“Unutmamak ve unutturmamak için” zamanın 90’lı yıllarda sabitlendiği, kalbi kırık şehir Saraybosna, Balkanlar’ın yakın tarihini hissetmek ve gerçek bir Balkan kültürü ile tanışmak isteyenlerin seyahat listesinde ilk sırada yer almayı hak eden bir şehir. Saraybosna, her ne kadar küçük olsa da sizlere pek çok şey sunuyor buraya gerçekleştireceğiniz seyahatte yapabileceğiniz.

Saraybosna | Fotoğraf: Yaprak Civan

Tavşanı Yakala kitabında Sara’nın söylemiş olduğu gibi, Balkanlar bir renk; bir isim değil. Benim içinse yuvaya dönüşen hayatımın son iki senesi. Birkaç ayda bir Balkan ülkeleri arasında yaptığım geçişlerde anladığım en önemli şey ise ilk bakışta aynı olduğu düşünülen bambaşka kültürler; fakat hissiyat hep aynı. Ben hep “evdeyim”. 

Yaklaşık üç yıl önce pre-pandemide ziyaret ettiğim ilk Balkan şehri Bosna-Hersek’in başkenti Saraybosna’ydı. Daha ilk adımda anneanne evinin sıcaklığı kapladı içimi. Geçirdiğim yaklaşık bir haftalık süreçte bambaşka dilde yükselen konuşmalar arasında her şey yakından tanıdıktı. Öyle “Türkiye’de bir yerlerde” hissetme düşüncesinden bahsetmiyorum elbette. Hissettiğim gerçek anlamda Saraybosna’nın bana “anneanne evine açılan kapı” olmasıydı. 

Saraybosna
Saraybosna | Fotoğraf: Yaprak Civan

 “Kalbi kırık şehir” olarak adlandırılan Saraybosna, yakın geçmişinde oldukça acı çekmiş ve tarihinde yaşananları unutmamak için zamanı 90’lı yıllarda sabitlemiş bir şehir. Buraya bu sene gerçekleştirdiğim ikinci ziyaretten sonra artık şehir hakkında bir şeyler yazmanın zamanı geldiğini hissettim. Oldukça geniş kapsamlı bir yeme-içme rehberinden önce Saraybosna’da neler yapabilirsiniz önce bunlara bakalım. 

Bir yere seyahat gerçekleştirmeden önce ilk akla gelen “Kaç gün geçirmeliyiz?” sorusu olduğunun farkındayım; fakat buna bir cevap veremeyeceğim. Nedeni ise birçok kişinin Saraybosna’ya bir gün yeterli düşüncesinin beni DELİRTMESİ! Bana kalırsa hem Bosna mutfağını çeşitli mekanlarda denemek hem de görülmesi gereken her yeri görmek ve kültürü tanımak için en az 4-5 güne ihtiyacınız var. Tabii yine de burada ne kadar vakit geçirebileceğinizi yazıyı okuduktan sonra siz karar verin. 

Saraybosna’da Gezilecek Yerler

Saraybosna | Fotoğraf: Unsplash / Darcey Beau

Saraybosna gerçek anlamda bir avuç bir şehir ve buna rağmen şehir sizlere pek çok şey sunuyor. Gezilecek yerler arasında en uzak iki nokta arasını yürüyerek gitmek yarım saat. Mutlaka görmeniz gereken yerlerin hepsi ise aynı noktada toplanmış durumda. Şehrin simgesi halindeki Sebil’in yer aldığı Osmanlı Dönemi’nden kalma Başçarşı, Sonsuz Ateş ile başlayan şehrin “modern caddesi” Ferhadiye, Latin Köprüsü, Vijecnica Kütüphanesi, kilise ve müzelerin her biri birbirine oldukça yakın noktalarda konumlanıyor. 

Ferhadiye Caddesi’nin girişinde yer alan ve 2. Dünya Savaşı’nda hayatını kaybeden sivil Bosnalıları ve askerleri anmak için durmadan yükselen Sonsuz Ateş veya orjinal ismi ile “Vječna vatra”, şehrin fotoğraf noktalarından. Karşılıklı olarak pek çok mağazanın bulunduğu Ferhadiye Caddesi, Saraybosna’nın modern caddesi olarak geçiyor. Burada farklı markaların dükkanları olduğu gibi kafeler ve restoranlar da yer alıyor. 

