Son zamanlarda baskının, ötekileştirmenin ve korkunun türlü versiyonlarını deneyimledik, hatta bazılarımız ne yazık ki çok daha fazlasını yaşadı. Hemen her şeyin niteliksizleştirildiği, içinin boşaltıldığı bu dönemde neyse ki umutlarını yitirmeyen, üretimlerini bu doğrultuda gerçekleştiren, hatta tüm bu yaşananlara kahkahayla karşılık verenler var. İşte Nilüfer Belediyesi ve Yekhan Pınarlıgil küratörlüğünde gerçekleşen, sosyopolitik konuları pozitif bir bakış açısıyla ele alan “Yukarı Bak, Sınırlı Coğrafyanın Yıldızlı Ufukları” sergisi de bu perspektife sahip 27 sanatçıyı bir araya getiriyor. Nilüfer’in altı farklı mekanına yayılan bu sergiyi 31 Temmuz’a kadar ziyaret edilebilirsiniz.

İnce Elemek Sık Dokumak, Gölyazı Kültürevi | Fotoğraf: İrem Çakır

“Yukarı Bak, Sınırlı Coğrafyanın Yıldızlı Ufukları”

“Yukarı Bak, Sınırlı Coğrafyanın Yıldızlı Ufukları” sergisi, “bedenin özgür olmadığı yerde zihin de özgür olamaz” fikrinden hareket ederek, iktidar ve beden ilişkisini pozitif bir perspektifte inceliyor. Hatırlarsanız geçtiğimiz yıl Boğaziçi Üniversitesi ögrencileri “aşağı bakmadıkları” için göz altına alınmıştı. İşte “Yukarı Bak, Sınırlı Coğrafyanın Yıldızlı Ufukları” sergisi bu trajik duruma gönderme yaparak, “Ne zaman boyun eğmeyi bırakır, neden, nasıl yukarı bakarız?” sorusunu soruyor. Bu sorunun yanı sıra seçkide yer alan işlerin tamamı bize bedenin kişiye özel, hiçbir şekilde başkasının hükmüne bırakılmaması gereken bir alan olduğunu farklı açılardan gösteriyor.

Küratör Yekhan Pınarlıgil, sergiyi kendi sözleriyle şu şekilde betimliyor; “Yukarı bakmak gökyüzünün derinliğinden uçuruma kendini bırakmak demek. Kalıplardan kurtulmak, normalleştirmeye, sıradanlaştırılmaya, tektipleştirilmeye izin vermemek, öznelliğin çoğul hâlini, çeşitliliğini, farklılığını tanımak… Kahkaha atmak başını yukarı kaldırmanın en geçerli, en heyecanlı nedeni olsa gerek. Boyun eğmemek ve dünyayı yeniden düşünmek için yapılmış en asil hareket belki de boyun eğdirenlerin hükmüne gülüp geçmek, onları hicvin gücüyle, ironinin kıvraklığıyla etkisiz hâle getirmektir. Sergi, dansın, şiirin ve kahkahanın otoriteyi derinden sarsan baş döndürücü gücünü gösterecek, kendini çok önemli addeden hiyerarşinin zayıf noktalarını ortaya çıkararak, onun de ne derece kırılgan olduğunu anlatacak.”

Haz, Işıltı ve Kahkaha, Pancar Deposu | Fotoğraf: İrem Çakır

Meteor Balat Kültürevi, Edebiyat Müzesi, Misi Fotoğraf Müzesi, Nâzım Hikmet Kültürevi, Pancar Deposu ve Gölyazı Kültürevi gibi Nilüfer’in altı farklı noktasında görülebilen sergide her mekânın kendi içinde ayrı bir sergi olarak kurgulandığını hatırlatalım ve bu alt başlıklara ve çalışmalara hep birlikte göz atalım.

Meteor Balat Kültürevi Konum

Özgürlük Köşenin Hemen Arkasında, Meteor Balat Kültürevi | Fotoğraf: İrem Çakır

“Özgürlük Köşenin Hemen Arkasında” isimli grup sergisinde; CANAN, Dan Perjovschi, Emilia Kabakov ve İlya Kabakov, Fatoş İrwen, Henning Christiansen, İnci Eviner, Merve Morkoç, Rebecca Horn ve Vahit Tuna’nın çalışmaları yer alıyor. Meteor Balat Kültürevi’nin ilk sergisi olma özelliği taşıyan bu seçkide video, enstelasyon, fotoğraf ve desen çalışmaları bedene yüklenen farklı anlamları somut bir perspektifte bizlere aktarıyor. 

