“Türkiye’den başka nerede yaşayabiliriz?” diye araştırıp, farklı bir ülkede yeni bir hayat kurabilmek için heyecanlanırken bir yandan geleneklerimiz, ailemiz, geçmişimiz bizi burada tutuyor. theMagger’ın röportaj dizisi “Yurt Dışına Yaşamak” ise buna cesaret etmiş ve bunu başarmış olanların hikayelerini anlatıyor. Taşınma süreçlerinden kültür şoku yaşadıkları anılara, lokal mekan önerilerinden dil öğrenme yollarına tüm merak ettiklerinizi onlara sorduk. Bu haftaki konumuz Çek Cumhuriyeti’nin en büyük ikinci şehri Brno’da yaşamak, konuğumuz ise Eralp Alper.

Brno'da Yaşamak
Brno’da Yaşamak |Fotoğraf: prague-stay.com

Sevgili Eralp, öncelikle seni daha yakından tanıyabilir miyiz? Nasıl karar verdin Brno’ya taşınmaya, nasıl ilerledi süreç?

Kısaca bahsedeyim tabii. Doğma büyüme Adanalı’yım, İzmir’de üniversite okudum, İstanbul’da uluslararası bir firmada 4 sene çalıştım ve şimdi Çekya’nın Brno şehrinde çalışıyorum yaklaşık 1 senedir. Bilgisayar mühendisiyim ve çalıştığım şirkette mesleğimle ilgili bir alanda uzmanlık yapıyorum.

İstanbul’da çalışmaya başladığım dönemde yurt dışında yaşama fikri aklımda hiç yoktu desem yeridir. Zaman ilerledikçe kısmen maddi kısmen sosyal bazı sıkıntılardan ötürü bu fikre sıcak bakmaya başladık eşimle beraber. Şirket içi bir geçiş olduğu için daha sancısız bir süreçten geçtim diyebilirim. Yani kendi açımdan hızlı gelişen bir durumdu. Şişli’de dar bir sokakta bulunan evimizi boşaltmak dışında çok fazla zorlukla karşılaşılmadı.

Brno'da Yaşamak
Brno’da Yaşamak |Eralp Alper

O karar verme sürecine geri dönsen, yine Brno’yu seçer miydin, memnun musun Brno’da yaşamaktan? Neler yapıyorsun orada?

Çalıştığım şirket aracılığıyla kolaylıkla geçebileceğim ülkeler Çekya ve Polonya gibi mütevazı AB ülkeleriydi. Çekya içerisinde Brno hakkında pek fikrim yoktu. Prag’dan sonraki ikinci büyük şehir olduğunu biliyordum ama bu kadardı bilgim. Bir süre araştırdım ve en klişe tabirle Brno’nun “Avrupa’nın Eskişehir’i” olduğuna karar verdim, ayrıca şehirde bilişim sektöründe çok sayıda iş fırsatı olması cazip geldi… Bu minik analizden sonra hiç tereddütte kalmadan karar verdim ve süreci başlattım. Şu an tahmin ettiğimden daha memnunum burada yaşamaktan. Geriye dönsem de yine aynı kararı verirdim. İstanbul kaosundan çok rahatsız olmadığımı düşünürdüm ben hep. Fakat buraya geldikten sonra bu yavaş akan huzurlu hayattan çok keyif aldığımı fark ettim. Vaktimin nasıl geçtiğine gelirsek; özetle haftanın iki günü evden çalışıyorum. En büyük hobim olan sinemayı aksatmıyorum, hem salona gidiyorum hem evde izliyorum. Pek gece hayatı sevmediğim için sosyal hayatım biraz daha yaşlı işi. Instagram’daki film blogum @atiptutuyorum için yazı yazıyorum, şimdi theMagger’a da yazmaya başladım. Her şey gayet yolunda.

Brno'da Yaşamak
Brno’da Yaşamak | Fotoğraf: Eralp Alper

İlk zamanlar biraz zor oluyor diyorlar. Taşındığın ilk zamanları anlatabilir misin? Yepyeni bir yere taşınmak, yeni insanlar tanımak çok hızlı olmuyordur… Nasıl bir adaptasyon süreci geçirdin, en çok zorlandığın konular neler oldu? Dile alışma sürecinden de bahsedebilir misin, neler yaptın bunun için?