Çok Etnikli İnsan Heykeli & Saraybosna Ortodoks Katedrali | Fotoğraf: Yaprak Civan

Ferhadiye Caddesi’nden Başçarşı yönüne doğru ilerlediğinizde sağ tarafınızda ülkenin etnik renkliliğini simgeleyen “Çok Etnikli İnsan Anıtı”nın yer aldığı bir meydan bulunuyor. Trg oslobođenja yani Kurtuluş Meydanı, güzel havalarda insanların satranç oynadığı ve bana kalırsa Saraybosna’nın en keyifli meydanlarından. Ülkedeki Katolik, Ortodoks ve Müslümanları simgeleyen anıtın yer aldığı bu meydanda Meša Selimović, Ivo Andrić ve Branko Ćopić gibi ülkenin önemli yazarlarının statülerini görebilirsiniz. 

Meydanın köşesinde konumlanan Barok yapı, Saraybosna Ortodoks Katedrali. Bu katedral Saraybosna’daki en büyük Sırp-Ortodoks kilisesi olduğu gibi, Balkanlar’da yer alan en büyük Sırp-Ortodoks kiliselerinden de biri. 

Kutsal Kalp Katedrali

Kutsal Kalp Katedrali – Saraybosna | Fotoğraf: Itinari

Ferhadiye Caddesi’nden ilerlediğinizde caddenin ortasında Avrupa’daki katedrallerden ilhamla Neo-Gotik tarzda inşa edilen Kutsal Kalp Katedrali veya bir diğer ismiyle Saraybosna Katedrali selamlıyor sizi. Burası Bosna Hersek’in en büyük Katolik katedrali. Rengarenk vitrayları, gül penceresi ve ahşap oymaları sebebiyle Saraybosna’da ziyaret etmeniz gereken noktalardan olan Kutsal Kalp Katedrali’nde hafta içi her gün saat 08.00 ve 16.00’da, pazar günleri ise 8.00, 9.00, 10.30 ve 18.00’da ayin düzenleniyor; İngilizce ayin ise yalnızca pazar günleri saat 12.00’da. 

Başçarşı

Saraybosna
Başçarşı | Fotoğraf: Unsplash / Peter Schulz

Saraybosna Doğu ve Batı kültürünün harmanlandığı bir şehir. Şehrin “modern caddesi” olarak anılan Ferhadiye Caddesi gerçekten şehrin Batı noktasında yer alıyor. Osmanlı mimarisinin hakim olduğu Eski Çarşı yani Başçarşı ise şehrin doğusunda. Başçarşı bölgesine adım atmadan önce caddede yer alan orijinal ismi “Saraybosna Kültürler Buluşması” olan “Doğu-Batı Çizgisi”ni görebilirsiniz. 

Saraybosna’da turistlerin en çok vakit geçirdiği yer, 15. yüzyıldan günümüze uzanan Başçarşı. Şehrin simge yapısı ve bir nevi buluşma noktası olan Sebil de burada. Bilinene göre, eskiden Saraybosna’nın hemen her köşesinde bir sebil yer alırmış; fakat bunların neredeyse hepsi savaş döneminde hasar görmüş. Başçarşı’nın ortasındaki Sebil, ayakta kalmayı başaran şehrin son sebili. Etrafında güvercinlerin uçuştuğu için Güvercinlik Meydanı olarak da bilinen bu alan, bağış usulü çalışan Free Walking Tour’ların başlangıç noktası. 

Dönelim Başçarşı’ya. Başçarşı’nın Arnavut kaldırımlı sokakları pek çok kafe, restoran, hediyelik eşya dükkanı barındırıyor. Hediyelik alışverişlerinizi buradaki dükkanlardan yapabilirsiniz; fiyatlar oldukça uygun. Balkanlar’ın bana kalırsa en iyi böreklerini burada yiyebilir, koca koca porsiyonlarda ćevapi/ćevapčići veya diğer Bosna yemeklerini tadabilir, bakır cezvede pişen mis gibi Bosna kahvesi içebilirsiniz. Saraybosna’da favori lezzet duraklarımdan bir başka yazıda mutlaka bahsedeceğim! (Çünkü gerçekten çok sayıda önerim var!) 

