Eminiz ki, yaşamının bir döneminde yolu Çiçek Pasajı’na düşenlerin sayısı çoktur. Ve bunca insana kucak açan pasaj, kim bilir kaç hikayeye tanık olmuştur! Rakı-balık keyfi yapan kalabalık arkadaş grupları, pasajın hayran bırakan mimarisini fotoğraflamaya gelen sanatçılar, şairler, yazarlar ve daha niceleri. Biz de gerçekleştirdiğimiz dördüncü keşif rotamızı belirlerken, Çiçek Pasajı’nın değerli hikayelerinden ve zengin tarihinden ilham aldık. Gelin, birlikte keşfedelim!

Konum

Çiçek Pasajı Giriş
Çiçek Pasajı

İstanbul’un en gözde yerlerinden biri olan Çiçek Pasajı, 200 yılı aşkın bir tarihe sahip. Pasaj, aslında meşhur Naum Tiyatrosu’nun üzerine inşa ediliyor. 1844-1870 yılları arasında hizmet veren, Mihail Naum tarafından işletilen ve İstanbul’un ikinci tiyatro binası olan Naum Tiyatrosu, 1870 yılında yaşanan büyük yangında yok oluyor. Yangından hemen sonra ise burayı banker Hristaki Zografos Efendi satın alıyor, İtalyan mimar Cleanthe Zanno’dan buraya bir iş merkezi yapmasını istiyor. 1876 yılında tamamlanan bina “Cite de Pera” ismini alıyor, dükkanların yer aldığı pasaja ise “Hristaki Pasajı” denmeye başlıyor.

Çiçek Pasajı Yukarıdan
Çiçek Pasajı

O günlerde pasaj, dönemin önemli markalarının bir araya geldiği bir merkez oluyor. Maison Parret ve Vallaury’nin pastanesi, Yorgo’nun meyhanesi, Keserciyan’ın terzihanesi ve Acemyan’ın tütüncü dükkanı ve daha niceleri… 1908 yılında ise bina Sadrazam Küçük Sait Paşa’ya geçiyor ve pasaj “Sait Paşa Geçidi” olarak anılmaya başlıyor.

Çiçek Pasajı Bina
Çiçek Pasajı

Sonrasında sahneye giren 1. Dünya Savaşı, bir açıdan Çiçek Pasajı’nın şimdiki ismini almasına vesile oluyor. Savaş dolayısıyla pasajdaki dükkanlar kapanınca, 1917 Bolşevik Devrimi’nden kaçan Beyaz Ruslar burada çiçek tezgahları açmaya başlıyor. Ve böylece pasaj, Çiçek Pasajı adını alıyor. Birbirinden farklı dükkanların yerini meyhanelere bırakması ise, 1930’larda yaşanan bir olay sonrasında oluyor. Maison Parret Pastanesi’nin yerinde açılan Degüstasyon Lokantası, yaz gelince kapılarını açıp dışarıya masalar koyuyor. Bu değişiklik bir hayli ilgi görünce, dükkanların yerine birbir birahaneler ve meyhaneler açılmaya başlıyor. Bu noktadan sonra pasaj, hepimizin sevdiği ve meyhanelerle özdeşleşmiş olan şimdiki halini alıyor. Ceneviz Meyhanesi, Mahzen ve Manolya Restoran, günümüzde pasaj içinde yer alan mekanlar arasında.

Çiçek Pasajı
Çiçek Pasajı

Size sevdiklerinizle yapacağınız güzel sohbetler eşliğinde hem masanızdaki lezzetlere, hem de kulağınıza gelen nostaljik müzik ziyafetine doyamayacağınız bir atmosfer sunan Çiçek Pasajı, benzersiz oluşunu etkileyici mimarisine de borçlu. Beyoğlu’nun belki de en süslü bu binanın üzerinde o kadar ince detay var ki! En üst katın orta bölümünde yer alan aslan ve insan başlarından cephedeki karyatitlere, her noktasında ayrı bir hikaye gizli. Pasajın cephesinde bir de 1876 yılında yapılan bir saat yer alıyor. Saat her ne kadar çalışmıyor olsa da, üzerindeki Roma rakamlarıyla binanın tarihi dokusu açısından önemli bir yere sahip.

fznor
Çiçek Pasajı

Hem tarihi, hem ortamı, hem de eğlence anlayışıyla bize kendine hayran bırakan Çiçek Pasajı’nın hemen yanında ise Balık Pazarı yer alıyor. Burada balık alışverişi yapmak, midye tava yemek ayrı keyifli. Çiçek Pasajı ve Balık Pazarı’ndan bahsedip de hemen karşılarında yer alan Güney Palas’tan bahsetmemek olmaz. Pasajı oldukça farklı ve yukarıdan bir açıyla fotoğraflamama olanak sağlayan Güney Palas, konaklamayacaksanız bile en azından içerisindeki güzellikleri görmek için uğramanız gereken, Mr.Cas adında bir otel. Bu otelin, Mr. Cas adlı gizemli bir adamın zamanında şık partiler düzenlediği bir mekan olduğu biliniyor.

Güney Palace Bar
Mr. Cas Otel

Yolunuz buraya düşerse, en üst katına çıkıp sapsarı binasıyla Galatasaray Lisesi’ni tepeden görebileceğiniz harika manzarasını izlemeyi unutmayın. Bizce bu keyifli ana, otelin mavinin baskın olduğu, gotik dekorasyonuyla ilgi çeken barından alacağınız leziz bir kokteyl eşlik edebilir, siz ne dersiniz?

İlginizi çekebilir: İstanbul Flaneur’den Bankalar Caddesi