İspanya’nın güneyinde yer alan Andalucia yani Endülüs Bölgesi’nin en çarpıcı şehri olan Granada, birçok kültürel öğeyi barındıran eşsiz bir yer. İber Yarımadası’nda sekiz yüzyıl boyunca hüküm süren Müslüman devletler, yüzyıllar boyunca Cordoba merkezli bir yapıyı sürdürmüş ancak bu bölge Hristiyan İspanyolların hakimiyetine geçtikten sonra yarımadadaki son Müslüman devlet, Granada merkezli kurulmuş. Yaklaşık iki buçuk yüzyıl, 1492 yılına kadar bölgede var olan Granada Emirliği, hem İspanyol tarihine hem de İslam tarihine birçok açıdan kendini kabul ettirmiş. Bu medeniyetin izlerinin halen korunmuş olması sayesinde Granada şehri her yıl birçok turisti kendisine çekiyor. Sadece şehrin değil tüm Kıta Avrupası’nın en çarpıcı eserlerinden olan Alhambra, bir başka deyişle Elhamra Sarayı, tüm görkemiyle görenleri kendine hayran bırakıyor. Sarayın içinde gezerken adeta 1001 Gece Masalları’nın içerisindeymişsiniz gibi hissettiriyor.

granada
Granada | Fotoğraf: Kadir Sayım

Granada Gezi Rehberi

Endülüs bölgesini doyasıya gezebilmek ve Granada’nın yanı sıra Cordoba ve Sevilla gibi bölgenin en önemli şehirlerini görebilmek için bir hafta, hatta gelmişken bölgenin diğer kayda değer yerleri ve şehirlerine de uğrayacaksanız on günlük bir seyahat planı yapmanız gerekiyor. Bu seyahatin içerisinde Granada’ya ise en az iki gün ayırmanızı tavsiye ederim. Şehirde başta Alhambra olmak üzere görülmesi gereken yerler şu şekilde listenebilir:

Alhambra (Elhamra) Sarayı

alhambrax-2
Nasrid Palaces/Alhambra | Fotoğraf: Kadir Sayım

Sarayın tarihine ve yapıya değinmeden önce şunu net olarak söylemeliyim ki Granada ve Endülüs gezinizi Alhambra’ya giriş bileti üzerine kurgulamalısınız. İspanya’nın en çok ziyaret edilen yerine kapıda spontane bilet bulmayı beklemek nahif bir düşünce. Dolayısıyla yapacağınız ilk iş önceden online kanallar aracılığıyla biletinizi alıp seyahatinizi garanti altına almak olmalı. Ayrıca Alhambra tek bir yapıdan oluşmadığı için ve bu güzel yapıyı derinlemesine anlayabilmek için bu ziyaretinizi bir tur rehberi ile yapmanızı öneririm. Bunun için özel uygulamalar bulunuyor ve giriş bileti ile birlikte grup tur rehberliği de satın alabiliyorsunuz. Konuyla alakalı son ipucu ise Alhambra gezisinin doruk noktası olan kısmı “Nasrid Palaces”a giriş saatleri kısıtlı. Örneğin Alhambra için bilet satın aldığınızda Nasrid Palaces bölümü için bir zaman belirliyorsunuz ve sadece belirlenmiş saat diliminde içeri girebiliyorsunuz. Her yarım saatte bir belirli sayıda ziyaretçi girebildiğinden ziyaretin kısıtlayıcı noktası bu giriş saati oluyor. Onun haricindeki yerlere istediğiniz zaman girebilirsiniz. Dolayısıyla Alhambra ziyaretinizde olumsuz bir sürpriz yaşamamak için planlamanızı iyi yapın derim. Bu arada bazı Alhambra biletleri Nasrid Palaces hariç olarak satılıyor, yanlışlıkla ucuz bilet buldum diye bu seçeneği işaretlemeyin derim.

