Köroğlu Balesi, Türk dünyasının ortak kültür mirasından alınan bu güçlü hikâyeyi, Erhan Güzel ve Gökçe Sönmemiş‘in eşsiz koreografisiyle sahneye taşıyor. Ceren Türkmenoğlu‘nun bestesi ve Erberk Eryılmaz‘ın orkestra şefliğiyle müzikal bir şölene dönüşen bu eser, Barbaros Şansal’ın kostüm, Gökçe Sönmemiş’in ışık tasarımıyla güçlü görsel bir anlatıma bürünerek yeniden efsaneleşiyor. Prömiyeri 11 Şubat’ta CRR Konser Salonu’nda gerçekleşen İBB Kültür’ün bu projesi, Türk kültürünün ve sanatının gelecek nesillere aktarılmasını hedefleyerek, bir yandan geçmişle bağımızı güçlendirirken, diğer yandan da sanatın evrensel diliyle yeni köprüler kurmayı amaçlıyor. Projeyi hayal eden, birçok ismi yanına katıp hayalini sahneye taşıyan Erhan Güzel’e bale sanatının anlatım aracı olarak sağladığı imkânları, sahneleme ve gösterilerin sürekliliği için gereken şartları sordum. Keyifli okumalar.

dsc8871
“Köroğu” Balesi| Fotoğraf Kaynağı : İBB Kültür (Sami Türk)

Türk kültür ve sanatının zengin mirasının kökleri uzun yıllara dayanan dostluk, aşk, kahramanlık, adalet temalarının bir arada bulunduran Köroğlu’nun destansı öyküsünü bale sahnesine taşıdınız. Projenin ortaya çıkış hikâyesini ve ekibin bir araya gelip hazırlanma sürecini anlatabilir misiniz?

Aslında her şey sosyolojiye gönül vermekle başladı. Sosyoloji, toplumbilim demektir. Bir sosyolog değilim ama toplumumuzda bale ne demek, ne işe yarar sorularını hep kendime sordum. Buna kişisel olarak amatör cevaplarım vardı. Klasik baleyi bilmeyen insanlar için ilk seyrettikleri balenin içinde kendi toplumundan parçalar göremedikleri zaman eseri yadırgadıklarını gözlemledim. Kuğu Gölü, Giselle, Les Sylphides gibi dünyanın en önemli klasik balelerini izlediğimiz zaman içinde kendi toplumlarına ait folklor adımları görürüz. Bu durum kendi balelerini toplumlarında yücelten dinamik olmuştur. Bu sayede daha çok ilgi, alaka ve seyirci takdiri ile ödüllendirilmişlerdir. İçimden hep diyordum ki “ben de bir bale yapacağım” ve içinde Karadeniz’den, Doğu Anadolu’dan, Marmara’dan, Akdeniz’den ve Ege’den gelen halk dansı adımları bulunduracağım. Keza müzikleri de senfonik batı orkestrası olmasına rağmen bizim coğrafyamızın geleneksel enstrümanlarını içinde barındıracak şekilde olmasını dilemiştim. Neredeyse bu düşüncenin tamamını şimdiki Fatih ilçesi belediye başkan adayı olan Mahir Polat beyefendiye anlattım. Kendisi bu fikri çok beğendi ve eğer bir Türk balesi yapılacaksa “Köroğlu” hikayesi ile olmasını isteyen o idi. Beni hemen İBB Kültür Dairesi Başkanı  Tolga Volkan Aslan ile tanıştırdı. Volkan bey de bir halk dansçısı olduğu gibi vizyoner ve misyoner bir insan olduğu için çabuk anlaştık. Sayelerinde İstanbul’a ve Türkiye’mize şahane bir Türk balesini beraber armağan ettik.

dsc8574
“Köroğlu” Balesi | Fotoğraf Kaynağı : İBB Kültür ( Sami Türk )

Köroğlu’nu sahnelemeye hazırlanırken neler yaşadınız?

Müzisyen arkadaşım Ceren Türkmenoğlu ve bale sanatçısı Gökçe Sönmemiş ile çıktığım bu yolda bu konu hakkında ikisiyle de ayrı ayrı saatlerce konuştuğumu hatırlarım. Bilinen bu sert zıtlıkları yani Şark’ı ve Garp’ı yan yana getirmek dünyanın en büyük problemi olmuştur. Dünyadaki en yüce liderler bile bu konuda zorlanırken bizim de çok kalp krizi geçirdiğimiz doğrudur. Ama sonunda muhteşem bir sentez ortaya çıkardık. Ceren Türkmenoğlu muazzam bir müzik yazdı. Ben ve Gökçe Sönmemiş de buna uygun bir koreograf yaptık. Buradan Ceren’ e ve Gökçe’ye sonsuz sevgilerimi ve teşekkürlerimi iletiyorum.

