Doğum günümde sevdiğim bir arkadaşımın hediyesiydi Kum Tefrikaları. Kitabı heyecanla okudum, bittiğinde ise tatlı bir tebessüm ve şaşkınlıkla kapattım kapağı. Çağdaş Türk Edebiyatı’nın yeni sayılabilecek taze soluğu Ömür İklim Demir’in bu ilk romanına bir de beraber bakalım isterim. Keyifli okumalar…

Kum Tefrikaları |  Fotoğraf: Martin Péchy (pexels.com)

Kum Tefrikaları 

Kitap; Doktor Mithat, Murat Hoca, Yurdanur Hala ve Şevket Kemal Bey karakterlerinin etrafında şekilleniyor. Kitabın başlangıcında, Doktor Mithat, telefonla halasının öldüğü haberini alıyor, halasının köşkü ona miras bırakıldığı için de Suruç’tan İstanbul’a doğru yola koyuluyor.

Mithat, çocukken halasının eşi Tayyareci Şevket Kemal Bey’i adeta bir kahraman olarak görüyor. Miras kalan köşke gittikten sonra yıllardır kilitli olan bir kapının anahtarını şans eseri bulması ve merakına yenik düşerek içesi girmesiyle de asıl olaylar başlıyor. Mithat çocukluk kahramanının günlüğünü buluyor, Suruç’a dönüp yaşananları Murat Hoca’ya anlatıyor. Murat Hoca’nın günlüğü günümüz Türkçe’sine çevirmesiyle birlikte de günlükteki anılarla yepyeni bir hikâye başlıyor.

Hikâye İçerisinde Hikâye

Yazar Ömür İklim’in kurgusu o kadar güçlü ki, kitabın başında yer alan “Gerçeklerle alakası yoktur.” ibaresine rağmen kendinizi “Okuduklarım acaba gerçek hayattan uyarlama mı?” diye sorarken bulabiliyorsunuz.

Örneğin bazı sayfalarda dipnot olarak birinci tekil şahıs kullanılmış. Bu dipnotların yazar Ömür İklim’den değil de Doktor Mithat’tan olduğunun altını çizmek isterim. Ayrıca kitabın sonunda; bahsedilen karakterlerin, anıtların ve mekanların açıklamaları görsel materyallerle desteklenmiş. Ayrıca kitapta birçok Osmanlıca kelimeler aldığı için bir sözlük de yer alıyor. İşte bütün bu detaylar hikâyeyi daha gerçekçi kılıyor.

Hem Gerçekçi Hem de Fantastik

Kitap üç bölümden oluşuyor. İlk iki bölümde sıradan günlük olaylara yer veriliyor. Üçüncü bölümde ise işler biraz değişiyor ve finalde ise asıl bomba patlıyor. Kitap son bölümüyle daha çok bilim kurgu ve fantastik evrene yöneliyor. Spoiler vermemek için üstü kapalı anlatıyorum, kitabı okuduğunuzda ne demek istediğimi çok iyi anlayacaksınız…

Bazı okuyucular gerçekçiliğin bir yerde fantastik öğelere dönüşmesini mantık dışı bulabilir. Bana kalırsa kitabın asıl büyüsü bu detaylarda saklı. Birkaç türü tek bir romanda, hem de ilk romanında harmanlayıp okuyucuya sunmak yazar açısından zor olsa gerek. Ömür İklim bu zorluğun altından başarılı bir şekilde kalkıyor. Üstelik bütün kitabın özeti olabilecek bir cümle de bırakıyor 170. sayfaya; “Gerçeklerin mantıklı açıklamalara ihtiyacı yoktur.”

Kitabın her sayfası adeta bir ters köşe, okurken ne olacağını kestiremiyorsunuz. Arka kapak yazısında da dediği gibi: “Ömür İklim Demir bu kez kumdan, buhardan, hayalden ibaret bir romanla çıkıyor karşımıza. Türkiye’nin son yüz yılında dolanıyor, geçmişle geleceğin arasında sabırla mekik dokuyor.” 

Depresif, Karanlık, Bazen de Mutlu

Biraz depresif, biraz karanlık, biraz duygusal ve bazen de mutlu… Yaşam ve ölüm döngüsü ilmek ilmek işleniyor, hatta zamanın içerisinde kaybolmak dahi mümkün. Zaman zaman karakterlerin, özellikle Doktor Mithat’ın içsel çatışması na şahit oldukça boğuluyor gibi hissedebilirsiniz ama yeri geldiğinde beraber ayağa kalkıyorsunuz.

Ömür İklim kurguyu eğiyor, büküyor, bütün imkanlarını kullanıyor ve asla tatminsizlik yaşatmıyor. Altı çizilesi ve akla kazınası cümleler ile sizi kendisine iyice bağlayan, hayatınızı sorgulatan bir kitap Kum Tefrikaları. Bir öykücüden beklenmeyecek kadar iyi bir ilk roman. Bize de bu noktada ancak tebrik etmek düşüyor. Kalemine sağlık Sevgili Ömür İklim, başarıların daim olsun!

Kapak Fotoğrafı: Yapı Kredi Yayınları

İlginizi Çekebilir: Başak Aydın’dan Yaratıcı Yazarlık