Juraj Lerotić’in otobiyografik bu ilk filmi, intihar girişiminde bulunan Damir’i ve devlet dairelerinin tüm zorluklarına rağmen ailesinin ona yardım etme çabasını anlatıyor. Gittiği festivallerden ödüllerle dönen ve Hırvatistan’ın geçtiğimiz sene Oscar’a aday gösterdiği Safe Place (Sigurno Mjesto), ülkemizde ise 15 Eylül’de vizyona giriyor.

safe-place-film-inceleme-1
Safe Place | Fotoğraf: Variety

Safe Place, Bruno’nun kötü durumda olduğunu anladığı kardeşi Damir’in dairesine girip onu kanlar içinde bulmasıyla başlıyor. Son dönemde kendini pek iyi hissetmeyen Damir, intihar girişiminde bulunmuş. Hastaneye kaldırıldıktan sonra annesi de geliyor ve Bruno’yla birlikte tam olarak ne hissettiğini ve düşündüğünü anlayamadıkları Damir’e yardımcı olmaya çalışıyorlar.

İntihar ve mental sağlık meselelerinden tetiklenebilecek olanlara kesinlikle önermediğim film, oldukça gerçekçi ve çarpıcı bir deneyim sunuyor. Yönetmen Juraj Lerotić aynı zamanda Bruno karakterini canlandırırken, Damir rolünde Goran Marković’i görüyoruz. Her iki oyuncu da filmin gerçekçiliğini arttıran, doğal performanslar sergiliyor. Zaten filmin amaçladığı ve bence başardığı şey bu gerçekçilik.

safe-place-film-inceleme-2
Safe Place | Fotoğraf: Croatia Week

Damir’in neden ve nasıl bu hale geldiğine odaklanmıyor, biz de aileyle birlikte bunu çözmeye, Damir’i anlamaya çalışıyoruz. Bruno o eski ve gri hastane koridorlarında beklerken biz de bekliyor, başka bir hasta yakınıyla çaresizce sohbet ettiğindeki gerilimi biz de yaşıyoruz. Bruno kardeşine yardımcı olmak isterken umursamaz devlet memurlarıyla dolu hantal bürokrasi sistemi ise ona hiç yardımcı olmuyor.

Tüm bunlar, film Hırvatistan’da çekilmiş olsa da, Türkiye’de de başımıza gelebilecek şeyler olduğu için empati duygumuzu arttırıyor. Çoğunlukla sabit tutulan kamera, filmi “biz de oradaymışız” gibi izlememizi sağlıyor. Hele ki hastane koridorlarında çok vakit geçirdiyseniz Safe Place sizi fazlaca etkileyebilir. Zaten dediğim gibi, kültürümüze yakın bir film olması sebebiyle Türkiye seyircisine oldukça hitap ediyor. Gördüğümüz binalardan tutun içilen sigara miktarına kadar Balkan karakteristiği filme yayılmış durumda.

Yasını yaşamaya devam ederken böyle bir film çekebildiği için Juraj Lerotić’i ayrıca takdir etmek gerekiyor diye düşünüyorum. Neden bunu yaptığını, neden Safe Place’i çektiğini filmin içinde anlattığı bir sekans var ki, uzun süre akıllardan çıkmayacak bir sahne olmuş. Safe Place, bir yönetmenin ilk uzun metrajı olduğuna inanmakta güçlük çekilecek bir yapım.

Kapak Fotoğrafı: IMDB

İlginizi çekebilir: Eralp Alper’den Watcher