“İstedim ki önümde bir yol açılsın ve adımlarım kelimeler olsun. Virgülüne ünlemine basarak ilerleyeyim. Ama noktaya varınca durmasını bileyim.” Bu sözlerin yazarı okul yıllarında sözelci sayısalcı ayrımını hatırlatırken çok tüylü yaşam dostlarımız hakkındaki müthiş tespiti de vurguluyor: Kediler ise gözlemci. Kedibiyat kitabı hakkında, yazarı Ayşım Okudan ile söyleştik. 

Kedi ve İkizi
Kedi ve İkizi | Fotoğraf: Ayşım Okudan

Kedilerle ilgili her şeyi çok seviyorum. Hele de adında “kedi” geçen bir kitap olursa bu. Dosyasıyla ilk tanışmamda bu yüzden soluksuz okudum Kedibiyat‘ı. Bittiğinde artık kedilerin bana epeydir olağanüstü gelen yaşamlarının seviye atlayıp, günlük insan hayatında, bir kafe ya da kitapçıda, bir balo veya partide, belki de çok yakında Metaverse sayesinde tamamen yerleşik ve eşit olacaklarına dair bir inanca sahiptim. Evet, Kedibiyat  bence kitap bazlı bir buluş, gezegensel bir keşif. Kedilerin kültür yaşamlarına dair güçlü bir metafor.

Öncelikle Ayşım Okudan’ı tanıyabilir miyiz daha çok kitap okuma ve yazma uğraşlarıyla?

Kitap sevgisi DNA’ma kodlanmış şekilde doğduğuma inanmak hoşuma gidiyor. Üç dört yaşlarında bir çocukken ve henüz okumayı sökmemişken bile tabiri caizse çuval dolusu kitabım varmış. Bana bir ya da bilemediniz iki kez okumaları yeterliymiş. Sonrasında kitabı alır kendimce cümlelerle süsleyip okuyormuş edasıyla tam da sayfaların çevrilmesi gerektiği yerde çevirirmişim. Okumayı öğrendikten sonra ise okuma tutkum hiç eksilmedi. Su içmek, nefes almak gibi yaşamımın içinde daima benimle. 

Okul yıllarımda kompozisyon yazmayı çok severdim. İki binli yılların başında şarkı sözü yazmaya başladım. Eşim de bu sözleri besteliyordu. Şarkı sözü yazarken hece sayısına, nakarat kısmına ya da melodiye oturmasına dikkat ederek yazdığım için bir yerden sonra çok kısıtlandığımı fark ettim ve böylece şiir yazmaya başladım. Derken küçürek öykü denemelerim oldu. Son bir yıldır ise öykü yazıyorum. 

Anıların Vergisi, Kolaj
Anıların Vergisi, Kolaj | Fotoğraf: Kafekültür “L’atelier graphique” 

Bugüne dek yazdığım en uzun metin Kedibiyat‘a ait. Ayrıca her hikayenin de bir hikayesi vardır ya Kedibiyat’ın doğuş hikayesi benim için çok özel. Pandeminin hepimizin üzerinde olumsuz etkilerinin hüküm sürdüğü mart 2020’de gördüğüm bir rüya Kedibiyat‘ın ilk cümlelerini verdi bana. Evimize gelen bir yayınevi sahibinin “Seninle bir çalışma yapacağız ve ben bunun sonucunda kitabını basıp basmayacağıma karar vereceğim, hemen aklına gelen iki cümleyi yazıp ver bana.” demesi üzerine kurduğum iki cümle uyandığımda aklımdaydı. Rüyanın tesiri üzerimde ve hala uykuluyken hemen telefonuma uzanıp rüyamda söylediğim iki cümleyi tekrarladım ve kaydettim. Akşamına oturup o iki cümlenin devamını getirdim ve bir süre sonra Kedibiyat ortaya çıktı. O iki cümle hak ettiği gibi hikayenin başlangıcında yerini aldı. Arka kapak yazısında da olmasını istedim çünkü beni o metni yazmak için tetikleyen ve heyecanlandıran cümlelerdi.

Kedibiyat kulağa çok hoş gelen bir isim. O mu ilk aklınıza geldi yoksa kitabı yazdıktan sonra mı düşündünüz?

Metni yazarken bir yandan da içeriğiyle bütünleşecek bir isim bulma arayışındaydım. Edebiyat ve kedi hem hayatımda hem de metinde çok önemli bir yer tuttuğu için ikisini kaynaştırmak istedim. Aklıma Kedibiyat ve Kedebiyat geldi. Yayıncıma danıştım ve Kedibiyat‘ta karar kıldık. 