İspanyollar 13. yüzyılın başında Cordoba merkezli Müslüman idaresindeki devlet karşısında zafer kazanıp bölgeyi ele geçirdikten sonra oluşan karmaşık politik dönemde Granada bölgesindeki Nasrid hanedanlığı, Muhammed I önderliğinde Granada Emirliği’ni kuruyor. Yüzyıllardır bölgede yaşayan bu hanedanlık devletlerinin simgesi olarak bir “Royal” saray yaptırmak istiyorlar ve Alhambra’nın hikayesi bu şekilde başlıyor. Alhambra tek bir yapıdan oluşmuyor, gezinin içinde ana saray olan Nasrid Palaces’ın yanı sıra yazlık bir saray olarak inşa edilen Generalife, askeri kale olarak kullanılan Alcazaba, Granada Emirliği’nin yıkılışından sonra İspanyol hükümdar Charles tarafından yaptırılan Charles V Palace ve geniş bahçeler yer alıyor.

alhambra5
Nasrid Palaces/Alhambra | Fotoğraf: Kadir Sayım

Alhambra gezisini yapılar arasında koşuşturarak geçirmek istemiyorsanız buraya yarım gün ayırmanız gerekiyor. Nasrid Palaces giriş saatinize göre geziyi nasıl dizayn edeceğiniz size kalmış. Bir öneri olarak giriş saatinden iki saat öncesinden tura Generalife ve bahçelerden başlamak, Alcazaba‘yı da ziyaret ettikten sonra Nasrid Palaces’a girmeyi önerebilirim. Gecikme stresi yaşamayayım diye düşünürseniz tura Nasrid Palaces’den başlamak da bir seçenek ama o zaman da sonrasında gördüğünüz her yer size sönük gelebilir. Seçim size kalmış.

Fotoğraf Altyazısı | Vidar Nordli-Mathisen (unsplash.com)
Karşı Tepeden Alhambra | Fotoğraf: Vidar Nordli-Mathisen (Unsplash.com)

Generalife hükümdarların yazlık saray olarak inşa ettikleri, diğer yapıların karşı tepesinde kalan ve bir tarafta şehir diğer tarafta da asıl sarayı gören manzarasıyla sakin huzurlu bir yapı. Granada ve Endülüs bölgesi özellikle yazları oldukça sıcak olduğu için bu yazlık saray hem mimarisiyle hem de bol ağaçlı bahçeleri ve suyun serinletici kullanımı ile saray ahalisinin dinlendiği bir yer olarak tasarlanmış. Bu yapının en ilgi çekici özelliği ise tüm Alhambra’yı besleyen suyun Generalife tarafından sirküle edilmesi. Müslüman Arapların İspanyol kültürüne kattığı ve günümüzde dahi birçok yerde kullanılan en önemli becerilerinden bir tanesi suyu kullanma ve sirküle etme yöntemleri…

Fotoğraf Altyazısı | Hari Nandakumar (unsplash.com)
Alhambra | Fotoğraf: Hari Nandakumar (Unsplash.com)

Sarayı gezdiren tur rehberinin verdiği bilgiye göre İspanya’da birçok bölgede tarım sulamacılığının hala bu yöntemle yapıldığı şeklindeydi. Suyun kültürdeki yerini, bahçelerin, tarımın nasıl şekillendiğini ve şehrin nasıl geliştiğini gözlemlemek ve yüzyıllar öncesindeki imkanlarla bunun yapılabilmiş olması ise gerçekten oldukça etkileyici. Şehre belli bir mesafede olan bir nehrin su yatağının değiştirilerek Generalife’a yakın olan bir noktaya getirilmesinin ardından karşı tepede yer alan ana saray binasına yönlendirilmesi için üzerinde su yolunun bulunduğu köprüler inşa edilmiş ve tüm su sirkülasyonu bir kanal ağıyla birbirine bağlanmış. Bu sayede hem hayati ihtiyaç olan su kullanıma hazır hale getirilmiş hem de toprağa hayat verilerek saray ve şehir için önemli bir ticari zenginlik yaratılmış. Minik kanaletler ile suyun taşınmasını ve herhangi mekanik bir yöntem olmadan sadece demir yolundaki makaslar gibi çeşitli yönlendirme kapakları ile istenilen şekilde sulama yapılmasını sadece Granada’da değil gezimde yer alan Cordoba’da ve Valencia şehirlerinde de görmüştüm.

Alcazaba ise Alhambra’nın askeri kalesi ve kulelerinden oluşan, şehre hakim bir tepede yer alan kısmına deniyor. Gezinin bu kısmında kulelere tırmanabilir, şehri neredeyse 360 derece seyredebilirsiniz. Yılın yarısında zirvesinde kar barındıran yarımadanın en yüksek dağı olan Sierra Nevada’yı ya da sarayın karşısındaki tepede yer alan Arap mahallesi olan Albaicin’i seyretmek burada yapacaklarınızdan bir kesit. Granada’nın bir Orta Çağ şehri olduğunu hatırlatarak bu kulelerden şehrin hem yeni hem de eski tarafını gözlemleyebilirsiniz.

