En temel sanat dalı olan resim, binlerce yıllık geçmişe sahip olsa bile her dönem kendi ustalarını yaratmaya, yenilenmeye ve büyülemeye devam ediyor. Bu yazımızda, Türk çağdaş sanatına damga vurmuş, mutlaka tanımanız gereken Türk ressamlar arasından bir seçkiye yer verdik.

Batılı anlamda resim sanatını bugünkü Türkiye sınırlarında yaygınlaştıran ilk gelişme 1793’te, bugün İstanbul Teknik Üniversitesi olarak bildiğimiz kurumun köklerinden olan Mühendishane-i Berr-i Hümâyun’da verilen ilk resim dersine dayanıyor. Çoğunlukla Hıristiyan ve Levanten kökenli sanatçıların İstanbul’da geliştirdiği Osmanlı resim sanatının önemli isimleri arasında Osman Hamdi Bey ve Şeker Ahmet Paşa’yı saymak mümkün. Cumhuriyet döneminde ise birçoğu yurt dışındaki Paris vb. kentlerde sanat eğitimi alan sanatçılar sayesinde gelişmiş. Türk modern resim sanatı denince akla gelen ilk isimler Fikret Mualla, Abidin Dino, Avni Arbaş, Nejat Devrim, Mübin Orhon ve Bedri Rahmi Eyüboğlu oluyor.

Doğançay Müzesi

Resim, çağdaş sanatın bir parçası olmayı hiçbir zaman bırakmıyor; günümüzde eserlerini ilgiyle takip ettiğimiz Türkiye çağdaş sanatçıları arasında ressamlar da daima yerini koruyor. Gelin, Türkiye’de modern resim sanatının yakın dönemine damga vurmuş, mutlaka bilmeniz gereken ressamları birlikte tanıyalım:

Türk Ressamlar

Selim Turan

Selim Turan, Soyut, 1951

1915, İstanbul doğumlu Selim Turan, ilkokulu İstanbul’da Ali Avni Çelebi ve Malik Aksel’in öğrencisi olarak bitirdikten sonra Galatasaray Lisesi‘nde Cihat Burak ve Avni Arbaş ile tanıştı. Resim ile ciddi anlamda tanışması Malik Aksel’den aldığı resim dersleri ile oldu. Babasının da resme ilgi duyması ile birlikte, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Resim Bölümü’ne girdi. Resim derslerini Nazmi Ziya Güran, Feyhaman Duran, Leopold Levy ve Zeki Kocamemi’den alan Turan, İsmail Hakkı Altunbezer, Necmettin Okyay ve Kamil Akdik’ten Türk süsleme sanatları ve hat dersi aldı. 1940 yılında açılan Yüksek Resim Bölümü’ne Nuri İyem, Ferruh Başağa, Agop Arad, Avni Arbaş, Mümtaz Yener ile birlikte devam etti. Bir yıl sonra aralarına Abidin Dino’nun da katılımıyla ‘Toplumsal Gerçekçi‘ anlayış gözetilerek Yeniler Grubu kurucuları arasında yerini aldı.1947 yılında Fransız Hükümeti’nin bursu ile Paris’e gitti. Yerleşik olarak resmi ve özel atölyelerde resim çalışmalarını sürdüren sanatçı, Ranson ve Goetz akademilerinde mermer heykeller de üretti. İlk mobil heykellerini 1976 yılında gerçekleştirdi. Paris’e gitmeden önce izlenimci ve kübik peyzaj ile toplumsal içerikli çalışmalar yapan Selim Turan, sonraları soyut’a yöneldi. Fransa’nın birçok kentinde fresk, seramik, mozaik heykelleri bulunan sanatçı Edremit’e bağlı Türkmen Tahtakuşlar Köyü’ndeki özel Etnoğrafya Galerisi’nin kurulmasına da katkıda bulundu. 1994 tarihinde Paris’te vefat eden Selim Turan, felsefesi ve estetik duyarlığıyla, sanat tarihine kalın harflerle adını yazdırdı ve bundan sonra da yazdırmaya devam edecek.

