Fransa denince herkesin aklına Paris, meraklısının aklına ise Cote d’Azur gelir. Her ne kadar Marsilya Cote d’Azur bölgesinde yer alsa da Nice hep daha ön plandadır. Dolayısıyla, Fransa’da farklı bir rota, farklı deneyimler arayanlara önerim Lyon ve Marsilya seyahati olacaktır. Birbirine yaklaşık iki saat mesafede olan bu iki şehir hakkında kaleme aldığım Lyon ve Marsilya Notları şu şekilde… 

Lyon ve Marsilya’ya neden gitmeliyim diye düşünenlere ise şu şekilde özet yapabilirim: Uzun süre aklınızdan çıkmayacak lezzetlere erişim şansı, şehirlerin dikkat çeken mimarisi, farklı konulardaki müzeler ve son olarak da lokasyon olarak iki yakın ama yaşantı ve kültürel anlamda iki uzak şehir. Lyon’da kıta Avrupa’sı -kısmen soğuk- kültürünü yaşarken, Marsilya’da karmaşık kozmopolit Akdeniz kültürü ile karşılaşıldığında birbirine yakın bu iki şehrin nasıl birbirinden bu kadar farklı olduğuna şaşabilirsiniz.

Lyon Konum

Fransa’nın 3. büyük şehri olan Lyon her ne kadar bir sanayi şehri olsa da yapılacak birçok aktiviteyi barındırıyor. Ama yine de turistik bir gezi için tek başına doyurucu olmayabilir, dolayısıyla Lyon’un yanına Marsilya hatta vaktiniz varsa araya Avignon’u da sıkıştırabilirsiniz. Lyon’da iki günlük bir sürede bir turistin yapması gereken hemen hemen herşeyi yapabilirsiniz. Ben Lyon’da dolu dolu bir buçuk gün geçirdim ve çok keyif aldım. Lyon denilince akla birkaç önemli şahsiyet geliyor. İlki şehrin havaalanına da ismini veren ve Dünya’da en çok bilinen/satılan kitaplardan olan Küçük Prens’in yazarı Saint Exupery. Şehirle özdeşleşmiş bir diğer şahsiyet ise 2018 yılında hayatını kaybeden Fransızların ünlü şefi Paul Bocuse. Lyon’la özdeşleşen kişilere bir diğer örnek de sinemanın mucitleri olarak tanınan Lumiere kardeşler. Tüm bunlarla alakalı bilgileri aktarmadan önce, şehirde görülecek yerleri listeleyelim.

İlginizi çekebilir: Gastronomiye Adanmış Bir Hayat: Paul Bocuse

Eski Lyon

Eski Lyon
Eski Lyon

Şehrin ortasından geçen Rhone ve Saone nehirleri şehri ikiye ayırıyor ve bu iki nehrin bitiştiği bölgenin arasında kalan yarımada (Presquile) ise şehrin merkezi konumunda. Yarımadanın batısındaki kısımda eski şehir (Vieux Lyon) bölgesi yer alıyor. Rue Saint Jean ve Rue du Boeuf bu bölgenin sadece yayalara açık iki ana caddesi. Bu dar sokaklarda gezerken her iki sokağı birbirine bağlayan dar gizli geçitlere rastlayabilirsiniz. Bu yapılara traboule deniyor. Şehirde 400 civarında gizli geçit olduğu bunun 40 kadarının halka açık olduğu belirtiliyor. Sadece traboule keşfi turları yapılabiliyor, isterseniz bunlara katılabilirsiniz. Eski şehir bölgesinde görülmeye değer yapılardan bir tanesi Saint Jean Kilisesi. Bu kilisenin içerisinde oldukça güzel tarihi bir astronomik saat bulunuyor. Ama asıl görülmesi gereken yapı Vieux Lyon metro durağından fünikülerle çıkılabilen Notre-Dame de Fourviere Bazilikası. Bu bazilikanın içine girdiğinizde sizi ihtişamlı tavan süslemeleri, ince uzun sütunlar ve duvarlarda yer alan büyük mozaik resimler karşılıyor. Bazilikanın bahçesinde ise harika bir Lyon manzarası sizi bekliyor.