Kültürel mirasımızın korunması ve aktarılması gibi çok önemli bir görevi de yerine getirmeyi hedefleyen projede hangi unsurları bir araya getirerek, ne gibi mesajlar aktarmak istiyorsunuz?

Klasik balenin kemik seyircisi balenin hala 1980 Türkiye’sinin TRT 2’de pazar günleri izlenilen bale halini biliyor. Bu baleler genelde tayt ve kolet giyen erkeklerin, tütü giyen kızların balesi oluyordu. Bu kemik düşüncenin toplumun geneline yayıldığı belliydi. Köroğlu gibi çok önemli bir karaktere tayt ve kolet giydireceğimizi düşünen insanlarla karşı karşıya kaldım. Bale neydi? Herhangi bir konuyu sözsüz bir biçimde dansla anlatma sanatıydı. Köroğlu gibi çok önemli bir kahramanı halkımıza dansla anlatmak isterken, Köroğlu’na tayt giydireceğimizi düşünen ve bale sanatını halka tanıtamayan bu dinamikleri düzenlemek en büyük görevimiz olmuştur. Yani kısaca Köroğlu’nu Kuğu Gölü gibi değil kendi destanımızla anlattık. Bu sayede dili evrensel olan bale sanatına Türk balesini katarak Türk balesini dünya sahnesine taşıdık.

dsc9032-enhanced-nr
“Köroğlu” Balesi | Fotoğraf Kaynağı : İBB Kültür ( Sami Türk )

Proje bir yandan geçmişle bağımızı kuvvetlendirirken bir yandan da sanatın evrensel diliyle köprüler kurma amacı belirgin bir şekilde kendini hissettiriyor. Sanatın coğrafyasal olarak genişlemesi hakkında bale sanatının sizce sağladığı imkânlar nedir?

Bale sanatı ülkemizde tam bilinmiyor olsa da dünyanın çoğu ülkesinde aşrı ilgi ve rağbet gören bir sanat dalıdır. Sözden önce dans vardı, hareketsel anlatım vardı düşüncesi ile yola çıkarsak herhangi bir hikâyeyi dansla anlatmanın önemini meydana çıktı. Çünkü bazen bir hareket bin tane sözden daha kıymetlidir. Tam da bu düşünceyle 18 Kasım 1920’de İsveç balesi tarafından yapılan dünya prömiyerinde bizim kültürümüze ait olan Türk-Müslüman hikâyelerinden en önemlisi Derviş (Derviches) konusu Avrupa’ya kaptırılmış oldu. Batı, Derviş’i hareketsel anlatımlarla ve uygun kostümle her türlü kulvarda sahiplenirken Batı’nın henüz sahiplenmediği Köroğlu’nu sahiplenip dünya prömiyerini yapmak kişisel zafer olarak saydığım başka bir önemli durumdur.

dsc8832
“Köroğlu” Balesi | Fotoğraf Kaynağı : İBB Kültür ( Sami Türk )

Sahnede kariyerinde ilerlemiş profesyonel dansçılarla birlikte, eğitim verdiğiniz henüz yolun başında olan genç sanatçılar da yer alıyor. Genç sanatçılara proje özelinde sağlamak istediğiniz imkânlar hakkındaki misyonunuzu anlatabilir misiniz? Kişisel ve kurumsal olarak vizyonunuzda neler var?

Bale sanatı, hareketsel devinimlere ihtiyaç duyduğu için genç bedenlerle çalışmaya uygun bir sanattır. Belli bir yaşı geçen bale sanatçıları sahnedeki karakter rollerini canlandırabilir fakat balenin göze hitap eden büyük akademik hareketlerini icra etmekte zorlanırlar. Benim hedefim ise gençlerin bile altında kalan neredeyse çocuk yaştaki insanları bir an önce profesyonel bale yaşantısına dâhil etmek gibi misyoner bir durumdu. Bale sanatına katılımın az olduğu bu süreçte profesyonelleştirilmiş gençleri dahil ettiğim için çok mutluyum. Bunu kendimce kişisel bir zafer olarak sayıyorum. Hepsinin yolunun açık olmasını diliyorum. Benim eserimden sonraki dans edecekleri diğer eserlerde artık acemilik çekmeyeceklerdir. İşte tam da bu durum Türk balesine en büyük katkıdır.

dsc8779
“Köroğlu” Balesi | Fotoğraf Kaynağı : İBB Kültür ( Sami Türk )

Bale sanatı, belirli ve sınırlı bir gösteri alanına sahip. Projenizin sürekliliği ve devamlılığı için planlarınız nedir?

