Yağmurda ıslanmayı, o güzel toprak kokusunu koklamayı kim istemez ki… Yağmurda yürümek benim en sevdiğim aktivitelerden biri; her ne kadar gözlüklerim ıslansa da, o an için saçlarım bozulsa da aldırış etmem çünkü yağmuru yaşamak bu benim için. Belki de bu yüzden Juliette Sobanet’in kaleminden çıkan Yağmurda Dans kitabı okuduğum an derinden etkilemiştir beni…

Kitabın içeriğinin fantastik ve bilim kurgu olması açıkçası beni çok cezbetti. Bu kitap sizi gerçekten, tam anlamıyla zamanda yolculuğa çıkarıyor diyebilirim. Hayatımızı değiştirmek için gerçekten ufak bir zaman dokunuşunun yeterli olacağına inandıran bir kitap Yağmurda Dans.

Amerika’da yaşayan 35 yaşındaki ana kahramanımız Claudia, kendi işlerinde başarılı olamamış bir evlilik terapisti. Claudia, bir önceki ilişkisinden hamile kalıyor fakat adam Claudia’yı terk ediyor. Claudia’nın bebeğinin babası başka bir kadın ile evleniyor ve bebeği de istemiyor. Karnındaki minik kıza aşık olan Claudia ise çocuğu doğurmak istiyor ve bekar bir anne olmaya, doğacak çocuğunu kendisi büyütmeye karar veriyor. Ne var ki işler değişiyor…

Claudia bütün bu olayları tek başına güçlükle yaşarken dikkatini az da olsa dağıtmak için anneannesinden dans dersleri almaya başlıyor ve dans stüdyosunda dans partneri olan Eduardo’ya ilgi duymaya başlıyor. Bunun üzerine anneannesine hamile olduğunu söylemeye karar veriyor ve tam bunu söyleyeceği sırada aksilikler oluyor, Claudia olduğu yerde bayılıyor.

Claudia kendisine geldiğinde etrafında tanımadığı insanlar olduğunu görüyor. Bir sürü garip sesler duyuyor ve üstelik karnının dümdüz olduğunu, yani artık bebeği olmadığını ve işin ilginç tarafıysa aynaya baktığı zaman farklı bir bedende olduğunu fark ediyor. Claudia en az on yaş daha genç bir bedende, Fransızca konuşuyor ve Paris’te… 

Claudia, geçmişte, 1959 yılının Paris’inde kendini Ruby adında genç bir dansçı olarak buluyor. Üstelik en yakın arkadaşı da büyükannesi. Geçmişte Ruby’nin hayatında yanlış gitmiş şeyler, Claudia’nın hayatını da etkilediği için ona her şeyi değiştirme şansı tanınıyor. Beş gün içinde hatırladığı ve hatırlayamadığı anılarıyla başka bir kadının bedeninde boğuşurken diğer tarafta da dansçı kızlardan birinin cinayetinin zanlısı olduğunu öğreniyor. Hem cinayeti çözmeye hem de kaderinde yanlış gidenleri değiştirmeye çalışırken bir de hayatının aşkını buluyor ve iki dünya arasından sıkışıp kalıyor. Geleceğe dönebilirse bebeğine kavuşacağını ama döndüğünde, 1959’da âşık olduğu adamı yitireceğini biliyor.

Neler olduğunu anlayamayan Claudia, artık hiçbir şey yapamaz hale geliyor ve kendini inkâr ettiği kaderin ellerine bırakıyor. Belki de gelecekteki hayatı, geçmiş hayatının hatalarından kurtulmasına bağlı… Belki de gerçekten ikinci şans diye bir şey var…

Peki siz bir gün bambaşka bir bedende, başka bir hikayede uyansanız ne hissederdiniz?

Kitabı satın almak için tıklayın.

Kapak fotoğrafı: Instagram / @kitapfisiltisi_sevtap

İlginizi çekebilir: BiblioMagger’dan Kitap Önerileri