Latin Köprüsü 

Latin Köprüsü | Fotoğraf: Yaprak Civan

Miljacka Nehri üzerindeki 16. yüzyıldan günümüze kalan Latin Köprüsü, şehrin en eski köprüsü. Köprünün tüm turistler tarafından ziyaret edilme sebebi ise I. Dünya Savaşı’nı tetikleyen etmenlerden birinin burada gerçekleşmesi. Avusturya Macaristan İmparatorluğu varisi Franz Ferdinand ve eşinin köprüye birkaç adım ötede suikasta kurban gitmesiyle savaş tetikleniyor. (Evet hepimizin hatırladığı bu olay Saraybosna’daydı!) Bu sebeple Latin Köprüsü Saraybosna’da en çok ziyaret edilen noktalardan. Köprünün bir ucunda konumlanan Saraybosna Müzesi duvarında yer alan Arşidük Ferdinand Anıtı’nı da görmeyi unutmayın! 

Vijećnica

Vijećnica | Fotoğraf: Yaprak Civan

Miljacka Nehri kıyısındaki şehrin en eski yapılarından Vijećnica, bir zamanlar 2 milyondan fazla kitap barındıran ve “şehrin hafızası” olarak anılan bir yer. 1992’de gerçekleşen Saraybosna Kuşatması’nda Sırp bombardımanı sebebiyle yapı yalnızca tamamen yok olmuyor, binlerce el yazması kitap, belge ve dokümanın yok olmasıyla şehrin hafızası da büyük hasar görüyor. Günümüzdeki bina ise sonradan yapılma ve adeta Saraybosna’nın tekrar dirilişini simgeliyor. Yapı şu anda Belediye Binası olarak hizmet veriyor. Dilerseniz Vijećnica’nın içini ziyaret edebilirsiniz. 

Inat Evi

Saraybosna
Inat kuća | Fotoğraf: Yaprak Civan

Vijećnica’nın karşı yakasında yer alan Inat Evi Saraybosna’nın en turistik restoranlarından. Sebebi ise ardında bir hikaye barındırması. Avusturya-Macaristan İmparatorluğu döneminde şehir tekrardan yapılandırırken günümüz Vijećnica’sının yerinde bir ev yer alıyor ve ev sahibi evini yıktırmak asla istemiyor. Öyle bir inat ediyor ki, en sonunda evin birebir aynısını tam karşı kıyıya tekrardan inşa ediyorlar. Bosnalı adamın inadından dolayı yapı Inat kuća yani “İnat Evi” olarak anılmaya başlıyor ve günümüzde Bosna yemeklerinin sunulduğu bir restoran olarak hizmet veriyor. Dürüst olmak gerekirse ben çok turistik bulduğum için burada herhangi bir yemek deneyimlemedim; çünkü şehirde başka pek çok güzel alternatif bulunuyor! 

Festina Lente / Požuri polahko

Saraybosna
Saraybosna Güzel Sanatlar Akademisi & Požuri polahko | Fotoğraf: Yaprak Civan

Festina Lente, Augustus ve Titus gibi birçok isim tarafından slogan olarak kullanılan ve benim de birkaç senedir kendime motto edindiğim “yavaşça acele et” anlamında bir söz. Şehrin en güzel yapılarından biri olan Saraybosna Güzel Sanatlar Akademisi’nin hemen önünde yer alan Požuri polahko, Saraybosna ziyaretinizde gözünüzden kaçmamalı. 2012 senesinde nehrin iki yakasını birbirine bağlamak için inşa edilen ve şehrin mimarisinden daha farklı yapıdaki bu köprü, Güzel Sanatlar Akademisi’ndeki üç öğrenci tarafından tasarlanmış. 

Minik bir not: Saraybosna Güzel Sanatlar Akademisi’nde zaman zaman öğrenci işlerinden oluşan sergiler düzenleniyor. Web sitelerinden kontrol edebilir ve denk gelirseniz ziyaret edebilirsiniz.