Presquile (Yarımada)  Konum

Presquile (Yarımada)
Presquile (Yarımada) 

Yarımadayı ve şehrin iki yakasını birbirine bağlayan bir çok köprü mevcut, bunlardan bazısı son yıllarda yapılmış beton köprülerken, bazıları sadece yayalara açık geçitlerden bazıları ise eski taş köprülerden oluşuyor. Yarımadada şehrin önemli meydanları yer alıyor. Bunlardan ilki Place des Terreaux. Bu meydanın bir tarafında belediye binası Hotel de Ville yer alırken bir diğer kenarında Lyon Güzel Sanatlar Müzesi (Musee des Beaux-Arts de Lyon) yer alıyor. Bunun yanı sıra varlığıyla fark yaratan Bartholdi Çeşmesi tüm ihtişamıyla bu meydanda yer alıyor. Bartholdi, Belfort Aslanı’nı ve Özgürlük Heykeli’ni tasarlayan heykeltraş olarak biliniyor. Fransa’nın en büyük meydanlarından olan Bellecour Meydanı da bu yarımadada yer alıyor. Lyon’la özdeşleşen Saint Exupery ve Küçük Prens’in heykelini bu meydanın en ucunda görebilirsiniz. Ayrıca, hemen bu meydanın uzantısı şeklinde Antonin Poncet meydanı ise çimlerin üzerinde dinlenen Lyonlulara ev sahipliği yapıyor. Bellecour ile Terreaux meydanları arasında küçük şirin bir meydan olan Place des Jacobins yer alıyor. Bu yarımada ayrıca Rue de la Republique, Auguste Comte ve Victor Hugo gibi alışveriş meraklılarına hitap eden caddeler barındırıyor.

Croix-Rousse Konum

Les Mur Des Canuts
Croix-Rousse

Lyon’un gezilecek üçüncü bölgesi ise yarımadanın kuzeyinde yer alan ve şehre göre yüksekte kalan, şehrin bohem mahallesi Croix-Rousse. Lyon’a gidildiğinde görülmezse büyük kayıp olacak bölgede bir çok restoran, kafe, eğlence mekanı, sanat galerisi ve rengarenk sokaklar yer almakta. Bölgede öne çıkan iki yapının ilki karşısına geçtiğinizde bakmaya doyamayacağınız dev mural “Mur des Canuts”. Muralin yapımına 1986 yılında başlanmış, yaklaşık her on yılda bir yenilenmiş ve bugünkü halini 2013 yılında almış. Yani bu açıdan baktığınızda eserin yapımı 25 yılı aşkın bir sürede tamamlanmış. Bu eserin tamamını bir kerede ya da kısım kısım fotoğraflayabilirsiniz, zira içerisinde bir çok detay barındırmakta. İkinci önemli mural ise Lyon’lu ünlü şahsiyetlerin (Bocuse, Lumiere kardeşler, Saint Exupery vd.) bir apartman binası camlarında resmedildiği “Fresque des Lyonnais”. Muralin altında her bir kişinin kim olduğunu belirten bir lejant bulunmakta. Bu bölgede bu iki dev muralin yanı sıra sokaklarda bir çok sokak sanatına rastlayabilirsiniz. Ama sokak sanatlarına meraklıysanız, asıl Marsilya sizi mest edecek.

Yarımadanın doğu kısmında yer alan bölge ise kısa bir Lyon turu kapsamında bu üç bölgeye kıyasla geri planda kalıyor. Ama yine de şehrin bu bölgesinde görmeye değer neler var diye merak ederseniz, bir çok restoran, şarküteri ve yemek üzerine dükkan barındıran Halles de Lyon Paul Bocuse, sinemanın mucitleri sayılan Lumiere kardeşlerin de yaşadığı ve sinema sanatının doğuşuna da ev sahipliği etmiş Lumiere Müzesi ve büyük bir park olan Parc de la Tete d’Or bulunuyor.