Abidin Dino

Abidin Dino

Abidin Dino, 1913, İstanbul’da doğumlu. Ailesi doğumunun ardından İsviçre’ye ve Fransa’ya taşındığı için çocukluğu Avrupa’da geçmiş. 12 yaşında ailesiyle İstanbul’a dönen Dino, Robert Koleji’nde eğitimini yarım bırakmış olup, ağabeyi Arif Dino’nun desteğiyle resim, karikatür ve yazıya yoğunlaşmış. Çalışmaları 1930’ların başlarında gazete ve dergilerde yayımlanan sanatçı, aynı dönemde, ileride yakın dostu olacak Nazım Hikmet’in kitaplarına da kapak desenleri çizmiş. 1933 yılında düşünce yanı ağır basan resimler yaparak, sanata çağdaş akımlarla boy ölçüşecek yenilikler getirmek için kurulan ‘D Grubu’nda yer aldı. Aynı yıl, Sovyetler Birliği’nin ünlü yönetmenlerinde Sergey Yutkeviç’in bir sergide resimlerini görüp beğenmesiyle resimden sinemaya adım atan Dino, SSCB’li yönetmen Sergey Yutkeviç, ”Türkiye’nin Kalbi Ankara” adlı Atatürk tarafından ısmarlanan film için Türkiye’ye geldi. Atatürk, Yutkeviç’ten bir Türk genci yetiştirmesini istedi. Ve bu Türk genci Abidin Dino oldu. Dino, 1934’te eğitimi için SSCB’ye gitti ve üç yıl kaldı. Rusya’dan sonra Londra’ya ve Paris’e giden Dino, bu dönemde Eisenstein, Pablo Picasso gibi dönemin önde gelen sanatçılarıyla dostluklar kurdu. 1939’da Türkiye’ye dönen Dino, 1941’de Yeniler Grubu’nu kurdu. Yeniler Grubu’yla açtığı sergi sonrası Arif Dino ile Adana’ya sürgüne gönderildi ve yurt dışına çıkış yasağı getirildi. Adana’da sürgünde olduğu sıralar 15 yaşındaki Yaşar Kemal ile tanıştı. Birlikte birçok eser üretip yakın dost oldular. Adana’da aynı dönemde tanıştığı Güzin Dikel’le 1943 yılında evlenir. Bazılarının ‘Yüz Yılın Aşkı’ diye tanımladığı çift, yarım yüzyılı birlikte üreterek geçirirler. Paris’te resim çalışmalarına ağırlık veren Abidin-Güzin Dino çifti Fransa Sanatlar Birliği onur başkanlığı ve New York Dünya sanat sergisi danışmanlığı yaptı. 1989 yılında Fransız Kültür Bakanlığı’nın sanat ve edebiyat altın şövalye nişanı ile ödüllendirildi. Abidin Dino ölümüne kadar Türkiye’de sergiler açmaya devam etti. El motiflerinden oluşan heykeli İstanbul’da Maçka’ya yerleştirildi. 1993 yılında Paris’te vefat eden Abidin Dino, bireylerin ve toplumların özgürlüğü için daima mücadele ederek yaşamı boyunca kendi sanatsal kimliğini de eserlerinde özgürce ifade etti ve etmeye devam ediyor.

Ferruh Başağa

Ferruh Başağa, Soyut,1966

Soyut resmin öncüsü olarak bilinen ressam Ferruh Başağa, 1914, İstanbul doğumlu. Cumhuriyet Dönemi Türk resmini kuran ressam, kuşağının en önemli sanatçılarından biri olarak sayılıyor. 1936 yılında Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesine başlayan sanatçı, dört yıl boyunca Zeki Kocamemi, Nazmi Ziya Güran ve Leopold Levyden eğitim almış. Başağa,1940’larda soyut resme yönelmesiyle, Türk resminde soyut resmin öncülerinden biri olarak kabul ediliyor. 1970 yılından itibaren İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi’nde vitray ve mozaik atölyelerini kurarak, on yıl bu kurumda öğretim görevlisi olarak çalışmış. 75 kişisel sergi açan, Yeni Delhi’den Münih’e, Paris’ten New York’a dünya müze ve koleksiyonlarında eserleri bulunan sanatçının en önemli etkinlik alanlarından biri de mimariyle bütünleşen büyük boyutlu panoları.

1960’larla birlikte lekesel kurgulu resimler yapmaya başlayan sanatçı,1970’li yıllarda güvercin motifine yönelerek özgürlük ve barış isteğini ifade etmiş. Başağa,1980 yılında geometri ile ilgilenmeye başlayarak ‘Geometri bir problemdir. Ben problem dışına çıkarak geometrinin estetiğini aradım’ diyerek ‘Geometrinin Sonsuz Estetik Olasılıkları’nı keşfetmeyi İstanbul’daki atölyesinde sürdürdü. 1990’larda ise biçimsel formlardan tamamen arındı. Ferruh Başağa 2010 yılında hayata veda etse de ürettiği eserler günümüzde çok büyük değere sahip olup çağdaş sanata ilham vermeye devam ediyor.

