Netflix’in mini dizisi The Watcher yayına girdiği andan itibaren Top 10 listesinde hızlı bir yükseliş yaparak ikinci sıraya yerleşmeyi başardı. Dizinin gerçek bir hikayeye dayanması ve gizem-gerilim türünde adından sıkça söz ettiğimiz Ryan Murphy’nin ellerinden çıkma bir senaryoya sahip olması da bu başarısının en büyük sebepleri elbette ki.

The Watcher
The Watcher | Fotoğraf: Netflix

Geçtiğimiz hafta sonunu evde geçireceğimi bildiğimden beni ekran başına kitlemesini istediğim sürükleyici bir şeyler ararken Netflix’te The Watcher adlı diziye denk geldim. Konusuna bakıp gizem gerilim olduğunu gördüğüm anda aradığım şeyin bu olduğunu da anladım. Gerilim olmasının yanı sıra mini dizi olması da evde geçirilecek hafta sonu için çerezlik bir iş olduğunu gösteriyordu ki bu da tam benim istediğim şeydi. Diziye başlarken ilk dikkatimi çeken bölüm başında yazan “Gerçek bir hikayeden uyarlanmıştır.” yazısı oldu. Sizleri bilmem ama bu cümle beni her zaman etkiler ve izlediğim şeye daha çok odaklanmamı sağlar. Diziye başladığımda bu denli sürükleyici bir iş olduğunu düşünmemiştim açıkçası. Ama ilk bölümün sonunda yönetmen ve senarist kısmında her işini bayılarak izlediğim Ryan Murphy’nin adını görünce dizinin geri kalanını da soluksuz izleyeceğimi anladım. Peki nedir bu 7 bölüm içeren mini dizide bizleri ekrana kitleyen?

watcher-101-unit-03493rc-1665506935
The Watcher | Fotoğraf: dizigom1.com

The Watcher, Netflix

Dizi, şehrin kalabalığından, koşturmasından ve kaosundan sıkılan iki çocuklu bir ailenin Westfield, New Jersey’de hayal ettikleri bahçeli müstakil eve taşınmaları ile başlıyor. En başta her şey yolunda gidiyor sanırken ilk olarak ailenin tuhaf komşuları ile olan problemleri patlak veriyor. Bunlarla baş etmeyi göze alan aile yeni evleri için güzel hayaller kurarken diziye de adını veren “Gözcü” adlı birinden mektuplar almaya başlıyor. Bu mektup ilk olarak “Evinize hoş geldiniz.” olarak masum başlayan bir karşılama olarak görünse de zaman geçtikçe mektuplar düzenli olarak gelmeye devam ediyor ama bu sefer yazı dili biraz tehditkar bir şekilde. Hayallerindeki eve yıllar sonra kavuşmuş olan Brannock ailesinin toz pembe görünen hayatı bir anda kabusa dönüyor. 

İyi Bir Yönetmen, Muazzam Oyunculuklar ve Soluksuz Bir İzleme Keyfi

The Watcher, Nora & Dean Brannock
The Watcher, Nora & Dean Brannock | Fotoğraf: supergacinema.it

Ryan Murphy’nin işlerini daha önceki yazılarımdan da bileceğiniz gibi çok severek takip ediyorum. Her işinde olduğu gibi The Watcher’da da gerilimi ilk saniyeden son saniyeye kadar izleyicisine yaşatmayı çok iyi bilen bir yönetmen Murphy. En başta da söylediğim gibi dizinin 1. bölümünden 7. bölümüne kadar nefesinizi tutarak izliyorsunuz. Biraz ara vereyim sonra devam ederim düşüncesi maalesef bu dizide geçerli değil 🙂 Her bölüm sonu bir sonraki bölüme geçmek için sabırsızlanıyorsunuz ki bu da bizi dizideki birkaç önemli faktöre götürüyor. Peki nedir bunlar?

İlk olarak güzel yazılmış ve güzel yönetilmiş bir iş olarak Ryan Murphy’e teşekkürlerimi iletmeyi bir borç bilirim. Bundan sonra gelen en önemli faktörse iyi bir senaryoyu izleyiciye kusursuzca aktarmayı başaran oyunculuklar ve onların yetenekli oyuncularıdır elbette. Bu oyunculuklar da bizi dizinin ‘cast’ına götürüyor. Brannock ailesinden başlayacak olursak anne Nora Brannock’u Naomi Watts, baba Dean Brannock’u Bobby Cannavale, kızları Ellie Brannock’u Isabel Gravitt, erkek çocukları Carter Brannock’u ise Luke David Bluum canlandırıyor. Brannock ailesinin başrolde olduğu dizinin yan karakterlerinin de emeği ve rolleri çok büyük, özellikle dedektif Theodora’yı canlandıran Noma Dumezweni, Koca Mo lakaplı Margo Martindale, emlakçı Karen Calhoun’u canlandıran Jennifer Coolidge ve daha nicesi dizide çok önemli roller üstlenip muhteşem oyunculukları ile bizleri ekran başına bağlamayı başarıyorlar. 