Lyon Müzeler

Mimari olarak hatırı sayılır bir güzelliğe sahip Lyon bunun yanı sıra birçok müzeye ev sahipliği yapıyor. Bu müzelerden ön plana çıkanları ise şunlar: Avrupa’nın önde gelen müzelerinden sayılan Lyon Güzel Sanatlar Müzesi, sinemanın mucitleri Lumiere kardeşlerin hayattayken yaşadığı ev olan ve sinema sanatına ilişkin bilgiler içeren meraklısını tatmin edecek Lumiere Müzesi, içerisinde Lyon Tarihi Müzesi ve Kukla Müzesi’ni barındıran Gadagne Müzesi ve içerisinde hepimizin yakından bildiği filmlerde kullanılan orijinal 450 parçaya ve 100 adet dekoratif minyatür ortama ev sahipliği yapan Minyatür ve Sinema Müzesi. İlgili kaynaklarda bu müzelerin haricinde yaklaşık 10 tane daha kayda değer müzenin olduğunu bulabilirsiniz. Ben Lyon’daki vaktimin darlığından dolayı bir müze seçmek durumundaydım ve seçimim sinemaya olan aşırı ilgim sebebiyle Minyatür ve Sinema Müzesi oldu (her ne kadar Lumiere Müzesi’ne de gitmek istesem de ziyaret saatleri kısıtından dolayı bunu başaramadım). Minyatür ve Sinema Müzesi’nde X-Men’den Gladyatör’e, Geleceğe Dönüş’ten Alien filmine birçok filmde kullanılmış objeler ve kostümler yer alıyor.

Bunun yanı sıra film yapımında efektlerin nasıl yapıldığını anlatan bölümler ve o efektlere konu olmuş birçok parçayı da görebilirsiniz. Sinemaseverseniz bu müzeyi kesinlikle beğeneceksiniz. Müzede geçici sergiler de yer alıyor, benim ziyaret ettiğim dönemde Alien ve Amelie filmlerinde kullanılmış parçaların (örneğin Amelie’nin yırtılmış vesikalık fotoğrafları birleştirip sakladığı kitabı) sergilendiği bir bölüm mevcuttu. Müzenin en üst katında ise 100 farklı minyatür dekorun sergilendiği bir alan mevcut. Bu dekorları yapan kişi zaten aynı zamanda bir çok sinema filminde bu tarz dekorları inşa eden kişi. Bu minyatür dekorlar öylesine gerçekçi ki, minyatürlerin sergilendiği camekana yakınlaşıp fotoğraf çektiğinizde kendinizi sanki eski bir tiyatro salonunda, ya da savaşta hasar görmüş bir binada bulabilirsiniz.

Lyon’da Yemek

Ve Lyon’un kimilerince en önemli özelliği olan ünlü mutfağından tatmak bu ziyaretinizin önemli adımlarından birisi olacak. Gastronominin merkezlerinden biri olan Lyon’da her bütçeye uygun restoran bulmak mümkün. Son yüzyılın en önemli şeflerinden kabul edilen Bocuse’un direkt sahibi olduğu Michelin yıldızlı restoranları, şehirdeki diğer Michelin yıldızlı restoranlar, birkaç masalık küçük butik Fransız restoranları, bistrolar, cafe- barlar gibi alternatifler mevcut.

Lyon’da Ne Yenir?