Instagram

Burhan Doğançay

Burhan Doğançay

Kent duvarlarıyla özdeşleşmiş ressam Burhan Doğançay, 1929, İstanbul doğumlu. Resme olan ilgisi, kendisi de bir ressam olan babası Adil Doğançay sayesinde başlamış. Paris’te hukuk ve iktisat okurken bir yandan da Paris’teki sanat akademisinde eğitim almış. 1960’lı yıllardan itibaren New York, İstanbul ve atölyesinin bulunduğu Turgutreis arasında gidip gelen Burhan Doğançay, kent duvarlarından ve kaligrafiden ilham alarak yaptığı kolajlar, panolar, fümajlar üretmiş, duvar yazıları ve duvarlara yapıştırılmış afişleri eserlerine yansıtmış.

2009’da sanatçının 1987’deki ilk İstanbul Bienali için ürettiği ‘Mavi Senfoni‘ adlı tablosu bir müzayede de 1.7 milyon dolara satılarak Türkiye sanat piyasasında bir rekor kırmıştı. 2014’te, İstanbul Modern’in Çok Sesli sergisi vesilesiyle müze tarafından Kamran İnce’ye verilen bir sipariş ile, bu eserden ilham alarak bestelenmiş bir müzik de bulunuyor. Burhan Doğançay, 2013 yılında hayatını kaybetti fakat eserleri, çağdaş sanata ilham vermeye devam ediyor. Sanatçının (ve babasının) birçok eserini, 2004’te açılan, Beyoğlu’ndaki Doğançay Müzesi’nde görebilirsiniz. Aynı zamanda bazı önemli eserlerine New York’ta MoMA, Guggenheim Müzesi, Metropolitan Müzesi, Londra’da Tate Modern, British Museum ve V&A Müzesi’nin de aralarında bulunduğu dünyaca ünlü müzelerde rastlayabilirsiniz.

Doğançay Müzesi Adres: Balo Sok. No:42 Beyoğlu / İstanbul

Website | Instagram

Erol Akyavaş

Erol Akyavaş

1932’de Ankara’da doğan Erol Akyavaş, sanat pratiğini İstanbul, Floransa ve Paris’teki çeşitli atölyelerde ve programlarda geliştirmiş, ardından Chicago’daki Illinois Institute of Technology’de Mimarlık eğitimi almış önemli bir mimar ve ressam. Resimlerinin yanında kolaj, baskı, litografi ve yerleştirmeleri de bulunan Erol Akyavaş’ın ilk dönem eserlerinde mimarlık eğitiminin etkilerini görmek mümkün. Üretimlerinin birçoğu mimari mekanların tasvir edildiği, derinlik kavramının öne çıktığı resimler… Sonraki dönemlerinde daha kavramsal çalışmalara yönelen sanatçı, özellikle geleneksel hat sanatına ve minyatürlere ilgi duymaya ve bu alanlarda çeşitli alıntılara kompozisyonlarında yer vermeye başlamış. Akyavaş’ın özellikle tasavvuf felsefesine duyduğu ilginin izleri ileri dönem serilerinde görülebiliyor. Erol Akyavaş’ın önemli eserleri arasında, 2004’te Dışişleri Bakanlığı tarafından kitaplaştırılan 8 litografi baskıdan oluşan 1987 tarihli Miraçname serisi ve MoMA’nın koleksiyonunda bulunan Padişahların İhtişamı’nı sayabiliriz. Mimari eserleri arasında ise Kapadokya’daki ilginç mimari eserlerinden bir olan Kaya Otel yer alıyor. 1999’da hayatını kaybeden Erol Akyavaş’ın eserlerini Türkiye’de İstanbul ve Ankara, dünyada ise New York, Londra, Berlin ve Stuttgart gibi kentlerdeki önemli müzelerde görmeniz mümkün. Sanatçı günümüzde Galeri Nev İstanbul tarafından temsil ediliyor.

