Her bir noktası tarih ve kültür kokan İstanbul’un özel gün ve etkinlikler dışında ziyaret edilmesi mümkün olmayan mekanlarını gezmek, uzun yıllar unutulmayacak anılara ev sahipliği yapıyor. 1985 yılında Avrupa Konseyi tarafından başlatılan ve 1999 yılında Avrupa Birliği’nin katıldığı Avrupa Miras Günleri de İstanbul’da yaşayanlar için her yıl eylül ayının bir hafta sonunda yeni keşiflerin kapısını aralıyor. Bu kapsamda Eylül ayında iki gün için, Fransa İstanbul Başkonsolosluğu, Institut français Türkiye ve Fransız Anadolu Araştırmaları Enstitüsü – Institut Français d’Études Anatoliennes (IFEA), Fransız Sarayı’nda düzenlediği turla tarihi 170 yıla dayanan bu eşsiz yapının kapılarını ziyaretçilerine açtı. Geçtiğimiz yılın ardından bu yıl bir kez daha ziyaret ederek hasret giderdiğim bu yapıya dair tüm merak edilenleri yazı ve fotoğraflar aracılığıyla sizlerle buluşturmak için tur rehberimiz Selin Şaşmaz Kalaycıoğlu’nun anlatıp paylaştığı bilgiler ve moda fotoğrafçısı arkadaşım Nur Avcı’nın objektifine yansıyanları bir araya getirerek bu yazıyı kaleme aldım. Şimdi sizleri Fransız Sarayı turuna dair izlenimlerimle baş başa bırakarak keyifli okumalar diliyorum.