Lyon yerel mutfağı denince ön plana çıkan tarz bouchon olarak adlandırılan daha çok domuz eti ve sakatat ağırlıklı, yağlı, kısmen ağır yemekler içeren yerel restoranlar. Eski Lyon bölgesinde birçok örneğine rastlayabilirsiniz. Bunun yanı sıra, Fransız mutfağının çeşitli öğelerini barındıran, bazıları şefler tarafından günlük çıkarılan menülere sahip, birçoğu da küçük denilebilecek restoranlar oldukça lezzetli yemekler sunuyor. Menüden a la carte seçim de yapabilir ya da bana çok mantıklı gelen başlangıç-ana yemek-tatlı olarak menü şeklinde sunulan seçeneklere yönelebilirsiniz. Eli yüzü düzgün bir restoranda bu menüyü 20 Euro’dan başlayan fiyatlara bulabilirsiniz. Öğlen yemeği menülerini ortalama 25 Euro, akşam yemeği menülerinde ise 35 Euro’ya yiyebilirsiniz. İlgili mobil uygulama ya da internet üzerinden birçok restoran önerisi bulabileceğiniz için ben bu kısma detaylı girmiyor ama adettendir diyerek “Le Canut et Les Gones” ve “Cafe du Soleil” i öneriyorum. Özellikle Cafe du Soleil’de menü alacaksanız tatlıyı, badem ve gül suyundan yapılan enfes pembe renkli bir tart olan Praline Roses seçmenizi öneriyorum. Hatta menü kapsamında değil de canınız tatlı çektiyse direkt gidip bu tatlıyı yiyebilirsiniz. Yerel tanıştığım birkaç kişiden bu tartı en iyi yapan yerlerden birinin bu restoran olduğunu duydum ve bunun üzerine gidip afiyetle yediğimi belirtmeden geçemeyeceğim. Sabah kahvaltısını kruvasan ya da fırın lezzetleriyle yapmak istiyorsanız Croix Rousse’de yer alan “La Boulangerie des Chartreux” keyifli ve lezzetli bir seçim olacaktır.

Marsilya Notları ve Sokak Sanatı Konum

Marsilya Fransa’nın en büyük 2. kenti ve Akdeniz kıyısında olmasının verdiği avantajı turistik olarak iyi kullanan bir şehir. Barındırdığı Kuzey Afrikalı, Kıta Afrika kökenli ve Akdeniz kıyısında olması sebebiyle Akdeniz kültürü kökenli nüfus fazlalığı sebebiyle kozmopolit bir ortama sahip Marsilya suç oranı yüksek bir şehir olarak biliniyor ancak turistik alanlarda bulunmanız ve konaklamayı da şehrin turistik merkezlerinde yaparsanız çok sıkıntı olmayacağını düşünüyorum. Ben kaldığım 2,5 gün içerisinde herhangi ters bir olayla karşılaşmadım ama siz yine de kapkaç olaylarına karşı tetikte olun. Şehir’de yapılacak birçok aktivite bulunuyor, gezilecek yerler listesiyle başlayalım.

Vieux Port (Eski Liman) Konum

Şehrin turistik merkezi olan bu bölge küçük bir girinti koy şeklinde olan bir limanın etrafındaki yapılardan oluşuyor. Bu bölgenin iski Eski Liman olsa da benim ilk dikkatımı çeken eski ve yeninin birleşimi oldu. Örneğin, limanın bir ucunda 5.yüzyıldan kalma bir manastır olan Abbaye Saint Victor yer alırken, limanın en hareketli yerinde ise Marsilya’nın simgelerinden Ayna Tavan yer alıyor. Marsilya’ya her gidenin altına girip yaratıcı ve farklı fotoğraflar çekmeye çalıştığı Ayna Tavan’ın hemen yanında büyükçe bir dönmedolap bulunuyor. Meraklısı bu dönmedolaba binip Marsilya manazarası izleyebilir. Eski Liman’dan Marsilya açıklarında bulunan ve cezaevi olarak kullanılan Chateau d’If’e giden feribotlar kalkıyor. Açıkcası benim ilgimi çekmese de bu hapishane adasına gitmek için gidiş-geliş ve gezi derken gününüzün en az 2-3 saatinizi ayırmanız gerekiyor. Eski Liman’ın bir diğer ucunda ise St. Jean Kalesi ve bu kaleyle iç içe modern mimarisiyle ilgi çeken Avrupa ve Akdeniz Medeniyetleri Müzesi olan MUCEM yer alıyor. Bu müzeyle ilgili bilgiyi müzeler kısmında vereceğim.