12aslan2
12 Aslanlı Saray | Fotoğraf: Kadir Sayım

Nasrid Palaces ise Arap-İslam mimarisinin zirvesi sayılan bir saray kompleksi. Zamanında yedi adet inşa edilen bu binalardan üç tanesi günümüze kadar gelebilmiş. Yapıların içerisinde gezerken, avlulardaki suyun binayı nasıl değiştirdiğini görmek, gökteki yedi katman ile cenneti tasvir eden ana saraydaki tavanının altında durup onu izlemek tek kelimeyle büyüleyici… Sarayın en güzel yerlerinden birisiyse on iki aslan heykeli sayesinde adına 12 Aslanlı Saray da denilen avlu.

VKarl Sarayı ise bu diğer yapıların yanında her ne kadar sönük kalsa da iç çember avlusu ve simetrik dizaynıyla değişik bir tat bırakıyor. Ama işin ilginci anlatılana göre V. Karl, 16. yüzyılın başlarında bölgeye geldikten sonra Nasrid Palaces’ın karşısına onu gölgede bırakacak ihtişamda bir saray yapılmasını istiyor ve bu yapı inşa ediliyor. Ama objektif gözle bakarsak bu yapının Nasrid Palace ile maalesef aşık atacak düzeyde olmadığını söylemek yanlış olmayacaktır diye düşünüyorum.

charles5
V. Karl Sarayı | Fotoğraf: Kadir Sayım

Albaicin Mahallesi ve Gezilecek Eserler

Eski şehir bölgesinde yer alan Albaicin (Albayzin) genellikle beyaz duvarlı evlerden, bolca yokuşlu, kıvrımlı ve daracık sokaklardan oluşan ve içerisinde gezip görülecek yapılar barındıran bir Arap mahallesi. Alhambra’nın bulunduğu tepenin karşısında yer alan bu mahallede Mirador denilen seyir tepeleri de yer alıyor. Bunlardan en ünlüsü ve kısmen en kalabalığı San Nicolas seyir noktası. Arkada Sierra Nevada siluetiyle Alhambra fotoğrafı çekmek, gün batımında şehri seyretmek için oldukça ideal bir nokta. Mahallenin kendisi ve sokaklarında turlamak başlı başına keyifli ancak burada yer alan ve şehrin Müslüman dönemine ait bazı yapıları ziyaret etmek yapılacak bir diğer etkinlik.

albaicin
Albaicin | Fotoğraf: Kadir Sayım

“Monumentos Andalucies” denilen dört yeri gezmenize olanak sağlayan bileti alarak bu yerleri ziyaret edebilirsiniz. Bunların arasında El Banuelo denilen eski Arap hamamı, eski ticaret merkezi ve kervansaray olarak inşa edilmiş Corral del Carbon, hükümdarın annesi için inşa ettirdiği küçük bir saray olan Dar-al Horra ve hoş bir avlusu olan tipik bir Nasrid evi şeklinde inşa edilen Casa Horno de Oro yer alıyor.

Sacromonte

Albaicin mahallesinin bulunduğu tepenin devamındaki tepede yer alan Roman mahallesi Sacromonte, flamenko dansının doğduğu yer olarak biliniyor. Mağara tarzı “cuevas” denilen eskinin evleri ise günümüzde flamenko gösteri mekanları olarak kullanılıyor. Granada seyahatinin olmazsa olmazlarından biri de flamenko gecesine katılmak. Bu eşsiz dansı izlerken, performans sanatçılarının bitmek bilmeyen enerjileri ve buna tezat yüzlerindeki acı ifadeleri sizi farklı hislere ulaştırıyor. Adeta zamanın dışlanmış Roman, İspanyol, Arap ve Yahudi toplumlarının katkılarıyla oluşmuş bu dansın evrenselliğinin tadına varıyorsunuz.

Bunun yanı sıra Sacromonte mahallesi de komşusu Albaicin gibi tepenin eteğinde yer aldığı için bolca yokuştan ve dar sokaklardan oluşuyor. Hatta Albaicin’e göre daha sade beyaz duvarlı evlerden oluşan bu muhit, bana Atina’daki Anafiotika mahallesini anımsattı da diyebilirim.