Gereksiz bilgi: Polakho Balkanlar’da zaman geçirdiğinizde hayatınıza girip yerleşecek bir kelime. Hemen hemen her Balkan ülkesi “polahko polahko” yaşamı tercih ediyor. Özellikle de her şeyin aşırı yavaş ilerlediği Karadağ’da bir haftadan fazla zaman geçirirseniz, yüzlerce kez duyacağınız polahko polahko ile ne demek istediğimi çok iyi anlayacaksınız!

Saraybosna Ulusal Tiyatrosu

Gittiğiniz şehirlerde opera, bale, konser veya tiyatro izlemeyi seviyor musunuz siz de? Cevabı evet olanlar, Saraybosna Ulusal Tiyatrosu’nun etkinliklerine göz atsın! Saraybosna’ya gerçekleştirdiğim ilk ziyarette burada Saraybosna Filarmoni Orkestrası’nın konserine denk gelmiştim ve benim için Saraybosna’nın unutulmaz anlarından oldu. 

Saraybosna Ulusal Tiyatrosu, Susan Sontag Meydanı’nda yer alan 1921’de kurulma bir tiyatro ve Saraybosna Filarmoni Orkestrası da aynı çatıda yer alıyor. Bina ise Avusturya-Macaristan döneminden günümüze uzanıyor. 

“Yaptığım üç şey var: Yazmak, film yapmak ve tiyatroda yönetmenlik yapmak. Bu da yalnızca Saraybosna’da olabilecek, orada yapılacak ve tüketilecek bir şey veriyor.” 
Susan Sontag

Yine gereksiz bir bilgi ile devam edeyim. Susan Sontag, Saraybosna Kuşatması sırasında Godot’yu Beklerken’i yönetiyormuş ve aylarca Saraybosna’da yaşamış. 2004’te hayatını kaybedince Saraybosna Belediye Başkanı, önceden Tiyatro Meydanı olarak adlandırılan meydana “Sonsuza kadar Saraybosna’nın kalbinde” yaşaması için O’nun adını vermiş.

Godot’yu Beklerken’e değinmeden de geçmek istemiyorum. Oyun, adeta savaş döneminde bu şehirde sahnelenmek için yazılmış bir oyun. Vladimir ve Estragon asla gelmeyecek gizemli Godot’yu beklerken, Bosna halkı da gerçekleşen katliamları önlemek için Batı’nın harekete geçmesini boşu boşuna beklediler. 

Not: Eğer ilginizi çekerse Sontag’ın savaş fotoğrafçılığı üzerine yazdığı köşe yazılarından oluşan Başkalarının Acısına Bakmak kitabını okuyabilirsiniz. Yine hepimizi sorgulatacak türden bir kitap, benden söylemesi. 

Saraybosna Gülleri

Saraybosna Gülleri | Fotoğraf: novi.ba

90’lı yıllarda süren yıkımlar, bombalar ve katliamlar Bosna-Hersek genelinde hemen her yerde. Yıkık dökük binaların hala yerinde durması gibi, pek çok bina hala mermi ve şarapnellerin açtığı delikleri taşımaya devam ediyor. Saraybosna sokaklarında kaybolurken de bunlara pek çok yerde rastlamak mümkün. Şehrin etrafı da zaten bembeyaz mezar taşları ile çevrili.

Saraybosna Gülleri her ne kadar ismi itibariyle pozitif düşünceler uyandırsa da, Saraybosna savaşının izlerini günümüze taşıyan minik işaretler. Şehrin 200’den fazla noktasına düşen bomba izlerinin kırmızı reçineler ile işaretlenmesi ile oluşan Saraybosna Gülleri için “şurada şurada var” diyemeyiz. Şehri gezerken biraz gözü dört açıp onları yakalamak gerekiyor. Her denk geldiğinizde bu noktalarda birinin hayatını kaybettiğini hatırlayarak içinizin cız etmemesi imkansız.