fransiz-sarayi-34
Fransız Sarayı | Fotoğraf Kaynağı: Nur Avcı

Kısa Kısa Fransız Sarayı Tarihi

  • Fransız Sarayı, geçmişin Osmanlı İmparatorluğu ve günümüzün Türkiye’si ile Fransa arasında neredeyse 500 yıla varan diplomatik ilişkileri temsil eden en önemli örneklerden biri konumunda bulunuyor.
  • Tarihsel sürece baktığımızda her iki devlet arasındaki ilk temaslar 1525 yılında Kanuni Sultan Süleyman ile I. François arasında kurulmuş. Fransa’nın ilk daimi büyükelçisi ise 1535’te göreve başlamış. Ekonomi, ticaret, kültür, sanat, eğitim gibi türlü alanlarda kuvvetli ilişkilerin kurulmasının temeli de bu döneme dayanıyormuş.
  • Beyoğlu’na yerleşen ilk devlet olan Fransızlar, elçiliklerini de 17. yüzyılın başında Pera’nın leb-i derya yamaçlarında, bir zamanlar Osmanlı astronomu Takiyeddin’in rasathanesinin de bulunduğu o geniş araziye inşa etmişler.
  • III. Selim’in bağışladığı bu arazide Fransa, yüzyıllardır varlık gösteriyor fakat şu anki bina bu arazide inşa edilmiş üçüncü saray binasıymış. İlk saray binası depremden ikincisi ise yangından nasibini almış.
  • Fransız mimar Pierre-Leonard Laurécisque’in burjuva mimarisi tarzında tasarladığı sarayın inşası, Kral Louis Philippe’in tahttan inmesinden bir yıl önce 1847’de tamamlanmış.
fransiz-sarayi-33
Fransız Sarayı | Fotoğraf Kaynağı: Nur Avcı
  • Mimar Laurécisque, uzun yıllarını adadığı saray ve kilise binaları dışında fazlaca tanınmazmış. Hatta yaşadıkları göz önüne alındığında Laurécisque’in bahtsız bir mimar olduğunu söyleyebiliriz zira sarayın inşaatının tamamlandığı 1847 yılında hem 26 yaşındaki eşini hem de 7 yaşındaki oğlunu birkaç ay arayla kaybetmiş. Anne-oğul ikisi de saraya bağlı kilisenin altına gömülüymüş.
  • Saray, 1910 yılındaki tadilat sonucu mühim değişikliklere uğramış ve tadilat öncesinde sarayın görünümü bugünkü gibi değilmiş.
  • Sarayın yapıldığı dönemde giriş, İstiklal Caddesi üzerinden atlarla, at arabalarıyla sağlanmaktaymış.
  • Sarayın şimdiki girişi ise, ilk motorlu araçların piyasaya çıkmasının ardından, İstiklal Caddesi’ne bağlanan eski girişin bulunduğu sokağın darlığı nedeniyle 1910 yılında tesis edilmiş.
  • Bu binanın en önemli özelliği, Fransızların yurt dışında açtıkları ilk elçilik binası olmasıymış. İlk Fransız elçisi görevini üstlenen isim de Jean de La Forest’mış.
  • Şu anki sarayın bulunduğu arazi, yalnızca saray binasından ibaret değil. Bünyesinde kilise, okul, eskiden tercümanlara ev sahipliği etmiş Fransız Anadolu Araştırmaları Enstitüsü ile bahçeler de barındıran bir bütün.
  • Fransız Sarayı, her ne kadar tarih koksa da bunun yanı sıra İstanbul’da Fransa ile ilgili düzenlenen etkinliklerde kullanılması nedeniyle günümüzde de hâlâ yaşayan, gayet canlı bir mekan hüviyetine sahip.
fransiz-sarayi-21
Fransız Sarayı | Fotoğraf Kaynağı: Nur Avcı
  • Fransızların Palais de France adını verdikleri Fransa Sarayı, Odakule’nin tam karşısına düşen ve eski adı Polonya Sokağı olan Nuri Ziya ile Tomtom Kaptan sokakları arasında kalan arazide bulunuyor. Bir anlamda mevcut arazi uzun yıllardır Fransız toprağı.
  • Fransa Sarayı, Fransa’nın Bab-ı Ali ve sonrasında yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti nezdinde, büyükelçilik başkent Ankara’ya taşınana kadar ilk diplomatik temsilciliği olmuş.
  • Başkentin Ankara’ya taşınmasından evvel saray Fransız Sefareti’ne ev sahipliği ediyormuş. Günümüzde ise burası, İstanbul’a sık sık gelen büyükelçi ile İstanbul Başkonsolosu’na konut olarak hizmet vermekte.

Fransız Sarayı’na Giriş

  • Fransız Sarayı’nın hemen girişinde sağda yer alan tahtırevan, Süveyş Kanalı açılış törenine katılmak için çıktığı yolculukta, İstanbul’u 1869 yılın ekim ayında ziyareti sırasında III. Napolyon’un eşi imparatoriçe Eugénie’yi taşımış.
  • Öncesinde ise 1867 yılında Sultan Abdülaziz, III. Napolyon’u ve uluslararası dünya fuarını ziyaret etmek için Paris’e gitmiş.
  • Onların karşında bulunan çocuk kızağı ise 19. yüzyıl başlarına aitmiş.

Sütunlu Salon

fransiz-sarayi-22
Fransız Sarayı | Fotoğraf Kaynağı: Nur Avcı
  • Bu bölümde yer alan sütunlar ve tavandaki sırça kubbe, binaya 1910 yılında eklenmiş.
  • Sütunlu salon önceden taht makamı diye anılırmış. Çünkü Kırım Savaşı’nda (1853-1856) Fransızlar da İngilizler gibi Rusya’ya karşı Osmanlıların yanında yer almıştı. Savaşın ardından Sultan I. Abdülmecid teşekkür mahiyetinde saraya geldiğinde bu tahta oturduğu söylenmekte.
  • Sarayda duvarları da süsleyen mevcut tüm halılar Gobelins halı imalathanesinden gelmiş. Halıların en eskisi (17. yüzyıl) sütunlu salonda bulunuyor. Diğer halılar ise 19. yüzyıl başındanmış.