Granada Katedrali

granadacathedral2
Granada Katedrali | Fotoğraf: Kadir Sayım

Yapımı iki yüzyıla yakın bir zaman alan Granada Katedrali birden fazla mimari akıma ilişkin öğeyi içeriyor. Girişi ücretli olan bu katedralin içi fena değil ve şehrin bir diğer önemli mimari yapısı olduğundan listenizde yer alabilir. Katedralin ana binasının yanı sıra “Royal Chapel” denilen farklı bir bölümüne de ayrı bir bilet ile girilebiliyor, burada bölgeyi fetheden İspanyol hükümdarları Ferdinand ve Isabelle’in mezarları bulunuyor.

Şehirde bu simge yapı ve mekanların yanı sıra, eskiden minare iken mevcutta çan kulesi olan yapıya sahip The Ana Church’ün de yer aldığı The Plaza Nueva meydanı, alışveriş yapabileceğiniz ve yerel ürünlerin satıldığı bölge olan Bib Rambla meydanı ve civarı, Orta Çağ şehrinde yürüdüğünüzü iliklerinize kadar hissettiren bir yanında akan bir dere ve üzerinde köprüler barındıran taş döşemeli Carrera del Darro caddesi ve 13. yüzyıldan kalma Endülüs mimarisinin örneklerini taşıyan yazlık saray olarak inşa edilen Cuarto Real de Santa Domingo binası ilgi çekici yerlerden bazıları…

Kısa Kısa Granada

  • Granada kelimesi İspanyolca’da “nar” anlamına geliyor. Her ne kadar Granada’da nar ağaçlarını görebiliyor olsanız ve hatta şehrin simgelerinden biri nar meyvesi olsa da şehrin adı ile narın aynı olması ise bir tesadüf. Şehrin ismi Arapça’daki benzer başka bir kelimeden türemiş.
  • Andalucia ya da Granada seyahatinizi yazın en sıcak anlarına getirmemenizi önemle hatırlatmak isterim. Dolayısıyla Temmuz ve Ağustos ayları bu kapsamlı ziyaret için can sıkıcı olabilir. Bahar ayları en ideal zamanlar.
  • Şehirde gezerken mevsiminde giderseniz portakal ağaçlarını görmek, meyve ağaçlı sokaklarda gezmek yürüyüşlerinize farklı bir anlam katacak, ama unutmayın bu ağaçlardaki portakallar acı ve yenmiyor. Portakal ağaçlarına daha çok Cordoba şehrinde rastlayabilirsiniz.
  • Şehrin eski bölgesindeki sokakların çoğu taş döşeme, dolayısıyla yürüyüş ayakkabılarınızı rahat olacak şekilde seçmenizi öneriyorum.
  • Granada’ya sadece yarım saat mesafede olan Sierra Nevada dağı yarımadanın en yüksek noktası ve İspanya kış turizminin önemli noktalarından biri. Kayak pistine Akdeniz manzarasının eşlik ettiği söyleniyor.

Granada’da Yemek

Granada’da klasik İspanyol mutfağının yanı sıra hem yerel Endülüs hem de Fas mutfağından bolca mekana rastlayabilirsiniz. Turistik bir şehir olmasının yanı sıra İspanyolların evde yapmak yerine daha çok dışarıda yemek yemeyi tercih etmesi sebebiyle özellikle akşam yemeklerinde mekanların hepsinin dolu olduğunu görmek sizi şaşırtmasın, aç kalmak istemiyorsanız rezervasyon yapmayı unutmayın.

Endülüs bölgesinin güzel adetlerinden bir tanesi de bir mekanda içecek istediğinizde yanında tapas ikram etmeleri. Özellikle bolca gezilen günlerde üç öğün yemeye fırsat kalmadığından öğle/ikindi faslı bu şekilde geçiştirilebilir. Yüzlerce restoran barındıran bir şehirde, ortalama bir mekana girdiğinizde bile tatmin edici lezzetlere rastlayabilirsiniz. Benim gittiğim yerlerden birisi olan Bodegas Castanega salaş, geleneksel bir tapas mekanıydı. Bu mekanı turistlerin yanı sıra lokaller de tercih ediyor ve genellikle oturarak değil de, barın önünde ayakta insanlarla sohbet edip kaynaşarak yemeğinizi yiyebiliyorsunuz. Yorucu yürüyüşlerinize eşlik edecek bir kahve içmek isterseniz sevimli minik bir dükkan olan ve taze çekim kahveler yapan Bonnevie ve enfes kurabiyeler yapan Galletanas ise Granada’da ana yemek dışındaki diğer alternatifler için önerebileceğim mekanlar arasında.

Kapak Fotoğrafı: Kadir Sayım

İlginizi çekebilir: Kadir Sayım’dan Cordoba, Portakal Kokulu Şehir