Saraybosna Müzeleri

Gallery 11/07/95 | Fotoğraf: Yaprak Civan

Saraybosna oldukça küçük bir şehir olsa da, Balkanlar’daki şehirler arasında ziyaret edilmesi gereken en çok müzeyi barındıran şehir diyebilirim. Bunlar arasında ülkenin acı gerçeklerinin sunulduğu Gallery 11/07/95, İnsanlığa Karşı Suçlar ve Soykırım Müzesi, Savaş Çocukları Müzesi ilk sırada yer alıyor. 

Srebrenica Katliamı’na odaklanan fotoğraf galerisi Gallery 11/07/95 hakkında tüm detaylı bilgilere bu yazımdan ulaşabilirsiniz. 

Savaş Çocukları Müzesi

Savaş Çocukları Müzesi | Fotoğraf: sarajevo.travel

“Savaş,
gerçek oyuncaklar yerine mermi kovanlarıyla oynamaktı,
tavada yumurta resmi yaptığım için annemin birkaç yumurtaya servet ödemesiydi.”

Saraybosna’da benim favori müzem, 90’lı yıllarda bir savaş çocuğu olan Jasminko Halilović‘in “War Childhood: Sarajevo 1992-1995” isimli kitabının ardından 2017 senesinde hayata geçirilen Savaş Çocukları Müzesi. Bu müze 2018 senesinde Avrupa Konseyi Müze Ödülü ve Avrupa Yılın Müzesi Ödülü finalisti. Savaşın bireyler üzerindeki travmatik etkilerine odaklanan ve silahlı çatışmalardan etkilenen çocukluk deneyimlerini belgeleyerek bizlere sunan müzede, savaş mağduru çocukların oyuncakları, kıyafetleri, ev eşyaları ve günlükleri gibi pek çok obje bulunuyor. Oyuncak ayıya örülmüş kazak, babasının kokusunu taşıyan parfüm şişesi, arkadaşlıklarının ölümsüzlüklerini simgeleyen kolye, şarapnel isabet etmiş bir kitap… Her birinin ardında içinize dokunan kişisel hikayeler barınıyor. Elbette objelere bakıp geçmek anlamsız, her birinin hikayesini okumanız gerektiğini düşünürsek buraya en az bir saat ayırmanız gerekir. 

Savaş Çocukları Müzesi, Suriyeli çocuk mülteciler ve Ukrayna’da çatışmalardan etkilenen çocuklar ile ilgili projeler de yürütüyor. Müzeye bağış yapmanız da mümkün.

Not: Müzede sergilenen objeleri her sene değiştiriyorlar. Daha önce gitmiş olsanız bile tekrardan ziyaret edebilirsiniz.

Savaş Çocukları Müzesi hakkında tüm detaylı bilgiler web sitelerinde.  

İnsanlığa Karşı Suçlar ve Soykırım Müzesi

Saraybosna
İnsanlığa Karşı Suçlar ve Soykırım Müzesi | Fotoğraf: Yaprak Civan

Saraybosna’nın en dokunaklı ve benim her iki ziyaretimde de gözyaşlarıma engel olamadığım bir müze İnsanlığa Karşı Suçlar ve Soykırım Müzesi. Bosna Hersek’in acı tarihini anlamanın en iyi yollarından biri bu müzeyi ziyaret etmekten geçiyor; çünkü ülkede olup bitenler Saraybosna Kuşatması veya Srebrenica ile bitmiyor. White House ve Red House gibi toplama kampları (veya işkence kampları mı demeliyiz?), Prijedor ve Vişegrad gibi ülkenin farklı noktalarında yaşananlara da odaklanan müze, acı dolu pek çok obje sunuyor. Burada kişisel eşyaların yanı sıra, ülke genelindeki toplu mezarlardan ve toplama kamplarından parçalar ve belgeleri görebilirsiniz. Listenize bir buçuk, iki saatlik zaman gerektiren bir müze ziyareti daha eklendi! 

Olimpiyat Müzesi 

Mandić Villa – Olimpiyat Müzesi | Fotoğraf: okbih.ba

Saraybosna her ne kadar acıların şehri olsa da, burada içiniz burkulmadan ziyaret edebileceğiniz müzeler de bulunuyor elbette. Bunlardan biri 1984 ve 2019’da Saraybosna şehrinde düzenlenen Kış Olimpiyat Oyunları’na odaklanan Olimpiyat Müzesi. 