Taşınmak herkes için heyecan verici ve zorlu bir süreç. Çalıştığım ofiste 4000 kişi var şu an ve sadece yarısı Çek vatandaşı. Şehirde de 400 bin kişi yaşıyor ve bunun 40 bin civarı Expat ya da yabancı öğrenci. Böyle olması insanı biraz daha iyi hissettiriyor ilk aşamada. Ev bulmak çok sıkıntılı iş burada maalesef, bu açıdan biraz şanslıydım süreç çok uzamadan ev bulabildim. Devlet dairelerindeki evrak işleri ve bürokratik aşamalar oldukça zahmetli. Çok yavaş çalışan bir sistemleri olduğunu söyleyebilirim. Dil ise klasik bir slav dili. Oldukça karmaşık görünüyor. İngilizce bilmek 100% her yerde geçerli olmasa da, hayatta kalmak için yeterli gayet. O yüzden şimdilik rahatım. En kötü şeylerden bahsettiğime göre diğer sorularda buradaki yaşamı daha rahat övebilirim.

Brno'da Yaşamak
Brno’da Yaşamak | Fotoğraf: Eralp Alper

Biliyoruz bu soru klasiklerden ama en fazla merak edilenlerden de biri aynı zamanda; Yaşam koşulları nasıl, pahalı mı? Önceden Türkiye’de yaşadığın şehir ile arasında ciddi farklar var mı?

Yaşam koşulları Kuzey Avrupa seviyesine uzak olsa da yine de iyi seviyede. Sadece kira fiyatları olması gerekenin üstünde. Onun dışında gayet makul ve mütevazı bir şehir. İstanbul ile kıyaslamam gerekirse, yine İstanbul’da kazanabileceğim civarda kazanıyorum. Ama oradaki hayatımıza nazaran daha rahatız, hem maddi olarak hem psikolojik olarak. Kazancımın da İstanbul’a denk olduğunu düşünürsek TL ile kıyaslama yapmamda sakınca yok diye düşünüyorum. Merkeze yakın 60 metrekare, yeni ve eşyalı evler 3300-3700 tl arası. Dışarda ortalama bir restoranda ortalama bir yemek fiyatı 30-35 tl civarı. Yine restoranda bira fiyatı ortalama 8-9 lira ki en hesaplı oldukları alan bu. Yani bazı alanlarda daha pahalı bazı alanlarda daha ucuz, ama biraz yaşadıktan sonra total giderlerin neredeyse denk olduğunu fark ediyorsun.

Brno'da Yaşamak
Brno’da Yaşamak | Fotoğraf: Eralp Alper

Yurt dışında yaşamanın, başka bir kültür deneyimlemenin birey olarak avantajları ve dezavantajları neler sence? Türkler olarak oldukça farklı bir kültüre sahibiz. Şehrin insanları, Brnolular nasıl insanlar, örneğin arkadaşlık ilişkileri nasıl?

Uzun süre Sovyet işgalinde ve komünizm ile yaşamış bir toplum Çek toplumu. Dünyaya bakış açıları bizim kendi bakış açımızla pek kesişiyor diyemem. Farklı zorluklar yaşamışlar, devrim sonrası dünyaya adaptasyonları biraz sancılı olmuş zira bu adaptasyon hala devam ediyor sayılır. Gençler daha global bir kültürün içinden gibi gözükse de, eski jenerasyon biraz değişimin dışında kalmış. Bunları gözlemleme şansı bulmak, yeni insanlar tanımak ve onların değer yargılarını anlamaya çalışmak oldukça ufuk açıcı. Tabi bu deneyimler ufuk açıcı olduğu kadar ufak çaplı şok edici de olabiliyor. Yabancılar polis ofisindeki memurların yüksek sesle Çekçe konuştukları zaman daha anlaşılır olduklarını düşünmeleri vb. durumlar kişiyi sersemletebiliyor… 

