Bu sene gerçekleşen 76. Cannes Film festivalinin en çok konuşulan filmi. En büyük ödül olan Altın Palmiye’yi de cebine koyan film, başrol performanslarıyla göz dolduruyor. Özellikle Sandra Hüller’in rolünün hakkını fazlasıyla verdiğini, bir an olsun dozunu kaçırmadığını söyleyebiliriz. Zira hikaye, konusu itibarıyla bu “overacting” meselesine biraz müsait aslında. Film bir röportaj ile açılıyor, eve gelen genç bir öğrenci hanım, Sandra Hüller’in hayat verdiği Sandra Voyter ile yazdığı kitaplar üzerine konuşuyor. Sandra’nın kocası da evin üst katında renovasyon işleriyle uğraşıyor. Aşırı yüksek seste açtığı P.I.M.P. isimli 50 Cent şarkısıyla aşağıda röportaj yapan kadınları rahatsız ediyor. Gerilimin fitilini yakan bu sahne de beklenmedik bir trajediye bağlanıyor. Film, yakın zamanda vizyona girdi, ilgilisi kaçırmasın.

Anatomy of a Fall
Anatomy of a Fall | Fotoğraf: ew.com

Bahsetmiş olduğum basit ama bir o kadar da gerilimli sahne, yönetmen Triet’nin incelikli bir şekilde işlediği, filmin en iyi sekanslarından biri olarak nitelendirilebilir. Ropörtajının yarıda kalmasına sinirlenen Sandra, bunu misafir öğrenciye belli etmiyor. Devamında çiftimizin ufak oğlu köpeğiyle beraber bir yürüyüşe çıkıyor Alpler’in bembeyaz patikalarında. Evde yalnız kalan karı kocanın başına ne gelebilir? Bunu ufak oğlan eve döndüğünde öğreniyoruz. Birisi kanlar içinde ve karlar üstünde yatıyor… Filmin adından ve posterinden de kolaylıkla anlaşılacağı üzere birisi düşmüş. Fakat olayın nasıl gerçekleştiğine dair bazı şüpheler var. Çünkü olay evde sadece 2 kişi varken gerçekleşiyor. Devamında finale kadar bu sis perdesinin adım adım kalkışına tanıklık ediyoruz.

Editör Notu: Yazının devamı spoiler içermektedir.

Anatomy of a Fall | Fotoğraf: The Dasily Beast

Yönetmenin hikayeyi olduğundan daha kompleks ve alengirli kurmaya çalışmaması, üslubunun ve yarattığı/çözdüğü çatışmanın sadeliği beni tavladı diyebilirim. Aslında çok bariz şekilde kadının bu cinayeti işleyemeyeceğini görüyoruz fakat beynimiz bize arada bir minik oyunlar oynayabiliyor. En azından bende böyle oldu. Bit yeniği araya araya en son ortada bit yeniği aranmasına gerek olmayan salt bir aile draması olduğunu gördüm. Çok fazla film izlemenin insan beyninde yarattığı deformasyonları seyircisinin yüzüne vuruyor bu film… Ufak oğlanın da inanılmaz oynuyor olması, evde yalnız geçirdiği haftasonunda köpeğinin üzerinde yaptığı deney falan aklımı aldı.

Çok fazla görme şansımız olmayan baba karakterine yapılan flashbacklerin her saniyesi anlamlı. Eşiyle ettiği kavga, çocuğuyla arabada hayatın anlamına dair konuştuğu ve davanın çözülmesini sağlayan o sekans. Hepsi yerli yerindeydi. Filmin eleştirilebilecek tarafları da var. Süresinin en az 25-30 dakika daha kısaltılabileceğini düşünüyorum. Filmin vuruculuğuna da katkı sağlayacak bir işlem olurdu bu hem. Yine de son dönemde Cannes’da bu ödülü alan filmlerin yarattığı ufak çaplı hayal kırıklıklarını düşününce, Anatomy of a Fall meselesini anlatış şekliyle kendisi hakkında konuşturtmayı başarıyor. Sandra Hüller’in oynadığı her filmi merakla bekliyorum. Sevgiler…

 Sinema dünyasına ve filmlere dair paylaşımlarıma Instagram üzerindeki film blogumdan (@atıptutuyorum) ulaşabilirsiniz.

Kapak Fotoğrafı: The Guardian

İlginizi çekebilir: Eralp Alper’den Yaratılan