Müze her kadar daha önce başka bir yapıda kurulsa da Saraybosna Kuşatması’nda yıkılmış ve sergilenen eserlerden kurtarılan parçalar “Mandić Villa” olarak bilinen binada 2020 yılından itibaren tekrar sergilenmeye başlamış. Mandić Villa, Saraybosna’nın en güzel yapılarından. Ziyaret etmeyi planlamıyor olsanız da binayı görmeden şehirden ayrılmayın! 

Müzede Kış Olimpiyat Oyunları’nda kullanılan kıyafetler, Olimpiyatlar için tasarlanan posterleri ve pulları incelemesi keyifli. Benim favorim 1984 Kış Olimpiyat Oyunları’nın maskotu Vučko’ya dair detaylar görmek. Vučko, “kurt” anlamına geliyor ve Yugoslav masallarında gücü ve cesareti temsil eden önemli bir figür olduğu için 1984 Kış Olimpiyat Oyunları’nın maskotu olarak belirleniyor. Yabani bir görünüm yerine gülümseyen sevimli bir görünüm verilmiş Vučko’ya. Şehirde pek çok yerde Vučko temalı hediyelikler bulabilirsiniz!

Bosna Hersek Ulusal Müzesi ve Saraybosna Tarih Müzesi

Bosna Hersek Ulusal Müzesi | Fotoğraf: Wikimedia

Bu iki müze şehrin ayrı bir ucunda bulunuyor; bu sebeple ikisini aynı gün içinde ziyaret etmenizi öneririm. Saraybosna Tarih Müzesi, ülkenin politik tarihine odaklanıyor ve gerçekten oldukça uzun bilgilendirmeler içeriyor. Bosna Hersek’in politik geçmişine özel bir ilginiz yoksa evet sıkılmanız muhtemel. (Dilerseniz es geçebilirsiniz!) 

Saraybosna Tarih Müzesi’nin hemen arkasında yer alan yeşillik alanda ICAR Konserve Et Anıtı var. Saraybosna’yı ilk ziyaret ettiğimde bu anıtı fark etmemiştim. Bu anıt neymiş derseniz, Saraybosna kuşatmasında yapılan yemek yardımını anmak için dikilmiş bir heykel. Tabii gerçek olan şu ki, yardım amaçlı gönderilen yemekler tam anlamıyla yenmeyecek türden. Sebebi ise Vietnam Savaşı’ndan kalma (Hatırlatma: Vietnam Savaşı 1955-1975 tarihlerinde, Bosna’da gerçekleşen savaş ise 90’lı yıllarda.) tarihi çoktan geçmiş veya Müslüman halkın yemediği domuz eti içeren türden konserveler oluşu. Söylentilere göre sokak hayvanları bile bu konserveleri yemeyi reddettmiş. 

Gelelim Bosna Hersek Ulusal Müzesi’ne. Burası arkasında kuş seslerinin eşlik ettiği Botanik Bahçe bulunan keyifli bir yer. Oldukça büyük bir müze ve hakkıyla gezmek isterseniz en az yarım gün ayırmanız gerekebilir. Arkeoloji, Etnoloji, Doğa Tarihi ve Kütüphane olarak dört bölümden oluşan müzede çeşitli dönemlerden kalma antik mozaikler ve heykelleri, değerli madenleri, Bosna kültürüne dair detayları ve pek çok doldurulmuş hayvanla birlikte çeşitli kelebek ve böcek koleksiyonunu inceleyebilirsiniz. Müzenin en önemli parçası ise 1350’lerde Barselona’da yayınlanmış “Dünyanın en eski Sefarad Yahudi belgesi.”

Başka Neler Var?

Luge Pisti | Fotoğraf: Lost in the Right Direction

”Saraybosna’da birkaç gün yeter.” lafına inanılmaz karşı olduğumu söylemiştim! Her ne kadar küçük bir şehir olsa da Saraybosna dolu dolu bir şehir ve uzun vakit geçirmeyi hak eden bir yer. Mutlaka görülmesi gereken noktalar ve müzelere yeterli zaman ayırdıysanız şehirde göz atabileceğiniz başka şeyler de var. Žuta Tabija yani Sarı Kule’ye kadar yürüyebilir ve nefis bir Saraybosna şehir manzarası izleyebilirsiniz. Burada gün batımı oldukça keyifli, benden söylemesi! 