Marsilya Katderali
Marsilya Katderali

MUCEM’i geçip deniz kıyısında ilerledikçe Marsilya’nın önemli yapılarından Marsilya Katedrali’ne ulaşıyorsunuz. Bu katedral Avrupa’da her daim rastlayabileceğiniz türden bir mimariye sahip olmayan, oldukça estetik hayranlıkla izleyeceğiniz bir yapı. Bizans ve Roma mimarisi izleri taşıyan bu katedralin daha güzeli ise Marsilya’ya hakim bir tepe üzerinde benzer bir mimari ile inşa edilmiş Notre Dame De La Garde Bazilikası. Bu bazilikaya Eski Liman’dan kalkan 60 numaralı otobüsle 10 dakikalık bir yolculukla gidebilirsiniz. Otobüs biletini otobüs şöföründen 2 Euro’ya alabilirsiniz. 1 saat geçerli olan biletle muhtemelen şehre dönüşü de rahatlıkla yakalayabilirsiniz. Nasıl ki Marsilya katedraline dış mimari olarak hayran kaldıysanız, eminim ki Notre Dame Bazilikası’nın da içine hayran kalacaksınız. Altın sarısı rengi ağırlıklı kubbeleri ve kırmızı beyaz sütunlar ve kemerleri ile sanki Ayasofya’ya benzeyen bir yapıdayım diyebilir ya da bir Mimar Sinanvari eserde olduğunuz hissine kapılabilirsiniz. Tavana asılı minik gemicikler, mozaik resimler, kubbe, kemer ve sütunların ahengi oldukça büyüleyici ve muhtemelen bu sebeple bu ayrıntıları inceleyip bazilikanın içinden dakikalarca çıkmak istemeyeceksiniz.

Le Panier Konum

Marsilya’nın eski şehir bölgesi olan Le Panier daracık sokakları, pastel renkli evleri, duvarları tablolaştıran sokak sanatı örnekleri ve butik Fransız restonları ile Marsilya’nın en güzel yerlerinden birisi. Bu sokakları adımlarken, duvarlardaki sokak sanatı eserlerini farkettikçe bir noktadan sonra kendimi bu resimleri fotoğraflarken buldum. Ama asıl eserleri, birazdan da bahsedeceğim şehrin bohem mahallesi Cours Julien’de görebilirsiniz. Le Panier’de sokaklarda kaybolup doyasıya gezmenizi tavsiye ederim, çünkü o bölgede her bir sokakta güzel bir fotoğraf karesi yakalayabilirsiniz.

Vieille Charite
La Vieille Charite 

Bu mahallede La Vieille Charite olarak adlandırılan, içerisindeki müze hariç kısımları ücretsiz gezebileceğiniz eskiden fakir insanların barınıp yardım alacağı bir yer olarak inşa edilmiş günümüzde ise müze ve kültürel bir merkez olarak kullanılan yapı yer alıyor. Burası Marsilya gezinizde görülmesi gereken duraklardan bir tanesi olabilir, zaten muhtemelen Le Panier’i gezerken bilmeseniz bile buraya rastlayacaksınız.

Cours Julien Konum

Street Art Cours Julien 1
Cours Julien

Lyon’un nasıl Croix-Rousse’si varsa Marsilya’nın da Cours Julien’i var. Bu mahallede sokak sanatının eşsiz ürünlerine rastlayacaksınız. Le Panier’deki çizimler daha çok boş duvarları renklendirirken, Cours Julien’de mahalleyle iç içe. Bazı sokaklardaki bütün dükkanların kepenkleri ve duvarları ilgili çizimlerle dolu. Restoran, spa, elektronik market, gece kulübü ya da manav farketmiyor. Hepsinin kendi işi ile alakalı yaratıcı çizimleri bu dükkanların dış duvarlarında yer alıyor. Cours Julien’de ayrıca Escaliers du Cours Julien olarak adlandırılan merdivenler bulunmakta. Bu merdivenlerden inip biraz ilerledikten sonra geriye dönüp baktığınızda her bir basamağa resmedilmiş ve tüm basamaklardaki çizimlerin bir araya gelmesiyle karşınıza dev bir çizim çıkmakta. Bu mahallede bazı sokaklar baştan aşağıya sokak sanatları eserleriyle dolu, benim fotoğrafladığım onlarca farklı çizim vardı, siz gerisini düşünün. Sanatın bu tarzına hiç ilginiz olmasa bile gidip renkli sokakları ve bu farklılığı görmeniz sizi oldukça şaşırtabilir. Cours Julien’den Eski Liman’a doğru ilerlerken arada kalan Noailles Bölgesi müslüman ağırlıklı Afrika mahallesi olarak biliniyor. Burada oryantal bir esinti duyacağınız kesin. Kurulan pazarında taze meye sebze ya da baharat alabilir, kruvasan yemekten sıkıldıysanız gözleme yiyerek kahvaltı yapabilir ya da güzel Arap tatlıları tadabileceğiniz dükkanlara dalabilirsiniz.

