Çağan Irmak’ın yazıp yönettiği, 19. YY Osmanlı döneminde geçen, daha çok İstanbul ve Bursa arasında mekik dokuyan bir hikaye. Kullanılan dil görece modernize edilmiş ama çoğunlukla eskiye sadık kalınmış. Oyuncuların bir tık tiyatral kaçan performanslarından huzursuz olursanız diye ön bilgilendirme olsun yani… Çok detaylı bir prodüksiyon tasarımından bahsedilebilir. Normal şartlarda çoğu yerli Netflix yapımında aynı şey övülüyor zaten ama Yaratılan’ın farkı muadillerine göre daha iyi oyuncu performansları. Çağan Irmak’ın Mary Shelley’nin efsanevi eseri Frankenstein’ın temellerini kullanıp üzerine yeni bir şey inşa etmeye çalıştığını görüyoruz. Bu tarz fantastik dramaları senaryosu pek sarmasa da sırf atmosferi için izleyenler kaçırmasın. Orijinal bir senaryo ve diyalog yazımı bekleyenler ise biraz hayal kırıklığı yaşayabilir… Yaratılan, geçen hafta Netflix Türkiye kataloğuna eklendi.

Dizi Bursa’da babası da bir hekim olan Ziya’yı merkezine alıyor. Çocukluğuna indiğimiz Ziya, başarılı bir hekim olan babasının yaşadığı dertlerden, uğraştığı hastalık ve salgınlardan ve bir o kadar da kitaplarından etkileniyor… Hatta bu kitaplardan bir tanesi, babasının gözden uzakta tutmaya çalıştığı esrarengiz bir eser. Ölüyü diriltmeye dair çeşitli bilgiler içeren bu kitabın amacı, bugünlere ulaşma hikayesi vesaire oldukça enteresan. Bir gün Ziya’nın gizlice bu kitabı okuduğunu fark eden baba kitabı yok ediyor ama iş işten geçiyor, geçmiş olsun. Ziya zehir gibi bir çocuk olduğu için hepsini ezberliyor. Tüm bunların yanında evlatlık olarak aldıkları Asiye isminde bir kız çocuğu da aileye dahil oluyor. Ziya’nın küçüklükten beri gözü gibi baktığı Asiye de dizinin romantizm dozunu ayarlamak için yazılmış bir karakter. Bu ikilinin yolu Ziya’nın Tıp okuma vakti geldiğinde ayrılıyor ve hikayeyi ilginç kılan gelişmeler de o noktada başlıyor.

Editör Notu: Devamı spoiler içermektedir.,

Ziya İstanbul’a gittiğinde İhsan hocayla tanışıyor ama bu hocanın babasıyla eski bir dostluğu olduğunu bilmeden… Babası ne kadar garantici bir hekimse, İhsan da aksine biraz deli ve cesur bir adam. Bizim Ziya’ya daha yakınsıyor olmasından mütevellit, Ziya kendini bu adamın “diriltme” ile ilgili yaptığı deneylerin ortasına atıyor tabiri caizse. Ha ne oluyor, Ziya’nın aşırı isteği ve hırsı derken İhsan hoca da bunun gazına geliyor ve bir iş kazası sonucu yanarak ölüyor. İşte Çağan Irmak bu noktada hocasını yeniden dirilten Ziya’nın hikayesi ile orijinal bir iş ortaya çıkarıyor. Yer yer bayat, yer yer de klişelerden uzak ilginç bir akış başlıyor. Kimi sahnelerdeki gereksiz romantizm bizi bayarken, bazen de mutsuz sona hazırlık yapan hikayeyi ilgiyle izliyoruz. 

Define avcılarına anlatılan hikaye ile güncel ve geçmiş arasında gelgitli bir kurgu yapan dizi, en sonunda bir “canavar”a dönüşmüş olan İhsan hocanın intikamını ele almaya başlıyor. Fakat bu intikam hikayesi, Ziya’nın ve Asiye’nin gerdek gecesinde zirve yaparken, bir anda İhsan ve Ziya’nın kendi sonlarını çizişine bağlanıyor(Bu kısım biraz aceleye geliyor gibi hatta). Ziya’nın kaza kurşununa kurban gittiği ve İhsan’ın onu bırakmayıp donarak onunla beraber can verdiği sahne, Ziya’nın Asiye’ye yazdığı mektupla beraber biraz tüyleri diken diken ediyor… Her bölümden 10 dakika kırpıp daha da ritim kazandırılabilecek bu hikayenin risksiz bir yönetmenlikle ama yine de iyi çekildiğini düşünüyorum. Özellikle İhsan’ın sirkte geçen 5. bölümü bu anlamındaki en başarılı bölümdü. Ziya’nın tüm bu Prometheus esintili yolculuğunda, tanzimat sonrası Osmanlı izlemek farklı bir deneyimdi. Umarım bu türde işler üretmeye devam ederiz.

 Sinema dünyasına ve filmlere dair paylaşımlarıma Instagram üzerindeki film blogumdan (@atıptutuyorum) ulaşabilirsiniz.

Kapak Fotoğrafı: Netflix

İlginizi çekebilir: Sine Magger’dan Netflix’te Bu Ay Neler Var