Bazı kitaplar bir şekilde fenomen haline geliyor ve kimse buna anlam veremiyor. Hatta bu kitaplar yerden yere vuruluyor, küçümseniyor. Okuyanlara farklı bir gözle bakılıyor; bazıları ise okumayıp sisteme karşı geldiklerini bir nevi bir şey başardıklarını düşünüyorlar. Halbuki içten içe konuyu merak ediyorlar, en çok soruyu onlar soruyorlar.. E.L James’in yazmış olduğu Fifty Shades serisi de bu kitapların başında geliyor. Daha önce Twilight serisi için aynı durum söz konusuydu, ancak o seride gençlerin “saf” aşkları anlatılırken, Fifty Shades serisinde herkesin en gizli arzularına hitap eden bir aşk konu alınıyor.

Fifty Shades of Grey

Fifty Shades of Grey, Twilight serisi gibi hayatımıza bir bomba gibi girdi. Daha kimse bu kitabı tam olarak bilmiyordu ben okumaya başladığım zaman. Bütün arkadaşlarıma anlatmaya başladım. Kendimi durduramıyordum, evden çıkmak istemiyordum, çıkıyorsam da kitap benimle birlikte geliyordu. Kimse anlam veremedi bu halime, sapık damgası bile yedim. Şimdi bu arkadaşlarımın birçoğu dünyadaki diğer kişiler gibi Fifty Shades grubunun birer üyesi haline geldi.

Tüm Kadınlar Christian Grey’i İstiyor

3 kitaptan oluşan bu seri hakkında herkes bir şeyler söylüyor, köşe yazarları yazılar yazıyor. Sosyal medyada kıyamet kopuyor, şimdi de kitabın filmi için oyuncularla görüşülüyor. Bütün kadınlar Christian Grey karakterini kimin canlandıracağını merakla bekliyor. Bu rolü üstlenecek oyuncuya çok iş düşüyor. Christian Grey, Fifty Shades grubunun tüm üyelerinin hayallerinde yer alıyor, herkes o adamı çılgınca istiyor, herkes onun emrine amade olmak için can atıyor. Gizliden gizliye en karanlık sırlarını ve fantezilerini bu adamla paylaşmak istiyor.

Keep Calm and Find Mr. Grey

Kitabın dünyanın en büyük fenomenlerinden biri haline gelmesi de zaten kitabın ana karakteri Christian Grey. Bu genç, milyarder iş adamı herkesin kalbinde taht kurdu. İçinde savaştığı şeytanları, muhteşem görüntüsü, serveti ve kibarlığıyla Grey, kitap piyasaya çıktığından beri tüm kadınların hayalindeki adam rolüne büründü.

Sıradan Anastasia Steele karakterine aşık olması ise kadınların “Neden bana olmasın ki?” demesine yol açtı. Aslında Grey’in bu kadar çekici olmasının en büyük sebebi dominant tavırları, hayatındaki kadına hükmetme isteği ve Anastasia’ya aşık olması sonucuyla bu kadın için değişmek istemesiydi…

Her kadının en büyük arzularından biri karşısındaki adamı çaresiz görüp onu iyileştirmektir. Bu güçlü adam sıradan bir kadın için değişmek isteyip bir de üzerine ona, fanteziler ile süslenmiş, orgazm dolu saatler yaşatınca, herkesin beklediği beyaz atlı prens ortaya çıktı.

“Belki Seks Oyunlarının Çok da Gizli Kalmaması Gerekiyor”

Erotik bir kitap olarak adlandırılan ama bir aşk hikayesini anlatan bu kitapta herkes kendinin karanlık tarafıyla barışma fırsatı bulmuş oldu. Belki de okuyucular, gizlice hayalini kurdukları seks oyunlarının çok da gizli olmaması gerektiğini düşünmeye başladılar. Günlük bir konuşma içerisinde çok az kadın yatakta kontrol edilmekten ya da dominant erkeklerden hoşlandığını söyleyecektir. Ancak bu kontrol edici, dominant adam tüm kadınların içinden itaatkar taraflarını çıkardı, hatta bu özellikleriyle barışmasını bile sağlamış olabilir.

Kimse Fifty Shades serisini çok güzel yazıldığı için okumuyor, çünkü kitap iyi yazılmış bir kitap asla değil. Anlatılan hikaye iyisiyle kötüsüyle insanların bu hayatta en çok istedikleri şeylere odaklanıyor: aşk, para, seks. Sonsuz bir şehvetle birbirine aşık olan bir adam ile kadın ve asla bitmeyecek olan servetleri, kelepçeler ve kırbaçlar ile süslenince herkes o dünyanın bir parçası olmak için can atıyor.

Kitap bazı ülkelerde çok daha “normal” karşılanırken bazı ülkelerde, özellikle seksin tabu olarak görüldüğü ülkelerde çok daha büyük ilgi gördü. Ben Türkçe’ye çevrilmeyeceğinden emindim ama çevrildi ve ben açıkçası ülkemiz adına sevindim. “Kadınlarımız ve kızlarımızın beyinleri zehirleniyor, akılları karışıyor, ahlaksız şeyler bunlar” gibi herhangi bir yorum yapılmadı. Henüz…