Erotik gerilim türü, izleyiciyi genellikle ikiye bölen yapımlardan değildir; sadık bir izleyici kitlesine sahiptir ve ‘seks satar’ mantığıyla geniş bir kitleye hitap eder. Babygirl de benzer bir formülle çalışarak Nicole Kidman’ın da baş rolde olmasının etkisiyle 2025’in dikkat çeken ilk filmlerinden biri oldu. Bense maalesef filmi pek sevmeyenlerdenim; ancak 2 puan verebiliyorum. 

screenshot-2025-02-01-133948
Babygirl | Fotoğraf: Dialouge Express

Öncelikle bu iki puanı da filmin görüntü yönetmenliği ve sonlarına doğru kazandığı tempo ile benim de koltuğumda kıpırdanmama sebep olduğu için verdiğimi söyleyerek başlayayım. Filmin soğuk renk paletini seyircinin içine girmesi istenen o gergin hava ile oldukça uyumlu. Bir sahnenin sertçe yarıda kesilip başka bir sahneye hızla geçişi filmi akıcı hale getirmiş. Beğendiğim kısımları bolca spoiler içerecek şekilde açıklayacağım, aman dikkat!

Aslında sanırım film benim için kötüden çok bir hayal kırıklığıydı demek daha doğru olur. Çünkü Babygirl kendini orta yaşlı, evli, çocuklu, hayatı oldukça yerine oturmuş gözüken ve bunlardan aldığı kuvvetle özgüvenli soğuk bir yönetici olan Romy ile ondan hayli küçük stajyerinin yaşadığı aşkın ve bu yasak aşkın dinamiğinin yarattığı filmi olarak tanıttı. Oysa Babygirl bence bir bu aşktan çok, temelde Romy’nin mutsuz evliliğinin ve tatminsizliğinin filmi. Filmin odak noktası sanki Romy – Samuel arasındaki cinsellikmiş gibi bir tanıtım yolu izlenmesinin, fragmanın dahi böyle kurgulanmış, baştan yanlış olduğunu düşünüyorum. Filmin vaadi ile içeriği uyuşmuyor, dahası adeta bir kafa karışıklığı yaşıyor gibi bir hissiyat veriyor izleyiciye.

Yönetmen, Romy ve Samuel ilişkisini merkeze alarak filmi daha “spicy” hale getirmek isterken Romy’nin kararlarının arkasındaki psikolojik süreçleri yeterince derinleştirmiyor. Örneğin, Romy’nin mutsuz evliliğini izleyiciye hissettirmek için yeterince sahne ayrılıyor ama bu mutsuzluğun onu BDSM dinamiklerine yönlendiren unsurlarına dair bir sorgulama yapılmıyor. Film, Romy’nin psikolojik çözümlemesiyle erotik gerilim dinamikleri arasında gidip gelirken net bir anlatı kuramıyor.

Ektiği tohumların büyümesine izin verip bağlamlar kurarak oluşan bir hikaye sunamıyor. Örneğin; filmin sonunda şirketin diğer yöneticilerinden olan bir adamın Romy’e imalarla sarkıntılık etmesi çok dayanıksız ve o pozisyondaki bir adam için birçok şeyi riske etmesi hiç mantıklı gözükmüyor hikaye içinde. Ayrıca Romy’le birlikte çalışan ve sonraları Samuel ile çıkmaya başlayan Esme karakterinin ilişkilerini Samuel’dan öğrenmesi Romy’nin Samuel’a olan güvenini hiç sarsmıyor. Olayların bir etki-tepki içinde geliştiğini göremiyoruz.

bbg_textless_trailer_thubmnail_2024-10-01-132242_fxyk
Babygirl

Vermek istediği mesajları ise çok göze parmak temsiller kullanarak yapıyor. Romy’nin ve aslında filmin de kırılım yaşadığı nokta Romy’nin sevgilisi olan kızı Isabel’i başka bir kadınla öpüşürken görmesiyle aralarında geçen diyalog oluyor. Isabel, sevgilisine aşık olduğunu ancak diğer kadınla da eğlendiğini söylüyor ve Romy’nin de fikri değişiyor. Aynı anda farklı fonksyonlar ile yürütülebilecek ilişkiler fikri aklına giriyor Romy’nin ancak maalesef çiğ kalıyor bu kurgu içinde. Ayrıca Romy’nin yolda yürürken trafik ışıkları bekleyin uyarısı vermesine rağmen koşması gibi yasakları çiğnemesi, uyarıları görmezden gelmesi sembolleri fazla açık oynanan oyunlar.. Filmin kapanış sahnesi olan Samuel’ın daha önce Romy ile seviştikleri otel odasında bu kez köpekle oynaması, bu fazla göze parmak temsillerin zirveye çıktığı an.

Bu ilişkinin hayatında zaten güce sahipp ve kontrolde hisseden birinin cinsellikte tam tersini arzulamasıyla kurulan bir bağ olduğu açık. ‘’Bana kimse ne yapacağımı söyleyemez’’ diyen Romy onun için sipariş edilen sütü içerek ‘’söz dinlemeye’’ başlıyor ve bunun hoşuna gittiğini keşfediyor. Ancak Romy’nin kendi istekleriyle de tam olarak yüzleşemiyor ve isteklerinden utanç duyuyor. Kocasına onu aldattığını ağlayarak anlattığında zihninde karanlık, yanlış, tuhaf düşünceler dolaştığını söylüyor. Bu fantezilerini aldatmasının bir bahanesi olarak adeta affedilmek için koruyucu bir kalkan gibi kullandığını söyleyebiliriz elbet, ki kocasının yanıtı da bu oluyor. Ancak filmin bize Romy’nin geçmişi ile ilgili söyledikleri bu kısmı biraz kafa karıştırıcı hale getiriyor.

