Son zamanlarda üretkenlik konusundaki saplantılı trend, pandemiyle birlikte pek çoğumuzu ele geçirdi. Geçen sene bu sıralar ilk kez evlere kapandığımız dönemde insanlar adeta çılgınca bir yarışa girdi. Herkes yeni bir hobi edindi, evinde pişirdiği ekmeği sosyal medyada paylaştı, sporlara başlandı, diyetler, detokslar… Gerçekten karşılığını aldık mı acaba? Yoksa eksik kalmamak için bu trende ayak mı uydurduk?

pexels-photo-8386688
Yapılacaklar Listesi | Fotoğraf: Tara Winstead (pexels.com)

Üretkenlik Saplantısı

Üretkenlik Saplantısı Üzerine Bir Kitap

Tam böyle bir dönemde, ben de üretkenlik yarışında kendimi kaybetmek üzereyken Blinkist’te “Do Nothing: How to Break Away from Overworking, Overdoing, and Underliving” kitabının 15 dakikalık bir özetini dinledim. Bilmeyenler için Bilinkist, çok satan non-fiction kitapları 15 dakikalık kısa parçalar haline getiren, sesli ve yazılı şekilde özetini sunan bir uygulama. İçerisinde Almanca ve İngilizce dillerinde kitaplar mevcut. Abone olmak istemezseniz ücretsiz üyelik için her gün rastgele bir kitap hakkınız oluyor. Dilini geliştirmek isteyenlere öneririm. Hem dinleme pratiği yapmış oluyorsunuz hem de 15 dakika gibi kısa bir sürede bir kitabın ana fikrini kavrıyorsunuz.

Şimdi konumuza gelelim. Planlı yaşamak insana iyi hissettiriyor ve eğer planlarımızı uygulama aşamasına geçebilirsek sonuçları da olumlu oluyor genelde. Yapılacaklar listesi yapmak, gününü önceden planlamak, ajanda tutmak faydalı şeyler. Fakat son zamanlarda fazla planlamacılığın ve üretkenliğin bir trende dönüştüğünü görebilirsiniz. İnsanlar meşguliyetleriyle övünüyor adeta ve zaman ayırmak istemedikleri işler için de bu meşguliyetlerinin altına gizlenmeyi tercih ediyorlar.

Üretkenlik Konusundaki Modern Saplantımız Ne Ara Bu Hale Geldi?

Kitapta bahsedildiği üzere bu takıntımız bir anda ortaya çıkmamış, sebepleri biraz geçmişe dayanıyor. Ortaçağ köylüleri bile günümüzdeki modern işçiden daha fazla tatil yapıyordu. Haliyle Sanayi Devrimi’nden sonra işler biraz değişti. İşçiler yaptıkları iş kadar değil, çalıştıkları saat kadar ücret almaya başladılar. Yapılan işin kalitesinden ziyade o iş için harcanan zaman önemli hale geldi. Bu da şu kodlamayı beraberinde getirdi: Ne kadar meşgul, o kadar iyi! Bu popüler inanç, yorucu ve uzun çalışma saatlerini normalleştirdi. Çalışkanlık ve azmin para ile ödüllendirileceğini düşünen insanlar uzun mesailerden şikayet etmek yerine daha çok çalışmaya başladı. Fakat şu unutuluyor ki bu azmin meyvesini çalışanlardan çok patronlar topluyor.

pexels-photo-3767411
Yorgunluk | Fotoğraf: Andrea Piacquadi (pexels.com)

Kapitalist dünyanın bizi sürüklediği tüketim çılgınlığına karşı koyamayıp hep daha çoğunu elde etmek için sürekli çalışıyoruz ama kendimizi memnun edemiyoruz. Temel ihtiyaçlarımızı karşılayabilmek bizim için yeterli olsa bile toplum tarafından yeterli görülmüyor. Direnmeye çalışsak da düzenin içinde kayboluyoruz. En kötüsü de boş zamanımızın tadını çıkarıp anda kalamıyoruz. Boş vaktimizin olması, meşgul olmamak bize kendimizi suçlu hissettiriyor. Ama halbuki ara ara irademizi güçlendirebilmek ve deşarj olmak için buna ihtiyacımız var.

Fotoğraf Altyazısı | Ben White (unsplash.com)
Dinlenmek | Fotoğraf: Ben White (unsplash.com)

Bazen hayattaki detayları görebilmek için yavaşlamamız gerekiyor. Araçlar ve amaçlar arasındaki ayrımı iyi yapamadığımızda, rahatlatması ve eğlendirmesi gereken hobiler bile bizi yorabiliyor.

Kapak Fotoğrafı: Anthony Shkraba (pexels.com)

İlginizi çekebilir: Melike Büşra’dan Niksen: Hiçbir Şey Yapmama Sanatı