Longchamp Sarayı
Longchamp Sarayı

Yemek ve müzeler kısmına geçmeden önce Marsilya’da başka neler yapabilirsiniz diye listelersek, eğer yazın giderseniz tabi ki şehre yakın plajlardan denize girebilir, ya da makul bir mevsimde giderseniz şehre yarım saat mesafedeki Calanques Milli Parkı’na gidip söylendiği kadarıyla enfes olan koyları, falezleri ve sahili görebilirsiniz. Ben Ekim ayında gittiğim için doğal olarak bu ikisini es geçtim. Bunun yanı sıra şehir merkezinde yer alan Longchamp Sarayı adlı yapıyı görmenizi tavsiye ederim. Eski Liman’a yaklaşık 3 kilometre içeride kalan, yürüyerek yarım saatte gidebileceğiniz ya da tramvayla ulaşabileceğiniz mimari olarak oldukça heybetli bir yapıyla karşılacaksınız. Büyükçe bir yapay su kompleksi (havuz, şelale, anıt, bahçe) olan bu bölgede bahçelerde sakin bir gezi yapabilir, bahçede yer alan binalarda oryantal mimari esintiler yakalayabilirsiniz.

Marsilya Müzeleri

Marsilya müze anlamında Lyon’un bir tık altında olsa da ortalamanın üzerinde bir çeşitlilik vadediyor. Marsilya Tarih Müzesi’nin kayda değer bir müze olduğunu oradaki yerel kişilerden de duydum. Bunun yanı sıra Güzel Sanatlar Müzesi, Akdeniz Arkeoloji Müzesi, Cantini Müzesi, La Vieille Charite, Çağdaş Sanatlar Müzesi ve Marsilya Sabun Müzesi gibi çeşitli ilgi alanlarına hitap eden müzeler mevcut. Ben mimari anlamda oldukça etkileyici bir yapıya sahip, içeriğin ide merak ettiğimden dolayı MUCEM’i ziyaret ettim.

Avrupa ve Akdeniz Medeniyetleri Müzesi (MUCEM) Konum

Bu müzenin eski kale ile arasında kalan köprüsüne ücretsiz çıkabilir ve güzel manzara fotoğrafları çekebilirsiniz. Bu köprü bir nevi eski ile yeninin birleşimini ifade ettiğinden hoş bir anlam taşıyor. Ben bu şekilde düşünürken müzenin de aynen bu şekilde hem eski Akdeniz kültürünü hem de yeni şehirleşmenin nasıl olduğunu anlattığını farkedince bu köprünün ne kadar da anlam ifade ettiğini düşündüm. Müzede asıl sergilerin yanı sıra geçici sergiler de yer alıyor ve bu geçici sergiler oldukça iddialı. Benim gezdiğim zamanda Çinli çağdaş sanatçı Ai Weiwei sergisi vardı ve oldukça güzeldi.

MUCEM’in ana sergi alanlarından ilki iki bölüme ayrılmış durumda. Salona girdiğinizde sizi ilk olarak 15 ila 17. Yüzyılın Avrupa ve Akdeniz’inde hakim olan iki imparatorluğun, Osmanlı ve Habsburg devletlerinin tarihi aralarında İstanbul’un da bulunduğu altı şehir üzerinden anlatılıyor. İstanbul bölümünde Kanuni Sultan Süleyman ve Fatih Sultan Mehmet, Cezayir şehri bölümünde de Barbaros Hayreddin Paşa ile ilgili bilgiler ve tablolar yer alıyor. Bunların dışında Venedik, Genoa, Sevilla ve Lizbon şehirleri ve tarihlerini görebiliyorsunuz. Bu bölümü bitirdikten sonra günümüz Akdeniz’i, şehirlerdeki çarpık yapılaşma İstanbul, Kahire, Kazablanka ve Marsilya örnekleri üzerinden anlatılıyor. Son 50 yılda doğanın nasıl yo kedildiğini, çarpık kentleşmenin ve getirdiği sorunları anlatan görseller incelerken ve videoları izlerken içinizin cız etmemesi işten bile değil. Müzede bu bölüm dışında Avrupa’da tarım ve yaşamın nasıl şekillendiğini anlatan bir bölüm daha yer alıyor. Ben bu müzenin gerek mimarisi olsun, gerek konumu olsun, gerek de içeriği olsun modern müze konseptinin önemli örneklerinden biri olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.

