Tatile çıkmadan önce gezeceğim yerlerin listesini oluşturup ardından o yerlerle ilgili bilgi toplamayı çok seviyorum. Paris’e gitmeden önce yine aynı süreci yaşarken yaklaşık 10-15 yeri ‘görülecekler’ listeme ekledim. Bunlardan biri, ki bence en önemlisi, Louvre Müzesi’ydi. Louvre Müzesi, 73 bin metrekarelik bir alan üzerinde yer alan ve Dünya’nın en büyük müzesi unvanını taşıyan bir müze olmasıyla ünlü. Müzede 380 binden fazla eser varken bunlardan sadece 35 bine yakının gösterimde olduğu biliniyor. Hatta söylenene göre müzedeki eserlerin her birini 1 dakika kadar inceleyecek olursanız tüm eserleri görmenizin 35 bin dakika yani 73 gün süreceği de müzeyle ilgili efsaneler arasında.

Konum

Louvre’u Gezmek: Dünya’nın En Büyük Müzesi
Louvre’u Gezmek: Dünya’nın En Büyük Müzesi

Bunları internette okuduktan sonra müzeyi bir günde gezmenin mümkün olmayacağını düşünerek panik yapmaya başladım. Güzel bir seyahatin panik dolu bir güne dönüşmesine izin vermek istemedim ve kendime; ‘‘Bu müzeyi gezme işini çözeceksin’’ diyip müzeyi nasıl gezeceğime çalışmaya başladım. Sizin de müze gezecek 73 gününüz yoksa yazının devamında işinize yarayacak olan bilgiler olduğunu söyleyebilirim. 🙂

Öncelikle Louvre Müzesi’ni yakından tanıyalım. Sen Nehri’nin kıyısında yer alan müze, 13. yüzyıl başlarında inşa ettirilmiş. Adını İngilizce güç anlamına gelen ‘‘Lower’’ kelimesinden alan saray 14.yüzyılda kraliyet merkezi haline getirilmiş. 15.yüzyıldaysa saray, Loire’nin kıyısına taşınınca bakımsızlaşmış ve bazı bölümleri kapatılmış. III.Napolyon zamanında tamamlanan yapı 1793’te müze haline getirilmiş. Sonra 1871’de müzede büyük bir yangın yaşanmış ve ardından yapılan tamiratlarla bina 1932’de son şeklini almış.

Louvre, toplamda 5 kattan oluşuyor ve her katta labirent gibi odaların içinde sergilenen eserleri görüyorsunuz. Bir odadan bir odaya geçerken o anda bambaşka bir eser ilginizi çekiyor ve müzenin içinde kaybolmaya başlıyorsunuz. Hadi gelin, bunların hiçbirini yaşamadan müzeyi sakin sakin ve verimli biçimde gezelim!

Louvre’u Gezmek: Dünya’nın En Büyük Müzesi
Louvre’u Gezmek: Dünya’nın En Büyük Müzesi

Öncelikle müze biletini almak için iki yolunuz var: 1- Online olarak istediğiniz saate biletinizi alabilirsiniz. 2- Müzeye gittiğiniz gün bilet gişesinden biletinizi alabilirsiniz. Ben biletimi, biletlerin bitme ihtimalini göz önünde bulundurarak ve çok sıra beklemekten korktuğum için gitmeden önce aldım. Müze, salı günleri hariç her gün sabah 09.00’dan akşam 20.30’a kadar açık. Ben biletimi sabah 09.00’a alıp günün tamamını orada geçirecek şekilde kendimi ayarlamıştım. Zamanın yettiğini de söyleyebilirim. 🙂 Bilet gişesinden almak istediğinizdeyse saate göre de değişen uzun kuyruklarda beklemek zorunda kalabilirsiniz, benden söylemesi!

Müzeye gitmeden önce, Louvre Müzesi’nin kendi sitesinden müzenin haritasını indirdim. Bu haritanın aynısını müzeye girdikten sonra içeriden de alabilirsiniz ama üzerinde sıralama, karalama yapmak için önceden almak bence daha mantıklıydı. Haritayı elinize alıp bakmaya başladığınızdaysa haritadaki numaralara odaklanmanız gerekiyor. Şöyle ki harita, her katta hangi odaların bulunduğunu ve bu odaların yerlerinin neresi olduğunu gösteriyor. Mesela 101 numaralı odadan çıktıktan sonra 179. odaya gitmek isterseniz bunun nasıl yapmanız gerektiğini haritaya bakarak anlayabilirsiniz.