The Watcher
The Watcher Pearly & Jasper | Fotoğraf: radiotimes.com

Dizinin en çok beğendiğim yanlarından biri ise hiçbir karaktere sonsuz bir güven duyamamamız. Başrolden yan role kadar dizide yer alan hiçbir karakter insana tam anlamıyla güven vermiyor. “Yok hayır o değildir canım” dediğiniz kişi tam da “o kişi” çıkabiliyor. Yani kısacası dizi boyunca herkesten her şeyi bekleyebiliyorsunuz ki bu da dizinin en önemli noktalarından biri çünkü gizemi bu denli canlı tutan da tam olarak bu belirsizlik. 

The Watcher’in Gerçek Hikayesi, 657 Bulvarı ve Broaddus Ailesi

The Watcher, 657 Bulvarı
The Watcher, 657 Bulvarı | Fotoğraf: people.com

Gelelim dizinin gerçek hikayeden uyarlanmasına. Ben de ilk bölümü bitirdikten hemen sonra merakımdan bu gerçek hikayeyi ‘google’ladım. Elbette ki her uyarlama senaryoda olduğu gibi bu bu senaryoya da belli eklemeler yapılmış. Yani kurgu olan kısımları da var. Ryan Murphy’nin bir önceki Netflix için hazırladığı ve benim de eleştirisini kaleme aldığım “Dahmer” gibi direkt olarak gerçek öyküden bir uyarlama olmasa da dizinin ana teması gerçeğe dayanıyor, bunu araştırmalarıma dayanarak gönül rahatlığı ile söyleyebilirim.

Hatta dizinin adı da olan “The Watcher” direkt olarak gerçekte yaşanan olaydan dolayı bu adı almış. Şöyle ki, Derek ve Maria Broaddus çifti, 2014 yılında New Jersey’in Westfield bölgesinde 657 Bulvarı’nda bir ev satın alıyorlar. Evin satım işlemleri gerçekleştikten sadece birkaç gün sonra Broaddus ailesine gizemli bir mektup geliyor ve bu mektubun arkasından başka tehdit içerikli mektuplar da gelmeye devam ediyor. Derek Broaddus her ne kadar bu mektubu aldıktan sonra polisi aramış olsa da olayla ilgili hiçbir işlem yapılmadığı biliniyor. Aile bu işi kendileri çözmek istiyor ve eski ev sahipleri ile iletişime geçiyorlar. Onlar da “Gözcü” imzalı bir mektup aldıklarını ama 20 yıldan uzun bir süre oturdukları bu evde bu kimliği belirsiz kişinin onlara sadece bir kez mektup yazdıklarını söylüyorlar. Broaddus ailesi eve kameralar yerleştiriyor, hatta özel bir dedektif dahi tutuyorlar ama ne yazık ki bir sonuca varamıyorlar. Çift, gelen mektuplar devam ederken bazılarında ebeveynlerin isimleri bazılarında ise çocukların isimleri geçen kişisel mektuplar da almaya başlıyorlar. Gözcünün kimliğine dair hiçbir fikri olmayan aile en son pes ederek evden ayrılıyor. Evi 5 yıl kadar ellerinde tutuyorlar ama bir daha orada yaşamıyorlar. 2019 yılında ise evi satın aldıkları fiyattan daha ucuz bir fiyata satıyorlar. 

the-watcher-bobby-cannavale-1664102636
he Watcher  | Fotoğraf: goodhousekeeping.com

“The Watcher” gerçeğe dayanan sürükleyici hikayesi, muazzam oyunculukları ile Netflix’te yerini daha da yükseltecek gibi duruyor. Sizler de gizem-gerilim işlerini seviyor ve çerezlik bir dizi arıyorsanız Ryan Murphy’nin bu yeni eserine bir şans verin derim. İzleyenleri yorumlara bekliyor, izlemeyenlere ise şimdiden iyi seyirler diliyorum. Sahi sizce “Gözcü” kim olabilir?

Kapak Fotoğrafı: radiotimes.com

İlginizi çekebilir: Sine Magger’dan Netflix’te Bu Ay Neler Var