Marsilya’da Ne Yenir?

Lyon her ne kadar gastronominin merkezlerinden biri kabul edilse ve kaliteli restoranları ile üst seviyede bir lokasyon olsa da sıradan bir turistten daha çok tat almayı önemseyen kişilere ve gurmelere daha çok anlam ifade ediyor. Marsilya ise şehrin kozmopolitliğinden dolayı çeşitlilik anlamında birçok mutfağı bünyesinde barındıyor. Şehirde Arap, Afrika ve İtalyan restoranlarına rastlamak mümkün, bunun yanı sıra birçok Fransız butik restoran cezbedici bir şekilde hem yerel halka hem de turistlere hitap ediyor. Bu Fransız restoranlarında Lyon’daki gibi menü usulu günlük yemeklerden tadabilirsiniz. Bunlarla birlikte Marsilya denince tabi ki Akdeniz mutfağı ve deniz ürünleri de akla geliyor. Marsilya’ya özgü boullabaisse denilen deniz ürünleri çorbası bu mutfağın en leziz ürünlerinden. Bir diğer Marsilya’ya özgü tat ise navette denilen minik kayık biçimindeki kurabiyeler. Bunların birden farklı çeşidi var ve yine Marsilya denince akla gelen şeylerden biri olan lavanta aromalı navetteler oldukça leziz. Lyon ve Marsilya

Turistik bir şehir olmasından dolayı, ilgili mobil uygulamalardan ya da bloglardan birçok restoran önerisine rastlayabilirsiniz. Ben de gidip yemek yediğim ve beğendiğim Le Panier Bölgesi‘ndeki “Cote Rue”, “Le Clan des cigales” ve “Au Coeur du Panier”, boulabaisse çorbası için de Eski Liman’daki “Les Arcenaulx” restoranlarını önerebilirim. Bunun yanı sıra mutlaka lavanta aromalı navette ve Noailles’de Arap tatlıları satan bir tatlıcıdan şekerli ve şuruplu tatlılardan tadın derim. Yemeğin yanı sıra eğer eğlenmek ve cafe-bistro tarzı yerlere uğramak isterseniz Cours Julien’e veya Eski Liman’a çok yakın olan Opera bölgesindeki yerlere gidebilirsiniz. Lyon ve Marsilya Notları

Tabi Marsilya’yı anlatırken sabunlardan bahsetmeden olmaz. Zeytinyağı bazlı sabunların satıldığı birçok dükkan göreceksiniz. Le Panier bölgesinde bu dükkanlardan birkaç tane var ve Marsilya’dan ne getirdin diyenlere güzel bir hediye olabilir. Birçok kokulusu ve çeşidi olan bu sabunların en doğalı sanırım saf zeytinyağlı olan ve lavanta özlü olanlar. Sabunların yanı sıra eğer alkol ilginizi çekerse -Fransa tabi ki şaraplarıyla ünlü ama onun haricinde- Güney Fransa’ya özgü “pastis” denilen anason bazlı, içerik olarak yıldız anason ve rezene gibi çeşitli bitkileri de barındıran, suyla karıştırıldığında rakı gibi beyaza değil de sarımtrak bir renge dönen ve Fransızların rakı gibi mezelerle değil de sade olarak tükettiği içkiyi tadabilir ve hediyelik olarak alabilirsiniz. Lyon ve Marsilya Notları

İlginizi çekebilir: Özlem Karagöz’den Road Trip Zamanı: Cote d’Azur Rotası

İlginizi çekebilir: Işıl Birengel’den İki Günde Lyon: Tarihi Binaları, Meydanları, Cıvıl Cıvıl Sokakları…