Ben, Ayvalık ve Cunda’ya geçtiğimiz Temmuz ayına kadar gitmemiştim. Ve Cunda’ya tek kelimeyle aşık oldum; bana biraz Alaçatı’nın çok popüler olmadan önceki eski halini ve Bozcaada’yı anımsattı. Cunda’ya arabayla giderken, öncesinde Mudanya’daki eski bir Rum kasabası olan Trilye’ye uğradık. Cunda’nın son gününde ise arabaya atlayıp, Ayvalık’a arabayla 40 dakika uzaklıkta olan Bademli’ye gittik. Şimdi biraz bana vakit ayırın; çünkü tüm tatilimi size anlatacağım. Yolculuk yazımın ilk bölümünü ise Tirilye’ye ayrımak istiyorum…

Tirilye Çarşısı
Tirilye, Mudanya

Trilye, Mudanya Konum

Yolculuğumuz ilk durağı olan Tirilye, Mudanya’nın 20 dakika uzaklığında, sahil şeridinde yer alan eski bir Rum kasabası. Trilye’nin anlamını sorduğumda gelen cevap; adını, zamanında buraya sürgüne gönderilen “Üç Rahip”ten almış olduğuydu. 2500 kişinin altındaki nüfusun hemen hepsi dapdar sokaklarda ve eski binalarda yaşıyor. Evler genelde üç katlı ve ahşap, bazıları ise taş. Taş binaların, hepsi 1500’lü yıllardan kalma.

Kasabada yaşayanlar genelde zeytincilikle uğraşıyor, o yüzden her evin önünde birer tarla aracı görüyorsunuz. Tirilye’nin zeytini ve zeytinyağı çok ünlü diye 1963’te buraya Zeytinbağı adı konmuş. Oraya gittiğimde öğrendim; dünya literatüründe Tirilye diye bir zeytin türü varmış. Ufak çekirdekli, orta yeşil renkte, ince kabuklu ve çok lezzetli! Bunları öğrenince oraya gitmişken zeytin yemeden ve zeytinyağı almadan Tirilye’den ayrılmak çok mümkün olmuyor tabii.

Trilye’nin merkezinde çok tatlı, “Tirilye Çarşısı” adlı bir dükkan var, içeride yüzlerce çeşit küçük eşya ve ev aksesuarı bulunuyor. İnsanın hepsini alası geliyor. Buranın özel olarak önemli ve aktif bir çarşısı olmadığı için, bu dükkan kendine “Tirilye Çarşısı” demeyi tercih etmiş; çok da iyi yapmış. Genelde çok da canlı renklere sahip olmayan Tirilye’nin tam ortasında böylesine neşeli bir dükkanın olması, hem ziyaretçiye hem de orada yaşayana çok iyi geliyor.

Trilye’nin Tarihi

Tirilye, tarihi açıdan da zengin. Tek sorun; taş binalar, o kadar hasar görmüş, hatta yıkılmış ki çok da fazla tarihi gözünüzün önüne getiremiyorsunuz. Neyse ki, sokaklarında durup dururken karşınıza çıkan çeşmeler, kuyular ve mezartaşlarını görünce tarihle buluştuğunuzu hissediyorsunuz.

Taş Mektep, Kemerli Kilise, Dündar Evi, Fatih Camii gibi tarihi yerler gitmişken görülmeye değer. Eskiden bir kilise olan daha sonra Türkler’in kasabaya yerleşmesiyle Fatih Camii adını alan yapının biraz daha ilerisinde çok eski bir Osmanlı Hamamı da var. Bu tarihi yapılardan tek aktif olanı Fatih Camii; biz girdiğimizde içeride dua eden kişiler vardı.

Tirilye’ye gittiğimde zamanında şarabının da çok ünlü olduğunu öğrendim ve artık sadece bir markanın Tirilye şarabını ürettiğini duyduğumda üzüldüm. Tek kalan bu markanın adı ise Bakus Butik Şarapları; merkeze yakın bir yerde küçük bir şarap evleri var; kime sorsanız nerede olduğunu gösterir.

Tirilye Kapı

Tirilye’nin daha derinine girdiğinizde, çok ciddi anlamda Rum tarihi kokuyor; belli ki 20. yüzyılın başına kadar orada yaşayan Rumlar daha güzel ve değerli olması için çok emek harcamışlar bu kasabaya. Ancak, sonrasında o kadar bakılmamış ve yatırım yapılmamış ki bazı değerleri ve çok sayıda yapı yok olmaya mahkum olmuş.

Tirilye’den ayrılırken aldığım güzel bir haber, Kemerli Kilise’nin Rum Patrikanesi tarafından geçmişine sadık kalınarak restore edileceğiydi. Bundan sonra buralarda da kutsal günlerde ayinler düzenlenecekmiş; bu da Tirilye’ye daha da çok ziyaretçinin gelmesini ve kasabanın daha çok fark edilmesini sağlayacaktır.

Trilye’de Konaklama

Akşam burada kalmak isterseniz; ben gezi sırasında kasabada bir tane otel gördüm; Trilyali Butik Otel‘i tercih edebilirsiniz. (Kesin daha çok otel vardır) Ayrıca burada, size evlerini pansiyon olarak açan Tirilye sakinleri de var; orada yaşayan birine sorsanız nerelerde konaklabileceğinizi size söylüyor. Otel ve konaklama konusunda girmişken, “Trilye’de denize girebilir miyiz acaba” dediğinizi duyar gibiyim, kıyıda olduğu için isterseniz girebilirsiniz tabii ama çok da mükemmel bir denizi yok. Açıkçası, biz girmeyi tercih etmedik…

Trilye’de Nerede Yiyebilirsiniz?

Sahilde, iki-üç tane balıkçı var; gitmişken orada bir rakı-balık keyfi yapabilirsiniz (Buranın en çok Barbun’u meşhurmuş, sofranıza Barbun siparişi vermeyi unutmayın.) Sahildeki Liman Restoran nedense en çok dikkatimi çeken balıkçı olmuştu. Bir de kasabanın içerisinde Bakır Sahan Mantı Evi yer alıyor. Ben mantı yiyemedim, ama önceden Tirilye’ye uğrayacağımı söylediğim birkaç kişi orayı tavsiye etmişti.

Eğer İstanbul’dan güneye doğru gidiyorsanız, Bandırma feribotundan inince Google Map‘inize Tirilye yazın, o size yaklaşık 1 saat içinde bu şirin kasabaya gitmeniz için yön verecek. 3-4 saatinizi geçirdikten sonra yolunuza devam ederken, bu gizemli tarihi az önce gördüğünüz için yüzünüzde masum bir gülümseme olacak… Tatilimin devamı olan Cunda yazısı bu yazıda sizinle!

İlginizi çekebilir: Lisya Kalma’dan “Cennet’e mi Geldik? Bademli”

İlginizi çekebilir: Naz Kavas’tan “Her Köşesinde Hikaye Barındıran Otel: CavlıHane 1885, Ayvalık”