Kedibiyat
Kedibiyat | Fotoğraf: Kafekültür Yayıncılık

Şöyle düşündünüz mü hiç: Okunacak o kadar kitap var ki ve sadece okumayla geçecek bir ömür neden olmasın?

Sanırım çoğu okurun hayalidir, okumayla geçen günler… Ama ömür sonlu, basılan kitaplar sonsuz olduğu sürece zaten yetişmek mümkün olmayacaktır.

Özelde Instagram ve sosyal medya iletişim kanalları hakkında genel düşünceleriniz ve beklentilerinizi paralelinde yaşadıklarınız nelerdir?

Aktif bir sosyal medya kullanıcısıyım ve faydasını da gördüm, görüyorum. İlk üyeliğimi Antoloji adında bir şiir sitesi için almıştım. Ben de emeği olan, şiire dair ufkumu açan Nehreyn /Mümtaz Bey’i bu site sayesinde tanıdım. Bloğum var. Blog paylaşımlarım sayesinde çok güzel geri dönüşler aldım. Youtube kitap kanalımın da bende ayrı bir yeri var, ne kadar uzun süredir aktif olmasam da. Instagram’a gelince ilgi alanlarım dahilinde hem fotoğraf hem müzik hem de kitap paylaşımlarını takip etmekten keyif alıyorum ve faydalanıyorum.

Kedibiyat ile ilgili olarak nasıl tepkiler aldınız, henüz çok yeni çıkmış olsa da? Onun kitaplarınız arasında onun nasıl bir yeri var?

Kapak tasarımı ve ismiyle epey ilgi çekti. Umarım içeriği de beklentileri karşılayacaktır. İlk kitabım Siyahın Neşesi ekseriyetle şarkı sözlerinden oluşuyor. Ayışığı Kedisi‘nde ise şiir, deneme, küçürek öyküler ve üç öykü var. Yaz Öyküleri ve XX Kuşağı Öyküleri seçkilerinde de birer öyküm var.
Kedibiyat ise ilk uzun metnim olması nedeniyle farklı bir heyecan yaşatıyor bana.

Sayıları 20’yi aşkın kedinin “hayatlarında” yaşıyor ve onlara eşlik ediyorsunuz eğer kedileri doğru anladımsa… Acaba bu ilginç ve güzel deneyimle ilgili hayata insana ve dünyaya dair düşünsel çıkarımlarınız oluyor mu zaman zaman?

Olmaz mı? Kedilerle yaşam başlı başına eğitici, öğretici, eğlenceli ve zaman zaman yorucu. Her geçen gün tavırlarıyla, yaklaşımlarıyla beni şaşırtmaya ve varlıklarına hayran bırakmaya devam ediyorlar. Okul yıllarında sözelci sayısalcı ayrımı olurdu hatırlarsanız. Kediler ise gözlemci. Bir gün haklarını teslim etmek ve sırf onlara özel bir kitap yazmak istiyorum. Yaşamıma kattıkları sevgi, yenilikler, değerler ve öğretiler yabana atılır gibi değil. 

Bir kedi olsaydınız ve “İnsaniyat” adlı bir kitap yazmak ister miydiniz ve ne yazardınız?

Bir kedi olsaydım sanırım insanlarla ilgili bir şeyler yapmak için patimi bile oynatmazdım. Yer, içer, uyur uyanır oynar ve yine yer içer uyur uyanır oynardım. Kedinin kuyruğunu kovaladığı gibi bu döngü içinde yaşamayı tercih ederim. Ama izniniz olursa ben yazmak isterim, İnsaniyat isminde bir öykü.

Edebiyat dışında ilgilendiğiniz bir sanat dalı var mı?

Acemi amatör olarak kara kalem resim çiziyorum. Yine amatör bir müzisyen olarak bas gitar çalıyorum. Nota okumayı bilmiyorum ve kulaktan nota çıkarabilmek gibi bir yeteneğim de yok. Sadece Fazıl’ın yönlendirmeleri ve öğrettikleri doğrultusunda şarkılar üzerinde çalışıyorum. 

Kapak Fotoğrafı: Ayşım Okudan

İlginizi çekebilir: Halil Gökhan’dan 3 Kadın Yazar 3 Yeni Kitap