arkaya bütün sokaklarda olduğu ‘Beco do Batman’ adında çok güzel bir bir bölge bulunmakta. Graffitilerin hepsinin adeta bir sanat eseri olduğu bu bölgeyi mutlaka ziyaret etmelisiniz.

Beco do Batman
Avenida Paulista’daki bir grafiti

Paulista,şehrin en gözde caddesi. Büyük büyük plazaları, alışveriş merkezleri ve güzel restorantları ile bu cadde bana New York’u, Manhattan’ı anımsattı. Bu caddeyi kesen Rua Augusta’dan aşağı doğru indiğiniz zaman 10-15 dk’lık kısa bir yürüyüşten sonra Oscar Freire caddesine ulaşacaksınız. Bu cadde İstanbul’un Nişantaşı kısmı diyebiliriz. Marka dükkanları, hoş kafeleri, yakışıklı erkekleri, tertemiz sokakları ve güvenli ortamı ile görmeniz gereken bir cadde. Eğer vaktiniz varsa Bacio Di Latte ‘de dondurma yemenizi, ardından da etraftaki galerileri gezmenizi tavsiye ediyorum.

Bacio di Latte

Bir gününüzü eskiden dünyanın her yerinden gelen sebze, meyve ve çeşitli malların satıldığı ancak günümüzde kapsamı oldukça daralmış olan belediye pazarına ‘Mercado Municipal’a ayırın. Kısa bir dolanmanın ardından üst katta Mortadella sandviç yemenizi öneririm. Burdan bir Japon mahallesi olan Liberdade’ye geçmelisiniz. O mahalleye gittiğinizde her yerde Japon restoranları ve Japonlarla karşılaşacaksınız. Bu bölgede bulunan marketlerde ve diğer normal dükkanlar da satılan mallar diğer yerlere göre daha ucuz. Bu mahallede tam merkezde yer alan bir kozmetik marketinden normalden daha ucuza tüm ihtiyaçlarınızı da alabilirsiniz.

‘Estacao Julio Prestes’ tren istasyonu

Sao Paulo’da Gece Hayatı

Brezilya’nın gece hayatı tek kelimeyle muhteşem! Ben gece klübü olarak iki farklı yere gittim. Bunlardan biri Brezilya, İngilizce karışık bir müzik anlayışı olan gece klubü Royal Club’du. Bu gece kulubünde eğlence gece yarısı başlıyor ve sabah saatlerine kadar devam ediyor. Her saat başı sahneye farklı bir dj çıkıyor ve bunun yanında sahne şovları da oluyor. Diğer gittiğim gece kulubü ise Villamix adında sadece brezilya müzikleri çalan bir yerdi. Sahnede oradaki gece kulüplerinde sürekli sahne alan ünlü şarkılar oluyor ve tabii ki sahne şovları… Ben Brezilya müziği dinlemek ve bu kültürün dansını görmek istediğim için Villamix’e gittim, ancak şarkıları bilmiyorsanız biraz canınız sıkılabilir. Küçük bir ayrıntı olarak da bu kulübun konsepti gereği erkekler elinizden bir anda tutup sizinle dans etmeye başlıyorlar. İki gece klubünde de aynı ödeme şekli vardı. Girişte kimliğinizi gösterip kayıt yaptırıyorsunuz ve bir kart alıyorsunuz. İçeride içtikleriniz bu karta işleniyor ve mekanı terk etmeden önce ödemenizi yapıp, kartınızı teslim ediyorsunuz. Bunun dışında normal barlarda takılmak ve bir iki şey içmek istiyorsanız Vila Madalena çok güzel mekanları olan bir bölge. Ben gitmedim ama Hotel Unique’in tepesindeki Sky Bar ve güzel jazz dinleyebileceğiniz Riviera Bar tavsiyeler edilenlerdendi.

pazardan bir görüntü

Sao Paulo’da Geleneksel Brezilya Mutfağı

Mandioca: Bildiğimiz patates gibi ama daha tatlı. Brezilyalılar değişik şekillerde yemeklerin içinde kullanıyorlar. Benim en sevdiğim hali kızartması oldu.

Tapioca: Mandioca öğütülüp un haline getiriliyor. Taze ve henüz nemli olan mandioca ununun tavada pişirilip ince lavaş halinin içine tuzlu yemek istiyorsanız tavuk ya da et, tatlı yemek istiyorsanız nutella ya da meyveler koydurup dürüm şeklinde yiyebilirsiniz.

bir bayan Tapioca yaparken

Pastel: Bildiğimiz bizim çiğ börek gibi bir şey. Çeşitli şekillerde peynirlisi, kıymalısı ve sebzelisi de mevcut.

Bolacha de Prololone: İnce kesilip tavada kızartılıp biranın yanında ikram edilen peynir.