Bu soru çok doğu bir noktaya değindi. Ne yazık ki tam da dediğiniz gibi çok az sınırları olan bir mesleğiz. Umarım Köroğlu, bu konuda da yenilenin, aciz görülenin, yadırgananın yanında olup zulmedenin, hakir görenin karşısında duracak ve yeni alanları, yeni sahneleri, yeni düşünceleri ardından getirecektir. İBB’nin ve CRR’nin Türk balesinin devamlılığı konusundaki yardımları ve desteği tam bir Köroğlu hareketidir. Köroğlu , bugün ve bundan sonra sanatın ve sanatçının daha geniş sahnelerde anılmasına önder olacaktır. Sürekliliği ve devamlılığını seyircimiz belirleyecektir. Seyircimiz eğer isterse ve bağrına basarsa ben öldükten sonra da Köroğlu dans etmeye devam edecektir. Daha gencim ama vasiyetim Köroğlu’nun benden sonra da revize edilerek çağın dansına uygun halde sergilenmeye devam edilmesidir.

dsc8538-2
“Köroğlu” Balesi | Fotoğraf Kaynağı : İBB Kültür ( Sami Türk )

“Köroğlu” balesi İBB Prof. Dr. Adem Baştürk Kültür Merkezi (Esenler), İBB Bülent Ecevit Kültür Merkezi (Kartal), İBB Dr. Enver Ören Kültür Merkezi (Yenibosna) gibi yerlerde de gösterilecek. Gösterinin şehrin her yanına gitmesindeki hedefleriniz ve görmeyi umduğunuz reaksiyonlar neler?

Tam bu satırları yazarken Esenler’deki matine, suare temsillerimizi bitirmiş bulunmaktayız. Kapalı gişe dans ettik. Temsil çıkışında bir sürü insan başrol sanatçılarımızla fotoğraf çektirmek için sıraya girdi. Orada bulunan teknik ekip ise asla unutamayacağım sözler söyledi. Bunlardan bir tanesi şuydu: “Programda Köroğlu balesini görünce çok sıkıcı bir iş geliyor diye düşündük. Ama yanılmışız. Gözümüzü kırpmadan seyrettik. Keşke her gün burada olsanız. Bize baleyi hep yanlış tanıtmışlar.” Kartal ve Yenibosna’da da aynı reaksiyonları alacağımızdan eminim.

Oyuna Dair

“Köroğlu” balesi, Köroğlu’nun cesareti, aşkı ve halkına olan bağlılığı, koreograf Erhan Güzel ve Gökçe Sönmemiş‘in özgün yaratıcılığıyla sahnede hayat buluyor. Proje, Köroğlu destanının modern bir yorumunu sunmayı amaçlayarak, Türk kültürü ve tarihini dansın evrensel dili aracılığıyla anlatmaya odaklanıyor. Müziklerini Ceren Türkmenoğlu‘nun bestelediği, orkestra şefliğini Erberk Eryılmaz‘ın yaptığı projede, kostüm tasarımını Barbaros Şansal, ışık tasarımını Gökçe Sönmemiş, sahne tasarımını Coşku Türkel ve medya tasarımını Dilan Bozyel ve Ecem Ulubaş üstleniyor. Eser sorumlusu ise Bahadır Ovacıklı.

Köroğlu rolünde Mehmet Nuri Arkan, Telli Nigâr rolünde Deniz Kılınç Tunçeli, Kurt Ali rolünde Erhan Güzel, Bolu Beyi rolünde Yücel Emre Kaynarsu’nun yer aldığı “Köroğlu” balesinde ayrıca; Bahadır Ovacıklı, Berkay Saraçoğlu, Mustafa Çağatay Özmen, Olcay Tunçeli, Ece Süzgen, Ege Timoçin, Elenay Bacı, Eyşan Duru Uztürk, İlayda Ulaş, Nehir Taşçı, Sena Önel, Zeynep Melek Yaşar, Zeynep Sude Taşdelen, Agit İşcan, Civan Kutluay, Efe Pişkin, Murat Gazi Öztekin, Necmettin Efe Tezel ve Serkan Öztürk rol alıyor.

“Köroğlu” balesinin kültür merkezlerindeki gösterimlerine ait ücretsiz biletlere İstanbul Senin
uygulamasından, CRR Konser Salonu’ndaki gösterimlerine ait biletlere ise Biletix’ten ulaşmak mümkün.

Kapak Fotoğrafı: İBB Kültür (Sami Türk)

İlginizi çekebilir: Halil Şimşek’ten 31. İstanbul Caz Festivali