Nasılsın sorusunun en popüler cevabını düşündünüz mü? Son zamanlarda ben en çok “koşturuyorum”u duyduğuma eminim. Üstelik koşturmak ve yetmeyen 24 saat çok uyumlu bir ikili olmuş gibiler. Peki ne yapmalı? Günleri uzatma imkanımız şimdilik olmadığına göre emin olduğumuz bir şey var: Yavaşlamak lazım.

Fotoğraf: unsplash.com/@emilbruckner

Son yıllarda her şeyin yavaşıyla ilgili konuşmaya başladık. Slow food (Yavaş Yemek), slow travelling (Yavaş seyahat) ya da slow productivity (Yavaş Üretkenlik). Peki işler nasıl tersine döndü? Önceleri bir günde nasıl daha fazla şey yapabiliriz diye koşturmayı öğrendik. Multitasking yeteneğimizi geliştirmek, aynı anda birkaç kitap okumak, seyahatten seyahate veya kurstan kursa koşmak bizi daha “başarılı” daha “özenilen” bir konuma yaklaştırdı. Peki “roller coaster”da kendimizi en yüksekten aşağı bırakmaya böylesine istekliyken, o en tepeye çıkmak için her şeyi yapmışken, şimdi yavaşlamak bir trend mi yoksa gerçekten bir ihtiyaç mı? Yeni bir sorunumuz var: Yavaşlama arzusu.

Yavaşlama Rehberi

Göreceliği göz korkutan kontrol dışı bir varlıktan bahsediyoruz: Zamandan. Teoman’ın şarkısında dediği gibi “vakit bir türlü geçmezken yıllar, hayatlar geçiyor.” Uçan günleri yakalamaya çalışırken geçen bir ömür halini alıyor bizimki. 

Koştururken yaptığımız şeylerin hiçbirinde o işin özündeki kavramı hissetmeden yapmanın getirmiş olduğu yorgunluktan şikayet etmemek mümkün değil. Hızlanarak bir yere varamadığımızı anladığımız bu anlarda, bu kez yavaşlayıp yolculuğun tadını çıkarmaya çalışmanın vakti geldi diyorum ben. Eğer daha çok tat almak ve ruhunuza huzur vermek için yeni kararlar almaya, ufak değişiklikler yapmaya hazırsanız  hayatın hızını kendimize göre belirlemek için basit ama etkili birkaç önerim var.

Niteliğe Odaklanmak

Yavaşlamak için verilecek en temel öneri nicelikten çok niteliğe odaklanmak. Yani bir işi, deneyimi ya da görevi  fazla ve hızlı yapmaktan ziyade kaliteli yapmayı hedeflemek.

  • Seyahat ediyorsanız 3 günde 4 şehir gezmeyi değil de gezdiğiniz şehirde lokallerin gittiği yerlere gitmeyi tercih etmek, belki arkadaş edinmek, o yerin dokusunu hissetmek.
  • Kitap okuyorsanız hedefinizi tutturmak için hızlıca okuyup daha sindiremeden hemen diğerine geçmemek, daha az okumak ama bu kez altını çizerek belki daha çok düşünerek, hakkında konuşarak.
  • Kurstan kursa etkinlikten etkinliğe gitmek yerine, daha seçici olmak ve gittiğiniz yerde tüm potansiyelinizi, istediğinizi, hevesinizi ortaya koymak.
  • Yemekleri, size eşlik edecek birileri varsa, bir şeyler izlemeden, yavaş yavaş, sohbet ederek, tatları hissederek yemek.

Örnekler çoğaltılabilir, sadece sayılara takılmayın ve ne kadar çok şey yaptığınıza değil ne kadar hissettiğinize odaklanın yeter.

Boşluğa Alışmak

Verimli olma isteğiyle sürekli bir uğraş bulmak, maalesef ki  modern insanın kendine yabancılaşmasının en büyük sebebi. Toplumsal görevler, ilişkilerimiz, sosyal medya gibi dış kaynakların tamamı insanın kendisinden başka her şeyle ilgilenmesini sağlıyor. Böylece farkında olmasak da en az kendimizle zaman geçiriyoruz. Evde yalnız kaldığımız anlarda bile ya beynimizi uyuşturan ve bizi düşünmekten alıkoyan dizi/film akıntısında kayboluyor ya da kendimize düzenleyecek bir dolap buluveriyoruz. 

Ben bu duruma modern insanın kendinden korkması diyorum. Arkadaşları ya da çok az tanıdığı insanları hem gerçek hayatta hem sosyal medyada saatlerce takip ederken kendi isteklerine, taleplerine, ihtiyaçlarına karşı duyarsızlaşma durumu.

Fotoğraf: unsplash.com/@aaronburden

Yavaşlamak ve daha fazla hissetmek için bir diğer önerimse yaratım için kendine alan tanımak ve boşlukla barışmak. Bir süredir bunu deneyen bir insan olarak, hayatımın çok daha anlamlı hale geldiğini ve kendimle aramdaki mesafenin kırıldığını itiraf etmeliyim. Öncesinde akıntıda kayboluyor ve gelişine yaşıyor hissiyatı veren durumlar, kendinizle baş başa kalabildiğinizde farklı bir bilinç düzeyinde hissediliyor artık. Verdiğiniz kararların, planlarınızın siz yaptığınız ve istediğiniz için gerçekleştiğini görüyorsunuz ki ben bu durumu kendinle arandaki perdenin kalkması olarak yorumluyorum. Kendinizi tanımak için kendinizle kalmaktan ve kendinizi dinlemekten çekinmezseniz, koşturma duygusundan da kurtulabilirsiniz!

Ertelediğimiz şeyler, çoğunlukla bize iyi gelecek ve kendi benliğimiz için yaptığımız şeyler oluyor. Her zaman mümkün olmasa da, hayat imkan verdikçe şartları bu kez kendi hızımıza göre belirlemeye çalışmak kaliteli bir hayat için hepimize çok iyi gelecek. Keyif odaklı yaşamak için siz de içinizdeki yavaşlama arzusuna kayıtsız kalmayın. Herkese bol keşifli günler 🙂

Kapak Fotoğrafı: unsplash.com/@yoannboyer

İlginizi çekebilir: Mag Porter’dan Sakin