Pandemi süreci tüm ofis ve çalışma dinamiklerini değiştirdi. Uzun süren ve hâlâ hibrit formlarda devam etmekte olan ‘home-office’ kültürünün ardından çalışanları yeniden fiziksel olarak bir araya getirmek isteyen ofislerin işinin eskisi kadar kolay olmayacağı açık. Öte yandan uzaktan çalışmaya devam edenler, motivasyon ve yaratıcılıklarını tetikleyecek yeni arayışlar içine giriyorlar. İş (work) ve misafirperverlik (hospitality) kelimelerinin birleşiminden oluşan ‘workspitality’ de bu arayışları ifade etmek üzere doğmuş bir kavram.

Uzaktan Çalışma | Fotoğraf: Unsplash/@thoughtcatalog

Artık ofislerin verimlilikten ziyade, çalışanları bir araya getirmek ve yaratıcılığı tetiklemek üzere var oldukları düşünülüyor. Dolayısıyla da çalışanlara anlamlı deneyimler sunmaları isteniyor. Londra’daki Hoxton Otel bir bölümünü çalışma alanı olarak açarak evi anımsatan bir iç mimari, çalışanların masalarına getirilen sağlıklı atıştırmalıklar ve yaratıcılığı tetikleyecek aktiviteler sunuyor. Mimari şirketi Snøhetta ise alıştığımız anlamda ofis mobilyalarının tamamen ortadan kalktığı, Japon stili sedirler kullanılarak çalışanların rahatça çalışmasına alan tanınan ofisler tasarlıyor.

Workspitality
Workspitality | Fotoğraf: Unsplash/@avirichards

Aslında iş tatilleri anlamına gelen ‘workation’ ve ‘workspitality’ trendleri konaklama endüstrisi adına önemli bir çözüm sunmuş oluyor çünkü geleneksel anlayıştan farklı olarak bu tatiller sezonlardan bağımsız. Değişikliğe ihtiyacı olduğunu hisseden kişiler, yaz-kış gibi ayrımlar göz etmeden, bir otele gidip bir yandan işlerini yürütürken öte yandan güzel zaman geçirmek ve anı biriktirmek istiyorlar. Bu da tıpkı Snøhetta’nın durumunda olduğu gibi otelleri önce, fiziksel özellikler bakımından bu ihtiyaca talep verecek bir düzeni benimsemeye davet ediyor. Ardındansa sorunsuz internet hizmetleri, çocuklar için aktiviteler, aile paketleri gibi çalışanların yaşamını kolaylaştıracak uygulamaların organize edilmesi geliyor.

Workspitality | Fotoğraf: Unsplash/@jazminantoinette

Kendilerini “ilk bağımsız turizm bilgileri şirketi” olarak adlandıran Twissen’e göre seyahat ve turizm endüstrileri, aşıların bulunuşu sayesinde yavaş bir iyileşme süreci yaşarken, Avrupalı turistlerin seyahat etme istekleri önümüzdeki altı ay içerisinde ciddi bir yükseliş gösterecek. Güvenlik, çalışma dostu ortamlar ve yenilik vadeden yani ‘workspitality’ trendini benimseyen işletmelerse bu açıdan ön plana çıkacak.

Kapak Fotoğrafı: Unsplash/@brookecagle

İlginizi çekebilir: Cansu Şengün’den Yavaş Seyahat Trendi