Alışveriş reyonlarında artan seçeneklerden akşam sofralarında buluştuğumuz arkadaşlarımızın sohbet sırasında bahsettiklerine kadar vegan hayat tarzı hiç olmadığı kadar gündemimizde. Her ne kadar çoğumuz veganlığı; insan olmayan hayvanların hakkını gözetmek, sağlık ve sürdürülebilirlik konusunda kendimize daha yakın buluyor olsak da yaşam tarzımızı değiştirme adımını o kadar kolay atamayabiliyoruz. O zaman yeni yıl için hayaller kurup hedeflerimizi belirlediğimiz bugünlerde bize adım atmak için duyduğumuz ihtiyaca destek olmak isteyen bir akımdan bahsedelim. Kendisi Veganuary.

Görsel çeviri: Yeni yıl devrimine katılın. Bu ocak ayında veganlığı deneyin. | Fotoğraf: Veganuary İnternet Sitesi

Veganuary nedir?

İnsanların yeni yılın ilk aylarında değişime daha açık olduğunu bilen Veganuary, ocak ayı ve daha sonrasında kişilerin vegan hayat tarzına geçmesini destekleyen bir akım ve İngiltere temelli kâr amacı gütmeyen bir kuruluş. Geçtiğimiz sene ocak ayında altı yüz yirmi binden fazla insanın dahil olduğu bu akımda; ücretsiz yemek tariflerinden besin değeri analizlerine kadar vegan hayat tarzına geçerken bilmeye ihtiyaç duyduğumuz birçok yardımcı içerik bulunuyor. Bu yaşam tarzı alışkanlığının bir ayla sınırlı kalmasını istemeyen kuruluş; sene boyunca tamamen vegana dönen şirketlere destekten katılımcıları bir araya getirdiği alanlara kadar birçok tamamlayıcı yardım ve etkinlik düzenliyor. Akımın elçileri arasında Akademi Ödülleri’nde yaptığı konuşmadan vegan belgesellere sunduğu katkılara kadar Joaquin Phoenix, on üç yaşından beri vegan olan Billie Eilish, kırk yıldır vejetaryen olan ve kendisinin de akımı denediğini söyleyen Paul McCartney ve daha birçok isim var.

Vegan Hayat Tarzını Benimsemek İçin Sebepler

Söz konusu nispeten radikal bir değişim olduğu zaman biz, bu değişimde motivasyonumuzu arttıran ve neden sorusuna cevap veren açıklamalara ihtiyaç duyuyoruz. Bizce öncelikle vegan hayat tarzını diğer beslenme çeşitlerinden ayırmamız önem taşıyor. Çünkü, veganlık bir diyet veya beslenme şekli değil; yemek seçimlerinden ürün tercihlerine kadar bir etik duruş. Bu etik duruşun arkasında ise bize ve doğaya daha iyi gelen faydalar da bulunuyor.

Yaşam Haklarının Eşitliğini Gözeten

Fotoğraf: Unsplash.com – Daniele Franchi

Carol J. Adams Etin Cinsel Politikası kitabında; şehirde yaşayan çoğu insanın, insan olmayan hayvanlarla kurduğu iletişimin tabağındaki yemek ile sınırlı olduğundan bahseder. Çoğumuz için bir köpek veya kedi ile bağ kurmak, Save Ralph animasyonunda tavşan ile empati kurmak çok daha kolay olabiliyor. Yine de eminiz ki hepimiz somon avlamak için yanlışıkla öldürülen yunuslar ve kasıtlı öldürülen somonlardan yüzgeci için öldürülen köpek balıklarına kadar bütün insan olmayan hayvanları içten içe gözetmeyi tercih ederiz. Vegan etik duruşu ile bu gözetme tercihimiz hareketlerimize dönüşüyor ve insan olmayan hayvanlar üzerinde deney yapılmayan, başka bir canlıya zarar vermeyen temiz ürünler kullanıyor ve tüketiyoruz.

Daha Sağlıklı

The Journal of Nutrion dergisinde yayımlanan bir makaleye göre; bitki temelli ürünlerin içinde barındırdıkları güçlü ve çeşitli antioksidanlar bağışıklığı güçlendirmede hayvansal ürünlere göre çok daha başarılı. Birçok araştırma ise vegan kişilerin tip 2 diyabet geliştirme ihtimallerinin %78 daha az olduğunu savunuyor. Kolesterol değerlerini optimal tutan, hiper tansiyon riskinin az olduğu bu etik duruşta, Journal of the American Heart Association’da yayımlanan bir makaleye göre kardiyovasküler hastalık risklerinin de daha az olduğu belirtiliyor. Aynı dergide yayımlanan başka bir makalede ise, vegan beslenmenin uzun vadede daha uzun bir yaşama olanak sağlayabileceği tartışılıyor.

Daha Sürdürülebilir

Fotoğraf: Unsplash.com – No Revisions

Daha sürdürülebilir dediğimiz zaman; aslında gelecek nesillerin kaynaklarını kullanmadığımız; ekonomik, çevresel ve sosyal olarak daha adil ve dengeli bir üretimden bahsediyor oluyoruz. Bir ürünün daha sürdürülebilir olduğunu anlamak için ise adil maaşlardan ayak izi hesaplarına kadar değerlendirebileceğimiz birçok kriter mevcut. Hayvansal bir ürün ile bitkisel bir ürün arasındaki fark ise kendisini en çok arazi kullanımında ve karbon salımında gösteriyor. 2009 senesinde Birleşmiş Milletler’in yayımladığı bir raporda; mevcut olan sera gazının %23’ünün hayvancılık ve insan olmayan hayvanların beslenmesine yönelik çiftçilikten ve yaşaması için ayrılan araziden kaynaklandığı belirtiliyor. Kısaca örnek vermemiz gerekirse; 1 gram protein değerindeki sığır eti üretimi için 112 litre su kullanmak gerekirken 1 gram protein değerindeki bir tofu için bu 19 litreye denk geliyor. Ayrıca, 100 gramlık bir protein için bir inek yetiştirmenin karbon ayak izi 50 kilograma denk gelirken; aynı miktardaki bir tofu için sayı 5 kilogramdan daha az. Bir bezelye için ise bu yaklaşık 1 kilogram.

Yeni yılda; kendimizi ve çevremizi gözeten daha fazla karar vermemiz dileğiyle!

Kapak Fotoğrafı: Unsplash.com – Tonia Kraakman

İlginizi çekebilir: Food by Melito’dan Veganlığa Giriş: Bir Günlük Vegan Beslenme Tarifleri

İlginizi çekebilir: Yogi Magger’dan Vegan Markalar: Vegan Ürünleri Nerede Bulacağız Diyenlere