Merdiven & Yemek Salonu

fransiz-sarayi-13
Fransız Sarayı | Fotoğraf Kaynağı: Nur Avcı
  • Yukarıya kavisle yükselen tırabzanlı merdiven de saraya 1910 yılında eklenmiş ve özel dairelere bu merdivenle çıkılmaktaymış.
  • Merdivenin tam karşısında bulunan halı da yine Gobelins halı imalathanesinden gelmiş ve ebat bakımından saraydaki en büyük halıymış.
  • Merdivenin altında ve biraz daha kuytu bir köşede bulunan Napolyon heykeli de bu noktada dikkat çeken bir ayrıntı.
fransiz-sarayi-7
Fransız Sarayı | Fotoğraf Kaynağı: Nur Avcı
  • Yapılan heykelde Napolyon son derece genç görünüyor çünkü buradaki halinde askeri okula giderken olan gençlik dönemi tasvir edilmiş.
  • Heykelin daha kuytuda kalmasının nedenlerinden biri de Türkiye ile Fransa arasında diplomatik ilişkilerde yaşanan tek kopmanın ve üç yıl süren bu periyodun Napolyon dönemine denk gelmesiymiş.
  • Heykelin hemen yakınında bulunan yaldızlı ahşap horoz ise Fransız sefirlerinin Tarabya’daki yalıya Boğaz’dan ulaşmakta kullandığı 10 kürekli kayıktan gelmekteymiş.
fransiz-sarayi-23
Fransız Sarayı | Fotoğraf Kaynağı: Nur Avcı
  • Gobelins imalathanesinden gelen bir başka halı da ihtişamlı yemek salonunda yer alıyor. Çevresine 30 kişinin yanaşabileceği ince uzun bu masa, günümüzde yemekli iş toplantıları için kullanılıyormuş.

Yeşile ve Sessizliğe Açılan Bahçe

fransiz-sarayi-9
Fransız Sarayı | Fotoğraf Kaynağı: Nur Avcı
  • Yemek salonundan dışarı attığımız ilk anda, bahçede mimar Alexandre Vallaury’nin tasarımı çok hoş bir çeşmesi karşımıza çıkıyor.
  • Fransa kökenli Levanten bir ailenin çocuğu olan Vallaury, İstanbul’da doğmuş ve ölmüş. Fransa’da güzel sanatlar okuduktan sonra, İstanbul’da güzel sanatlar ve mimarlık alanında eğitim veren ilk kurumların açılmasında rol oynamış.
  • İstanbul’da Pera Palas Oteli de dahil olmak üzere çok sayıda yapı, mimar Vallaury’nin imzasını taşımaktaymış.
  • Bir Fransız soylusu olarak başladığı yaşamının son 16 yılını Osmanlı ordusunun hizmetinde geçiren ve orduyu modernleştirmek için 1729 yılında İstanbul’a gelen Claude Alexandre Compte de Bonneval ya da bizim bildiğimiz adıyla Humbaracı Ahmet Paşa’nın büstü de yine sarayın bahçesinde ziyaretçilerini karşılıyor. Humbaracı Ahmet Paşa’nın mezarıysa şu an Tünel’deki Galata Mevlevihanesi’nin bahçesinde bulunuyor.
fransiz-sarayi-19
Fransız Sarayı | Fotoğraf Kaynağı: Nur Avcı
  • Bahçenin sınırından karşıya bakıldığında ise İtalyan Konsolosluğu görülüyor. Üstelik eskiden İtalyan Sarayı ile Fransız Sarayı’nı birbirine bağlayan bir tünel varmış fakat bugün kullanıma kapalıymış.
  • Bahçenin ucunda bulunan ve üstünde “hukuk, adalet, düzen” yazan bina ise Fransızların yargılandığı kapitülasyon mahkemesiymiş. Ayrıca bugün Fransız Sarayı mutfağının şefinin ikamet ettiği bina da eskiden hapishane olarak kullanılmaktaymış.
  • Fransız Sarayı’nda dikkatli gözlerin kaçırmayacağı bir ayrıntı da bulunuyor. Binanın bahçeye bakan cephesindeki alınlıktaki “L” ve “P” inisyalleri ilk görüşte bir merak uyandırıyor. 1830-1848 arasında tahtta oturan Fransa Kralı Louis-Philippe’in adının baş harflerini simgeleyen bu inisyaller, sarayın mimarı Laurécisque’in de krala olan bir jesti adeta.
fransiz-sarayi-11
Fransız Sarayı | Fotoğraf Kaynağı: Nur Avcı
  • Ayrıca son Osmanlı Fransız Büyükelçisi’nin eşi Gabrielle Bompard için son halife Abdülmecid tarafından yaptırılan çeşme de bahçeyi güzelleştiren unsurlardan biri olarak göze çarpıyor.
  • Binanın dış cephesine baktığımızda ilk dikkat çeken noktalardan biri de cepheye kendine özgü o pastel rengini veren Malta taşı.
  • Binada yapı malzemesi olarak kullanılan bu taşın tercih sebebi ise hafifliğinin yanı sıra binayı kışın sıcak yazın ise serin tutmasıymış.
fransiz-sarayi-6
Fransız Sarayı | Fotoğraf Kaynağı: Nur Avcı
  • Geçmiş dönemlerde çeşitli yangınlardan zarar gören sarayda yangına dayanıklılığı nedeniyle Malta taşının kullanılması, bir bakıma stratejik ve garanti bir tercih de olmuş.

