İstanbul boğazında yer alan en güzel yalılardan birinde bulunan Six Senses Kocataş Mansions, önünde eşsiz denize komşuyken, arkasında ise yemyeşil bir korunun tam ortasında yer alıyor. Bu tarihi binada bulunan otel, bünyesinde dünyanın önde gelen gastronomi markalarını biz lezzet severlerle buluşturmaya devam ediyor. Daha önce Torro Latin Gastrobar’ı denemek için geldiğimiz otele bu sefer yazın başında bizlerle buluşan, Boğaz’a tepeden bakan yemyeşil korunun içerisinde açılan SAX için vakit kaybetmeden geldik. Yeni nesil restoran lounge konseptiyle dikkat çeken bu mekan, gerek özenle hazırlanmış menüsü ve kokteylleriyle, gerekse canlı müzik ve DJ performanslarıyla şehre damgasını vuracak desek çok da yanılmayız. Sıra dışı gastronomi deneyimine geçmeden önce SAX hakkında kısa bir bilgilendirme yapmak isterim. “Room with Soul” mottosuyla beşinci restoranını İstanbul’a açan marka, diğer restoranlarda olduğu gibi yine Lübnanlı mimar Maggy Monsef ile iş birliği yapmış. İkonikleşmiş mimarininin üzerine Türk motiflerinin de eklenmesi sonucunda harika bir konsept ortaya çıkmış. Görünce ne demek istediğimizi anlayacaksınız.

Six Senses Kocataş Mansion’a geldikten sonra SAX’a çıkmak için sizleri bir buggy car bekliyor olacak. Yemyeşil korunun içerisinde daracık taş yoldan yukarı doğru çıkarken heyecanınız yavaştan yükselmeye başlıyor. Seyahat sırasında boğazı izleme şansına da erişiyorsunuz. Mekanın gerçekten insanı içeri davet eden bir ambiyansı var. Biraz içeriyi gezdikten sonra yerlerimize geçtik ve lezzet deneyimine kendimizi teslim ettik.

Soğuk başlangıç olarak House Salad, Tuna Uzu-zukiri ve  Guacamole in cones tercih ettik. House salad roka bazlı bir salata ve içerisinde baby ispanak, renkli renkli domatesler ve en üstte çilek ve avokadoyla süslenmiş süper fresh bir salata olmuş. Guacomole in cones ise isminden de anlaşılacağı üzere her biri tek lokmada bitecek şekilde çıtır tortilla cipsinin külah şekline getirilmiş ve içerisinde avocado üzerinde ise micro çiçeklerle süslenmiş bir başlangıç. Gerek sunumu gerekse lezzeti ise şahane. Tek lokmalık lezzet bombardımanı. Tuna uzu-zukuri ise tuna balığı üzerinde çeşitli sos ve baharatlarla servis ediliyor.

Ara sıcaklarda ise tercihimizi Shrimp Macaroni ve Arancini Mushroom Truffle’den yana kullandık. İkisi de oldukça inovatif ve lezzetli başlangıçlar. Restoranın bize vaad ettiği gastromoni şölenini sonuna kadar hissediyorsunuz. Arancini risotto topları içerisinde mozzarella, emmantel peynirleri ve domates sosuyla geliyor. Trüf yağı ile bu lezzetleri tamamlıyor. Shrimp macaroni ise parmesan, krem peyniri ve trüf yağı birleşimi bizlerle buluşuyor.

Ana yemek olarak Baby Chicken ve Beef striplion mushroom/pepper tercih ettik. İki lezzet de mekanın süperstarları diyebiliriz. Dana kontrfileyi mantar veya biber sosuyla tercih edebiliyorsunuz. Tamamen sizin damak zevkinize kalmış. Taze otlu patatesin yanı sıra baby havuç, brokoli ve pancarla beraber servis ediliyor. Baby chicken ise sebzeler ve baby patates ile servis ediliyor. Tavuk ciddi anlamda çok lezzetliydi. Farklı bir pişirme yöntemleri var. Dışı çıtır çıtır, içi ise yumuşacık oluyor. Bu arada yemeğimizin başından sonuna kadar farklı kokteylleri deneme fırsatımız oldu. Masanızda size yardımcı olan garsonlar bu konuda çok bilgililer. Hangi tatları sevdiğinize göre veya hangi bazlı kokteyller sevdiğinize göre size doğru yolu gösteriyorlar. Sormaktan çekinmeyin, pişman olmayacaksınız. Kapanışı ise çok sevdiğimiz tiramisu ve espresso ile yapıyoruz. Yumuşacık bir kreması var ve ağızda çok güzel bir tat bırakıyor. İdeal bir kapanış tatlısı.

Güzel bir ortamda gastronomi deneyimi yaşamak için çok güzel bir mekan. Ayrıca özel günler için de tercih edilebilir. Biz tekrardan gidip, deneyemediğimiz diğer lezzetleri de tadacağız. Şimdiden herkese afiyet olsun.

Kapak Fotoğrafı: Sax

İlginizi çekebilir: Çağlar İnceoğlu’dan Noisette