Sarı Kule’ye kadar çıkmışken Kovaci Anıt Mezarı’na uğrayabilirsiniz. Burası Saraybosna Kuşatması’nda Sırp saldırısında hayatlarını kaybeden Bosna halkı ve Bosna Ordusu askerleri için bir anıt mezar. Burada hayatını kaybeden 11 binden fazla insanın gömülü olduğu biliniyor. Ayrıca Bosna Hersek’in ilk cumhurbaşkanı Aliya İzzetbegoviç’in mezarı da burada yer alıyor. 

Saraybosna Kuşatması’nda halkın hayatta kalabilmesi için Bosnalı gönüllüler tarafından kazılarak oluşturulan 900 küsür metre uzunluğundaki Umut Tüneli, manevi açıdan oldukça değerli. Kuşatma döneminde şehre gıda ve silah yardımları buradan taşınıyormuş ve günümüzde yaklaşık 20 metrelik bölümü müze olarak hizmet veriyor. Umut Tüneli’ni ziyaret etmek isterseniz unutmamanız gereken buranın şehrin bir tık dışında, havalimanına yakın bir noktada yer aldığı ve Sırp Cumhuriyeti bölgesinde olduğu için buraya toplu taşıma bulunmadığı. 

Trebević – Saraybosna | Fotoğraf: Unsplash / Sead Dzambegovic

Saraybosna’da yeterli vaktiniz varsa ve keyifli bir havada seyahat gerçekleştiriyorsanız, şehirde yapabileceğiniz en sıra dışı aktivitelerden biri şehre en yakın dağ olan Trebević’e gitmek. Uzun bir yürüyüşün yanı sıra, yaklaşık 10 dakikalık bir teleferik yolculuğu ile de buraya çıkabilirsiniz. Şehre dönüşü ise 1984 Kış Olimpiyatları için inşa edilmiş 1262 metre uzunluğundaki Luge Pisti’nden yürüyerek gerçekleştirebilirsiniz. 1991 senesine kadar kullanılan pist, günümüzde politik mesajlar içeren grafitiler ile kaplı ve terk edilmiş durumda. Eğer siz de terk edilmiş noktalar ve grafitilere ilgi duyuyorsanız bence burayı atlamayın! 

Önemli bir not: Saraybosna hiking’e gidebileceğiniz dağlar ile çevrili. Eğer böyle bir şey planlıyorsanız 90’lı yıllardan kalan keşfedilmemiş mayınların bir kısmının hala yerli yerinde olduğunu unutmamamız lazım. BiH Mine Map’ten faydalanabilirsiniz.

Saraybosna Mahalleleri

Ciglane

Saraybosna
Ciglane – Saraybosna | Fotoğraf: Yaprak Civan

Saraybosna’da rastgele sokaklara dalmak ve yaklaşık 20 yıl öncesinde burada yaşananları hayal etmek kimilerimizi derinden üzebilir. Eğer şehrin turistik noktaları dışında mahallelerini keşfetmek isterseniz, soluğu Ciglane’de alın. Bu bölgede ilk bakışta gri, terk edilmiş ve bombalanmış gibi görünen, alışılmadık türden bir toplu konut var. 1966-1985 tarihlerinde inşa edildiği bilinen bu toplu konut projesi, bir tepe üzerine blok basamaklar halinde düzenlenmiş. En tepe noktaya çıkmayı kolaylaştırmak için trenimsi bir asansör hizmet veriyor. Yapıların arasında ise minik minik sokaklar var. Özellikle brutal mimariye ilginiz varsa bu bölgeyi es geçmeyin! 