Resepsiyon Salonları & Balo Salonu & Cumhurbaşkanları Salonu

  • Başkentin Ankara’ya taşınmasının ardından göreve gelen ilk büyükelçi Ankara’da yaşamayı tercih etmediği için bir süre İstanbul-Ankara tren yolculukları sırasında vagonlarda uyumuş, konut olarak da Fransız Sarayı’nı kullanmaya devam etmiş.
  • Günümüzde Fransız Sarayı’nda resmi heyetler de ağırlanıyormuş. Örneğin Fransa Dışişleri Bakanı Catherine Colonna, İstanbul ziyareti sırasında maiyeti ile birlikte burada kalmış.
fransiz-sarayi-40
Fransız Sarayı | Fotoğraf Kaynağı: Nur Avcı
  • Sarayda aynı zamanda bir kış bahçesi de bulunuyor. Burada 1910 yılı tadilatı sırasında yerleştirilen sırça çatı ile antik bir sahnenin canlandırıldığı bir duvar halısı görülebiliyor. Helen’in Peşindeki Aeneas başlıklı duvar halısı ise 19. yüzyıl başında dokunmuş.
  • Balo salonu ise 2007 yılında tamamen yenilenmiş. Aslen üç avizenin yer aldığı balo salonunda şu anda yer alan tam ortadaki tek avize, imparatorluk Fransa’sı döneminden kalan ender avizelerdenmiş.
  • Avizenin üzerinde Napolyon döneminin simgesi olan arılar da gözlemlenebiliyor.
fransiz-sarayi-32
Fransız Sarayı | Fotoğraf Kaynağı: Nur Avcı
  • Balo salonu halihazırda törenlerde, davetlerde, resmi görüşmelerde kullanılıyormuş.
  • Dönemin Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande, 2014 yılında İstanbul’u ziyaret ettiğinde Fransızlar ile bu salonda bir araya gelmiş.
  • 2011 yılında tamamen yenilenen Cumhurbaşkanları Salonu da Fransa’da 3. Cumhuriyet diye anılan siyasi dönemin cumhurbaşkanlarının büstlerinin burada sergilenmesinden dolayı bu ismi almış.
  • Bu noktada diğer salonları birbirine bağlayan kapılar açık vaziyetteyken bahçeye dek hoş bir perspektif de uzanıyor karşımızda.
fransiz-sarayi-38
Fransız Sarayı | Fotoğraf Kaynağı: Nur Avcı
  • Buradaki Gobelin imalatı halı da epey modern bir görünüme sahip ve İspanyol ressam Eduardo Arroyo imzalı tuvalin halıya aktarılmış haliymiş.