Edebiyat Müzesi Konum

Türkiye’nin Yeraltı Suları: Fanzin Edebiyatı, Edebiyat Müzesi | Fotoğraf: İrem Çakır

Misi köyünde yer alan Edebiyat Müzesi, Onur Sakarya küratörlüğünde hayata geçirilen “Türkiye’nin Yeraltı Suları: Fanzin Edebiyatı” sergisi, 600’e yakın fanzinden oluşan detaylı bir koleksiyonu meraklılarla buluşturuyor. 70’lerde ODTÜ’lü öğrencilerin yayınladığı bilim-kurgu türündeki fanzin olan Antares ile Türkiye’de başlayan bu sansürsüz kültür 2000’lere dek devam ederken malum internet çağının başlamasıyla birlikte etkisini yitiriyor. Edebiyat Müzesi’nin üst katında ayrıca Nazım Hikmet, Yaşar Kemal ve pek çok değerli edebiyatçının eskizlerini, günlük ve kişisel eşyalarını inceleyebileceğinizi de ekleyelim.

Misi Fotoğraf Müzesi Konum

Siyah Yandığında, Misi Fotoğraf Müzesi | Fotoğraf: İrem Çakır

Misi Fotoğraf Müzesi’ne geldiğimizde ise “Siyah Yandığında” adlı sergisiyle Fransız fotoğraf sanatçısı Marguerite Bornhauser’in çalışmalarıyla karşılaşıyoruz. Serginin adı her ne kadar siyah yandığında olsa da buradaki fotoğraflar siyahtan tamamen öte, pek çok renkten ilham alıyor. Bornhauser renkleri bir medium gibi kullanarak analog ve dijital olmak üzere farklı fotoğraf tekniklerini bir araya getiriyor.

Nâzım Hikmet Kültürevi Konum

Doğa Tarihi Müzesi, Nâzım Hikmet Kültürevi | Fotoğraf: İrem Çakır

Nâzım Hikmet Kültürevi’nde ise Tayfun Serttaş ve CANAN’ın solo sergileri yer alıyor. “Ülkemizde neden bir doğa tarihi müzesi yok?” sorusuyla yola çıkan Tayfun Serttaş burada kendi “Doğa Tarihi Müzesi“ni kuruyor. Bu müzeyi; hayvan ve bitkilerin bedenleri üzerinde kurulan tahakkümü gözlemleyebilmek için bir fırsat ve gündemde yer alan trajikomik gelişmeleri yansıtan anti-müze olarak düşünebilirsiniz. Ayrıca sergiyi gezdikten sonra sizin de kendinizi Serttaş’la aynı soruyu sorarken bulmanız yüksek ihtimal.

CANAN’ın “Efsunlu Dünya Hayal Değil, Üstündeyiz” adlı solo sergisinde ise sanatçının mitolojik elementleri ve toplumsal baskıyı kendi masallarına dönüştürdüğü, izleyiciyi de buna dahil ettiği bir sergiyi izleme şansı elde ediyoruz.

Pancar Deposu Konum

Haz, Işıltı ve Kahkaha, Pancar Deposu | Fotoğraf: İrem Çakır

Daha öncesinde adından da anlaşılacağı üzere bir depo olarak kullanılan ve sadece bu sergi için kullanıma açılan Pancar Deposu’na geldiğimizde ise “Haz, Işıltı ve Kahkaha” sergisiyle bir araya geliyoruz. Anne-Charlotte Finel, Ateş Alpar, Berat Işık, Berk Kır, Eda Soylu, Erinç Seymen, Ghazel, Gözde İlkin, Güneş Terkol, Merve Morkoç, Şafak Şule Kemancı, Vahit Tuna ve Yasemin Bihter Adalı’nın punk’tan esinlenen farklı ölçekteki çalışmalarını burada görebilirsiniz.

Gölyazı Kültürevi Konum

İnce Elemek Sık Dokumak, Gölyazı Kültürevi | Fotoğraf: İrem Çakır

Aziz Panteleimon ya da güncel adıyla Gölyazı Kültürevi’nde “İnce Elemek Sık Dokumak” başlığındaki sergi yer alıyor. Bu sergide Fatoş İrwen, Gözde İlkin, Güneş Terkol ve Şafak Şule Kemancı’nın kumaş ağırlıklı çalışmaları bulunuyor. Sanatçıların hafiflikle eleştirmek üzerine üretimleri, kültürler arası etkileşim ve iletişim için önemli bir sembol olan, 2014 yılında restore edilerek kültür merkezine dönüşen Aziz Panteleimon kilisesinde hayat buluyor.

Nilüfer Belediyesi ile Türkiye Fransız Kültür Merkezi’nin iş birliğinde ve Yekhan Pınarlıgil küratörlüğünde gerçekleşen, Nilüfer’in altı farklı mekânına yayılan “Yukarı Bak, Sınırlı Coğrafyanın Yıldızlı Ufukları” sergisini 31 Temmuz’a dek ziyaret edebilirsiniz. Ayrıca her ayın üçüncü Salı günü düzenlenen “Müzede Bir Salı” etkinliğine katılarak serginin tamamını küratör Yekhan Pınarlıgil ile birlikte de gezebileceğinizi hatırlatalım. Daha fazla bilgi için buraya tıklayın.

Kapak Fotoğrafı: İrem Çakır

İlginizi çekebilir: Artsy Magger’dan İstanbul Sergi Takvimi