Müzede toplam yedi bölüm var, onlar da şöyle: Mısır Eserleri, Yakın Doğu Eserleri, Yunan, Etrüsk ve Roma Eserleri, Heykeller, Tablolar, Baskı ve Çizimler ve Bezem Eşyalar. Haritaya baktığınızda ise müzenin öncelikle Denon Wing, Richelieu Wing ve Sully olarak üçe ayrıldığını ve ardından Denon Wing ve Richelieu Wing’in kendi içinde 12’ye ayrıldığını göreceksiniz. Lütfen kafanız karışmasın çünkü bunları anladıktan sonra her şey sizin için çok çok kolay olacak.

Louvre’u Gezmek: Dünya’nın En Büyük Müzesi
Louvre’u Gezmek: Dünya’nın En Büyük Müzesi

Buraya kadar her şeyin anlaşıldığını düşünerek devam ediyorum. 12’ye ayrılan bölümlerin her birinin bir rengi ve seviyesi var. Renklerin anlamı bölümler, seviyelerin anlamı da katlar. Mesela Level 1 yazan bölüm birinci katta gibi. Zaten aynı kategorinin eserleri genelde aynı sıradaki odalarda ya da birbirini takip eden labirent gibi odalarda olduğu için bir bölüme giriş yaptıktan sonra kaybolma olasılığınız pek yok. Buradan sonra isteğinize göre seçim yapmanız gerekiyor. Müze ana binasının kapısından giriş yaptıktan sonra içeride 3 ana giriş olan yukarıda bahsettiğim Sully, Denon ve Richelieu bulunuyor. Bunlardan hangisini seçerseniz seçin tüm müzeyi gezebileceğiniz için seçtiğiniz girişin pek bir önemi bulunmuyor bence. Ben, en çok merak ettiğim ve sevdiğim bölüm olan Yunan, Etrüsk ve Roma Eserleri Bölümü’ne yakın bir yerden giriş yapmayı tercih ettim.

İstediğiniz bir yerden giriş yaptıktan sonra haritaları yakınınızda tutun, az sonra çok gerekli olacak! Eser sayısı fazla olduğu için hepsini bir günde görmek gerçekten mümkün değil ama her bölüme ait eserleri bir günde görmek mümkün. Ben de öyle yaptım. Yani mesela Antik Yunan heykellerinin tamamını görüp Firavunları hiç göremeseydim üzülürdüm ama hem Firavunları gördüm hem de Antik Yunan Heykellerini. Bunun için de şöyle yapıyoruz; haritaları elimizden bırakmıyoruz!

Görmek istediğiniz bölümleri kendi önem sıranıza göre dizdikten sonra şöyle bir haritaya bakın ve sıraladığınız yerlerin bir uçtan bir uca olmaması gerektiğini hatırlayın. Hatırlarsanız yazının başında oda numaralarından bahsetmiştim. Bu numaralar size burada da yardımcı olacak. Mesela sıralamanız Mısır Eserleri, Heykeller ve Fransız Tabloları şeklinde diyelim. Bunların oda numaraları da sırasıyla 183, 403 ve 912. Bu odaların ilki -1. kattayken sonuncusu 2. katta yani oradan oraya gitmek size oldukça fazla zaman kaybettirecektir. Bunu yapmak yerine 183 numaralı odayı gezdikten sonra haritaya bakıp yakınlardaki odalardan ilginizi çekenleri seçerek ilerlemek işinizi oldukça kolaylaştıracaktır.

Bununla birlikte Louvre’u gezerken yine yukarıda bahsettiğim gibi kategorilerin her birinden biraz görüp diğerine geçmek üzerine kurulu bir düzende hareket etmeye çalıştım. Bunu tabii ki üzülerek söylüyorum ama müzedeki tüm eserleri görme imkanım yokken elimden geldiğince farklı kategorilerden eserler görmenin daha mantıklı olacağına karar verdim. Yani mesela 660 ile 952 arasındaki odaların tamamında tablolar vardı. Fransız, İspanyol, İtalyan ve Amerikan sanatçıların çok çeşitli eserlerinin bir arada olduğu odalardan her birine ait olan 3-4 odayı gezerek ayrıldım. Böylece hem dünyanın dört bir yanından ressamın tablolarını görme şansım oldu hem de müzenin geri kalanındaki eserlere de vakit ayırabilmiş oldum.