Saint Louis Fransız Kilisesi

fransiz-sarayi-35
Fransız Sarayı | Fotoğraf Kaynağı: Nur Avcı
  • Yazımın başlarında da belirttiğim üzere kilise ile sarayın mimarı aynı kişi ve iki bina da aynı dönemde inşa edilmiş.
  • General de Gaulle’ün 1968 yılındaki ziyaretine yönelik kilise, baştan aşağı tadilat görmüş.
  • Kilisenin içerisinde aynı zamanda mimarın vefat eden eşi ve oğlunun anısına yerleştirilmiş levhalar da bulunuyor.
  • Kilisede yer alan org ise günümüzde kullanım dışıymış.

Fransız Anadolu Araştırmaları Enstitüsü (IFEA)

  • 1931 yılında İstanbul Fransız Arkeoloji Enstitüsü adıyla kurulan kurumun adı, modern ve çağdaş çalışmalara açılma arzusunu yansıtmak için 1975 yılında Fransız Anadolu Araştırmaları Enstitüsü olarak değiştirilmiş.
  • 1988 yılında kent çalışmaları alanında İstanbul Kent Gözlemevi (OUI) kurulmuştur. OUI, kent ile alakalı her türlü dokümanı arşivleştirmek ve bilgi üretmeyi amaçlamaktaymış.
  • Bu birim, 2000 yılından itibaren her yıl düzenli olarak belli tematikler üzerinden kent gezileri düzenlemekteymiş. 2005 yılında Türk Siyasi Hayatı Gözlemevi (OVIPOT) kurulmuş. OVIPOT ise Türkiye üzerine çalışan uzmanlar ve sosyal bilim araştırmacıları için çevrim içi bilgi, analiz ve belge niteliği taşıyan kaynakların arşivlenmesini amaçlıyormuş.
  • Sonuç olarak IFEA, günümüzde özellikle Fransız ve Türk araştırmacıların ortak projelerde iş birliği yapmalarını ve akademik ve dostane bağlar kurmalarını sağlayarak Türkiye’deki araştırma ortamının ayrılmaz bir parçası olmayı hedefliyor.
  • Binada bulunan ve 1931 yılında kurulmuş olan IFEA kütüphanesi, tarih öncesinden günümüze kadar Anadolu çalışmalarına ve komşu ülkelerle olan ilişkilere (tarihi, siyasi, ekonomik ve kültürel) ağırlık vermekteymiş. Halihazırda da 700’ü süreli yayın olmak üzere 40 binden fazla esere sahipmiş.
fransiz-sarayi-27
Fransız Sarayı | Fotoğraf Kaynağı: Nur Avcı
  • IFEA’nın en üst katında bulunan ve günümüzde toplantı salonu olarak kullanılan nokta ise hiç kuşku yok ki en hoş panoramik manzarayı görmeye imkan tanıyor.
  • Toplantı salonu, Marmara ve Haliç’i gören muhteşem bir manzaraya sahip. Buradan bakınca karşımızda tarihi yarımadayı, solumuzda Topkapı Sarayı ve arkada Ayasofya’yı, Çemberlitaş sütununu ve son olarak Süleymaniye Camisi’ni görebiliyoruz.

Yaklaşık bir buçuk saate yakın bir tur süresince bambaşka bir dünyanın kapısını aralayan Fransız Sarayı’nı gezmek bu yıl da harika bir deneyim oldu kendi adıma. Bu güzel etkinliği sınırlı sayıda şanslı kişiye de olsa ulaşmasına fırsat sunan Fransa İstanbul Başkonsolosluğu, Fransız Anadolu Araştırmaları Enstitüsü – Institut Français d’Études Anatoliennes (IFEA) ve Institut français Türkiye’ye tekrardan teşekkürlerimle.

theMagger Banner
Advertisement

Kapak Fotoğrafı: Nur Avcı

İlginizi çekebilir: Tuba Nil Dengiz’den Beylerbeyi Sarayı

theMagger Banner
Advertisement