Romy’nin çocukluğunu tarikatlarda geçirdiğini biliyoruz ve film boyunca da yer yer çocukluğundan görüntüler görüyoruz. Romy’nin bu görüntüleri sıcak ve mutlu çocukluk anları olarak görmediği ve hatırlamaktan mutluluk duymadığı açık ama film bize bundan fazlasını da vermiyor. BDSM bir travma tepkisi midir, sağlıklı bir ilişkilenme yolu mudur bunu burada tartışmayacağım zira filmin de Romy adına net bir söylem geliştirebildiğini söyleyemiyorum. ‘’Olmayan bir şeylerin’’ Romy’yi bu ilişkiye ittiğini, sınırlarını zorlamaya götürdüğünü görebiliyoruz ancak bu şeylerin ne olduğunu da geçmişiyle bağlantısını da yakalayamıyoruz. Bu ilişkiyi bitirip Samuel’i uzağa göndermesi ve başka bir erkeğe koyduğu sınır Romy’nin güç ile daha dengeli bir ilişki kurduğunu bana düşündürtmeye yetmiyor maalesef.

c74ff84168364ef40dfca8fcdd1953b4
Babygirl

Filme dair çok problemli bulduğum bir nokta da rıza kavramına bakışı ve bu kavramla birlikte istismar eden/edilen konumlandırması. Romantik ilişkilerde yaş net bir otorite aracına dönüşebilir. Hele de yaşça büyük olan taraf aynı zamanda statü olarak da sizden yukarıdaysa. Film, karakterlerini toplumda alışılagelmişin kadın-erkek yerlerinin tersinde yerleştiriyor gibi gözüküyor. Başlangıçta Romy’nin güç sahibi olduğunu ima ederken, ilerledikçe bu dinamiğin düşündüğümüz kadar net olmadığı ortaya çıkıyor. Güç bu iki kriter sebebiyle Romy’nin elinde olduğu için istismar eden tarafın da Romy olduğunu ve genç, deneyimsiz, sadece bir stajyer olan Samuel’in onun tarafından istismara uğrayan gibi yansıyor. Kocasının Samuel ve Romy’i yazlık evlerinde yakaladığı sahnede onun da bu kabulde olduğunu görüyoruz. Samuel burada durumun bundan farklı olduğunu kocasına açıklamaya çalışsa da film boyunca kendisi de buna inanmış olacak ki Romy’i tehdit etmekten vazgeçmiyor. ‘’Kendi istediğini söylerek, tamamen rıza vermelisin bana’’ dese de bu konuşmayı şirkete ilişkilerini açıklamakla başlatması sağlıklı bir rıza algısına her ikisinin de sahip olmadığının kanıtı. Üstelik Romy’in de istismara uğradığını söyleyebilme olanığı tanıyor.
 

Maalesef Nicole Kidman’ın da bir Amazon yapımı olan Nine Perfect Strangers dizisinden farklı bir karakter oynuyormuş gibi hissetmedim. Aslında çok farklı karakterler olmalarına rağmen kuzenlik yakınlığında buldum bu performansı, sanırım burada suçu Nicole Kidman’ın mimiksizliğine atacağım.

Samuel istediği için rahatsızlığına rağmen soyunurken Romy, Boticelli’nin Venüsün Doğuşu pozisyonu alıyor ve biz Romy’nin bu ilişkide yeniden doğduğunu seziyoruz Samuel hayatlarından çıktıklarında da artık fantezilerini kocasıyla yaşamaya başlıyor ancak kafasından Samuel’ı da atamıyor. Arzuladığı şey fantezinin kendisi mi yoksa özel olarak ikisinin arasındaki bu dinamik mi emin olmak güç.

Babygirl

Romy’nin Samuel ile ilişki kurmasının asıl sebebinin kendisini keşfetmemesi olduğunu görebiliyoruz. Ancak film, karakter psikolojisini gerektiği kadar derinleştiremiyor. Cinsellik sırasında orgazm olurken işeyeceğini sanacak kadar kendi bedeninden kopuk ve aslında cinsel haz tecrübesizi bir kadının bdsm ilişkiye başlamasını izliyoruz, bu dönüşümü ise film yeterince aktarmak konusunda başarı gösteremiyor.

Bir yasak ilişki aracılığıyla maskelerini ve toplumsal rollerini geride bırakarak geçmişiyle yüzleşen, kendini tanımaya başlayan ve arzularını keşfeden bir kadının dönüşümünü anlatan bir film olabilirdi Babygirl. Bu potansiyelini kullansaydı, feminist bir anlatıya dahi evrilebilirdi. Ancak film, hem kişisel keşif hikâyesi hem de erotik gerilim olmayı hedeflese de, bu iki yönü de derinleştiremiyor. Sonuç olarak, fena sayılmayacak oyunculuklar ve estetik açıdan güçlü karelerle sınırlı kalan, ancak beklentiyi karşılamakta zorlanan bir yapım olarak kalıyor.

Bu söylediklerime rağmen filmin pek çok seveni var, çoğu eleştirmenden oldukça iyi yorumlar aldı. Çoğunun reklam kampanyası olduğu açık olmakla birlikte epeyce konuşulmaya devam edeceğini bildiğim için izlemeyin diyemiyorum. 

Kapak Fotoğrafı: The New York Times

İlginizi çekebilir: Sine Magger’dan Netflix’te Bu Ay Neler Var