Palmito: Palmiye ağacı gövdesinin kalbi. Tadı kuşkonmaza benziyor. İsterseniz sade, isterseniz salatanızla birlikte yiyebilirsiniz.

Coxinha: Dışı hamur olup galeta unuyla kaplı armut şeklinde, içi tavuklu ya da peynirli olan bir nevi hamurişi.

Feijoada: Fasulye, domuz eti ve dana etinden yapılan Brezilyalıların favori tencere yemeği.

Brigaderio: Brezilya’nın meşhur çikolatası. Gerçekten tadı muhteşem! Bu çikolatayla çeşitli tatlılar da yapıyorlar.

Açai

Açai: Açai bir meyve. Meyveyi püre haline getirip büyük bir kâsenin içinde üzerinde muz dilimleri ile servis ediyorlar. Bunun yanında açai dışında değişik bir sürü tropikal meyve bulunmakta, bunları tatmadan dönmeyin.

Et: Brezilya’ya gidip et yemeden dönmek olmaz. Bunun için mümkünse yiyebildiğiniz kadar yediğiniz ve fix bir fiyat ödediğiniz restoranları tercih edin. Sosisler için aynı şeyi söyleyemeyeceğim genellikle domuz sosisi yiyiyorlar ve şahsi fikrim tadı da güzel değil.

Cachaca: Şekerkamışından yapılan rom’un kardeşi tabir edilebilecek bir içki. Sek tüketilebileceği gibi Cachaca’dan yapılan kokteylileri de deneyin.

Caprinhia: Brezilyalıların ünlü içkisi. Bu içki cachacadan yapılıyor. Ancak sek tüketilemeyecek kadar sert bir içki olduğundan lime ve şekerle hazırlanan bir kokteyl ile içebilirsiniz.

Bira: Brezilya’da bira, meşrubat gibi tüketiliyor. Benim favori marklarım hafif içimli olanlardan ‘Skol’ ve ‘Brahma’.

Beco do Batman

Sao Paulo: İpuçları

– Sao Paulo şehrinden olanlara Paulista, Rio’dan olanlara Carioca deniliyor.
– Brezilya’da gece hayatı çok çılgın. Gece kulüplerine gitmeyi sevmiyorsanız bile bu deneyimi yaşamanızı tavsiye ediyorum.
– İngilizce ülkede büyük bir sorun. Nerdeyse kimse İngilizce bilmiyor bizim ülkemizde de süper bir şekilde konuşulmamasına rağmen bir şekilde anlaşmak için elinden geleni yapan esnafla karşılaşırız ancak Brezilya’da böyle birşey söz konusu değil.
– Sao Paulo ve Rio de Janeiro’daki metrolar çok güvenli ve bilet alırsanız tanesi 3 Real. Ancak ben 1 ay kadar bir süre kaldığım için bir kart aldım. İçine para yüklüyorsunuz, rahatça kullanabiliyorsunuz ve kartı gün içinde bir kere bastıktan itibaren 3 saat içinde tekrar kullanırsanız ikinci kullanım bedava oluyor.
– Oscar Niemeyer ülkenin dünyaca ünlü mimarı ve eserleri ülkede gurur kaynağı.
– Guarana adındaki sodaları gerçekten mükemmel. Türkiye’ye gelmesini isterim.
– Sao Paulo ve özellikle Rio’da turist olduğunuzu anladıklarında fiyatı yükselterek söylüyorlar. O yüzden basit birkaç Portekizce kelime bilmek faydalı olabilir.
– Ülke içi havayolu ulaşımı oldukça pahalı.
-Marihuana içmek ülkede suç olarak görülmüyor ama sonuçta biz turist olarak böyle şeylerden uzak durmalıyız ve dikkatli olmalıyız.
– Paulista’nın tam bir arka sokağı Almeda Santos güzel restorantların ve cafelerin olduğu bir cadde. Özellikle öğle yemeği saatlerinde plazalardan gelen insanlarla restoranlar dolup taşıyor.
– Ülkede çok sayıda Japon ve Çinli yaşıyor. Birçok Japon restoranı ve kendilerine ait bir mahallelerinin olması da bunun göstergesi zaten.
– Brezilya’da eğer iyi bir yaşam sürmek istiyorsanız cidden çok kazanmanız lazım.
Giyim alışverişi çok pahalı.
– Favelalar Rio’ da şehrin her yerine yayılmış bir şekildeyken, Sao Paulo’da şehrin ana noktasından bayağı uzakta bir bölgede yer almakta.
– Brezilya kahvesi çok sert. Ama Türkiye’ye gelmeden evvel sevdiklerinize almanızı öneriyorum çünkü gerek yapılışı bakımından gerek de tadı bakımından içilmesi gereken kahvelerden biri.

Avenida Paulista