Grbavica

Bosna Hersek Ulusal Müzesi ve Saraybosna Tarih Müzesi’ne gittiğiniz gün, Saraybosna halkının genellikle geçlerinin yaşadığı Grbavica mahallesinde tur atabilirsiniz. Mahalle Miljacka Nehri’nin sol tarafında kalan şehrin “modern” diyebileceğimiz bir mahallesi. 1995’e kadar Sırp Cumhuriyeti’ne bağlı mahallenin “özgürleştirilmesi” Saraybosna halkı için çok şey ifade ediyor. Buna rağmen savaş sonrasında bölgede yaşamak istemeyen insanlar da var. Sebebi ise bugün dikilen binaların altında savaş döneminde toplu tecavüzlerin gerçekleşmesi. 

İlginizi çekerse: Esma’nın Sırrı olarak çevrilen Grbavica filmi, savaş sırasında Saraybosna’nın bu bölgesinde geçmekte. 

Bistrik

Papagajka – Saraybosna | Fotoğraf: Yaprak Civan

Saraybosna şehrinin en büyük mahallelerinden biri Bistrik ki burası Vijećnica ve Latin Köprüsü’nü kapsayan bölge. Buraya yolunuzun düşmemesi imkansız, zaten şehirde ziyaret etmeniz gereken yerlerin bir kısmı burada. Bölgede dolaşırken, 1992’ye kadar şehrin en prestijli oteli olan, 1882 tarihinde inşa edilmiş Saraybosna’nın ilk modern oteli Hotel Evropa’yı görebilirsiniz. Günümüzde otelin yer aldığı caddeye “Barlar Sokağı” desek doğru olur.

Bistrik’de yürüyüşe çıkmışken nehrin karşı tarafına geçerek Bosna-Hersek’teki en eski sanayi tesisi olan Sarajevo Pivara’yı (Saraybosna Bira Fabrikası) ziyaret edebilirsiniz. Burası müze olarak hizmet verdiği gibi genelde akşamları canlı müziğin olduğu keyifli bir bar. Bölgedeki diğer tarihi yapı ise Bistrik Tren İstasyonu. Yeterli vaktiniz varsa Bistrik bölgesinde yer alan, bir zamanlar Saraybosna’nın tek Katolik kilisesi olan Aziz Anthony Kilisesi’ni ve şu anda aktif olarak hizmet veren tek sinagog Aşkenaška Sinagogu’nu da görebilirsiniz.

Saraybosna’da ilgimi çeken bir binadan bahsetmeden yazımı bitirmek istemiyorum: Papagajka. Parlak sarı ve yeşil renkleri ile dikkat çeken yapı sosyalist Yugoslavya’nın son yıllarında inşa edilme ve alışılmışın dışında. Renklerinden dolayı ismini papağandan alan bu yapıda hem iş yerleri bulunuyor hem de yaşamın devam ettiği daireler. Grafiti ve mural’lara ilginiz varsa Papagajka’ya uğrayabilirsiniz. 

Saraybosna
Saraybosna | Fotoğraf: Yaprak Civan

Saraybosna, ziyaret ettiğim onlarca Balkan şehri arasında bana kalırsa en farklı olanı. Bu şehrin diğer bölgelere kıyasla çok daha farklı bir enerjisi ve ruhu var. Saraybosna’da zaman tam anlamıyla 20 yıl öncede durdurulmuş, “unutmamak ve unutturmamak” için. Evet, diğer Balkan ülkelerine göre Bosna-Hersek çok daha komplike ve anlaması güç bir ülke; fakat bu “geri kalmış” bir ülke demek değil. Ki tarihe de bakarsak Saraybosna Viyada’dan bile daha önce sokak aydınlatmasına sahip olan bir şehir. Hatta Avrupa’daki ilk elektrikli tramvay ağı da burada kurulma. (Gereksiz bilgi: Şu anda hizmet veren tramvay Konya’dan Saraybosna’ya hediye.)

Eğer Balkanlar’ın yakın tarihi hissetmek ve gerçek bir Balkan kültürü ile tanışmak istiyorsanız seyahat listenize Saraybosna’yı en başa yazabilirsiniz. 

Kapak Fotoğrafı: Youssef Jheir

İlginizi çekebilir: Yaprak Civan’dan 
Ohrid Rehberi: Pastoral Şehre Detaylı Bir Bakış ve Tavşanı Yakala: Gerçek Olmayan Gerçek Bir Hikâye