Louvre’u Gezmek: Dünya’nın En Büyük Müzesi
Louvre’u Gezmek: Dünya’nın En Büyük Müzesi

Müzenin verimli gezilmesine dair benim önerilerim bu şekilde. Biraz gözümüzde büyüttüğümüz bir sürecin ardından müzeye gittiğimizde her şeyin o kadar da zor olmadığını görüyoruz. Bunun yanında müzeye giderken en rahat ayakkabılarınızı giymenizi öneririm çünkü bir günde, sadece müzenin içinde yaklaşık 23 km yürüdük. Dünya’nın en büyük müzesi unvanını taşıdığını söylemiştim. 🙂 Tabii ki müzenin içinde, eserlerin karşısında oturabileceğiniz yerler mevcut ama bu müzede biraz da zamanla yarıştığınızı unutmayın.

Louvre Müzesi’nde sergilenen binlerce değerli eserin yanında bir de hepimizin bildiği, Da Vinci’nin ünlü tablosu Mona Lisa yer alıyor. Müzede en kolay bulabileceğiniz eser bu. Müzeye girdiğiniz andan itibaren bütün oklar Mona Lisa’yı gösteriyor. 711 numaralı odadaki Mona Lisa tablosunu gördüğünüzde hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz. 77 cm x 53 cm boyutlarındaki tabloyu görmek için önce metrobüs kuyruğu gibi kalabalık bir sıraya giriyorsunuz ve ardından tabloyu inceleyemeden görevliler sıradakinin görmesi için oradan ayrılmanızı söyleyerek sizi uzaklaştırıyor.

Mona Lisa Tablosu
Mona Lisa Tablosu

İlginizi çekebilir: Mona Lisa Tablosu Nasıl Ünlü Oldu?

Mona Lisa ile aynı odada bulunan, İtalyan ressam Paolo Verenose’ye ait olan 6.6 x 9.9 metre büyüklüğündeki Les Noces de Cana (Kana’daki Düğün) tablosunu gördüğünüzde hissettikleriniz ise Mona Lisa’yı gördüğünüzde yaşadığınız duygulardan çok daha derin ve kalıcı oluyor.

Bence, müzedeki en göz alıcı bölümler genel kategoride; Resimler,  Mısır Eserleri, ve Yunan, Etrüsk ve Roma Eserleri’ydi. Bunun en büyük sebebinin eserlerin büyüklüğü olduğunu düşünüyorum. Dev tabloların olduğu koridorlarda yürürken kendinizi 1400’lü yıllarda bulabiliyorsunuz. Mısır Eserleri kısmındaysa beni en çok etkileyen şey mumyalanmış gerçek bir insan görmekti. Mumyalama işleminin tam tarihi bilinmemekle birlikte 7000 yıllık olduğu tahmin ediliyor ve o tarihten bugüne gelmiş olan bir mumya görmek gerçekten tüyler ürpertici bir deneyimdi. Yine aynı bölümde yüzlerce Firavun tabutu bulunuyor. Tutankamon’un, Kleopatra’nın ve daha adını bilmediğimiz bir sürü Firavun’un altınlarla ve yazılarla dolu mezarlarını görmek, onların bulunduğu bir odada yürümek çok enteresandı. Yunan, Etrüsk ve Roma Eserleri Bölümü’ndeyse M.S. 6. yüzyıla kadar uzanan süreçte Akdeniz havzasındaki medeniyetlerden kalma eserlerle başbaşaydım. Tanrılar, Tanrıçalar, mitolojik canlılar ve diğerlerinin sanatın insan formundaki haline tanık olmak; dünyanın en büyük Helenistik eserlerini yakından inceleme fırsatı bulmak tartışmasız şekilde heyecan vericiydi.

Louvre Müzesi
Louvre Müzesi

Size ‘’Louvre’da Görülmesi Gereken 15 Eser’’ başlıklı bir yazı yazamam çünkü Louvre’da görülmesi gereken 35 milyon eser var ve bunları sınırlandırırsam sanatı katleden bir insana dönüşmüş olurum. Bunu yerine size Louvre’daki 35 bin eserin büyük bir kısmını görmek için nasıl gezebilirsiniz adlı bir yazı yazdım. Umarım Louvre Müzesi’ne gittiğinizde müzeyi verimli gezmenize yardımcı olur.

İlginizi çekebilir: Ahmet Rüstem Ekici’den Paris Sanat Notları