Website

Devrim Erbil

İstanbul, 2019

Devrim Erbil’i, tuvale boyayla nakış işlenmiş gibi yansıtılmış, eski dönem gravürleri andıran İstanbul manzaralarıyla tanıyoruz. 1937’de Uşak’ta dünyaya gelen ve Balıkesir’de büyüyen Devrim Erbil, galeride Halil Dikmen, atölyede Bedri Rahmi Eyüboğlu ile çalıştığı Mimar Sinan Güzel Sanatlar Akademisi mezunu. İspanya hükümeti bursundan yararlanarak Madrid’de çalışmalar yapan, 1966’da Tahran Bienali’nde Saray Krallık Birincilik Ödülü’nü kazanan sanatçı, bir yandan da akademideki çalışmalarına devam etti. Bugün halen öğretim üyeliği görevini üstlenen ve profesör unvanı bulunan Devrim Erbil, farklı dönemlerde İstanbul Resim Heykel Müzesi müdürlüğü, Mimar Sinan ve Yıldız Güzel Sanatlar Üniversiteleri’nde bölüm başkanlığı ve dekan yardımcılığı gibi görevler üstlendi. 1991 yılında Devlet Sanatçısı unvanını kazandı. İstanbul ve Anadolu manzaralarında hep grafik ve baskı anlayışlarını yansıtan, geleneksel minyatür sanatından esinlenen Erbil’in eserlerindeki İstanbul, tıpkı şehrin gerçeğindeki gibi kaos ve güzelliği iç içe barındırıyor. Devrim Erbil’in adını taşıyan kişisel müzesi 2004’ten beri Balıkesir’de ziyaretçilerini kabul ederken, sanatçının eserleri, İstanbul, Ankara, İzmir ve Eskişehir’deki müzelerin dışında Romanya, Sırbistan, Mısır ve ABD’deki özel koleksiyonlarda yer alıyor.

Devrim Erbil Çağdaş Sanat Müzesi Adres: Akıncılar Mah. Gazi Blv. 10020 Balıkesir Merkez / Balıkesir

Website | Instagram

Mehmet Güleryüz

Mehmet Güleryüz

1938, İstanbul doğumlu Mehmet Güleryüz yalnızca bir ressam değil, bir oyuncu aynı zamanda. İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü’ndeki sanat eğitimine paralel olarak çeşitli stüdyo ve tiyatrolarda oyunculuk eğitimi alan sanatçı, ilk sergisini desen ağırlıklı işleriyle 1963’te açmış. Bir yandan New York, Paris ve Brüksel’in de aralarında bulunduğu kentlerde açtığı sergileri sürdürürken bir yandan da tiyatro ve sinema oyunculuğuna devam eden Mehmet Güleryüz’ü izleyebileceğiniz filmler arasında Kurtuluş (1990) ve Sis ve Gece (2007) var. Sanatçının imgelerden beslenen ve insan figürleri içeren, çoğunlukla tuval üzerine yağlıboya eserleri İstanbul Modern, Sakıp Sabancı ve Eczacıbaşı gibi koleksiyonların yanı sıra ABD ve Fransa’daki özel koleksiyonlarda da yer alıyor. Sanatçı, yaşamına ve çalışmalarına İstanbul’da devam ediyor.

Website | Instagram

Ekrem Yalçındağ

Fotoğraf: Detayart

İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi‘nden mezun olduktan sonra 1994-1999 yılları arasında Frankfurt’taki Staedelschule’de Prof. Hermann Nitsch ile çalışan Ekrem Yalçındağ, hem Türkiye’de hem de Avrupa’nın çeşitli noktalarında açtığı kişisel sergileriyle tanınıyor. Beş farklı sergiden oluşan “Elegant Underground” başlıklı projesi, bunlardan yalnızca biri. Sanatçının, tuval resimlerinde geometrik desenlere ve sürekli bir devinim halinde olan figürlere sıklıkla yer verdiğini söylemek mümkün. Bu özelliğiyse, Yalçındağ’ın eserlerine simetrik bir uyum katmakla birlikte, farklılıkların ortak paydalar etrafında bir araya geldiği bir perspektif ekliyor. Yalçındağ, çalışmalarına İstanbul ve Frankfurt’ta devam ediyor.

Instagram

Güngör Taner

Fotoğraf: Güngör Taner

1941’de İstanbul’da doğan Güngör Taner’in resimlerini Burhan Doğançay eserlerinin bir uzantısı olarak görebilirsiniz. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Akademisi’nde Nurullah Berk Atölyesi’nde sanat eğitimini aldıktan sonra Salzburg Akademisi’nde çeşitli programlara katılan Güngör Taner, eserlerinin temelinde “armoniye giden yolda, çeşitli kontrastların belli bir hareket ve ritim içerisinde kullanılması” olduğunu söylüyor. Dinamik figürler, ritim ve hareketlilik çağrıştıran soyut resimler onun sanatının en önemli parçası. Sanatçı, yaşamına ve çalışmalarına İstanbul’da devam ediyor.

Website

İlginizi çekebilir: Bahar Altay’dan Çağdaş Sanat Sanatçıları

İlginizi çekebilir: İstanbul Müzeleri: Keşfetmeniz Gereken 20 Müze