Ama yemek kültürü gibi bir değişkenin öneminden bahsetmeden olmaz. Dışarda yenilen yemekler pek tatmin etmediği için genelde evimizde yemekten keyif alıyoruz. Bunun dışında, buralı insanlar yer yer soğuk yer yer sıcakkanlı, genelleme yapmanın pek mümkün olmadığı profiller. Mesai bittikten sonra merkezde vakit geçiren, ucuz alkolün verdiği motivasyonla sosyalleşen insanların sayısı çok. Arkadaşlık ilişkileri ise pek bizdeki gibi içiçe değil. Biraz daha mesafeli. Ama genel olarak gözünüzde ölü bir şehir canlanmasın. Çok sayıda öğrencinin ve genç çalışan profilin katkısıyla şehir baya cıvıl cıvıl her mevsim. Ama en büyük avantajları kesinlikle ve kesinlikle rahatlık ve güvenlik. İnsanların giydikleri veya söylemleri üzerinden ötekileştirilme ihtimalinin olmadığı, kadınların da diken üstünde hareket etmediği bir yerde yaşamak gerçekten güzel bir his.

Brno'da Yaşamak
Brno’da Yaşamak | thetimes.co.uk

Brno’da ne yenir, ne içilir diye sorsak; yemek kültürü hakkında neler söyleyebilirsin?

Yemek işi Çeklerin en iyi olduğu konu değil malum… Ama bira konusunda çok kibirliler, haklılar da. Kahvaltı için merkezde bulunan Cafe Placzek şahane bir tercih. Bizim kahvaltı kültürümüzle pek alakalı olmayan farklı ve lezzetli seçenekler sunuyorlar. Akşam yemeği seçeneği için Bistro Bastardo tercih edilebilir, hem konseptleri hem yemekleri ilgi çekici. Lokal lezzet olarak iste muhteşem bir önerim var; MJ Holiday isimli restoran. Harika sosuyla muhteşem bir domuz kaburga yemek için ideal adres. Şehir turist şehri değil malum. Bu mekan da oldukça lokal işi. İngilizce menüleri var ama biz hep domuz kaburga yediğimiz için bize pek fark etmiyor… Kahve olarak SKOG Urban Hub, birayı membasında içmek içinse adres StaroBrno bira fabrikası. En azından bunlar ilk tercihler olmalı diye düşünüyorum. Gece hayatından uzak olduğum için o alanda kefil olabileceğim bir yer yok, sadece çok hareketli mekanlar olduğunu biliyorum, arayan bulur diyeyim… 

Brno'da Yaşamak
Brno’da Yaşamak | Fotoğraf: ltgawards.com

Brno’ya gittiğimizde mutlaka ziyaret etmemiz gerektiğini düşündüğün 5 yer neresi diye sorsak? 

Açıkçası bu şehir Viyana-Prag-Bratislava üçgeninin ortasında. Yani turistik olarak buraya uğrayacak kişiler halihazırda yeterince turistik checklist’lerini gerçekleştirmiştir veya gerçekleştirecektir bu etraftaki şehirlerde; o yüzden Brno’yu daha çok kafa dinlenecek, müzeden kiliseye koşuşturulmayacak bir yer olarak kafalarında kodlayabilirler…

Fakat tabii ki gezilecek yer isteyene de malzeme yok değil. Çekoslovakya’nın resmi ayrılık imzalarının atıldığı Vila Tugendhat. Avusturya imparatorluğu döneminde işkence merkezi olarak kullanılan, acı hatıralarla dolu, şehrin tepesine konuşlanmış Spilberk kalesi. Şehir merkezinde Zelny Trh meydanında neredeyse her gün açık olan meyve-sebze pazarı. Ve turistsiz hava sahası olarak nitelendirilebilecek old town ara sokakların hepsi. Çek sınırları içerisindeki en “Çek” şehirlerden birisi burası. Tarihiyle paralel. Hem yıkık, hem şık. Deneyimlemekten keyif alınacağına eminim.

Brno'da Yaşamak
Zelny Trh | Fotoğraf: thecrazytourist.com

İstanbul’un kendine özgü özellikleri vardır ya hani, rakı-meze veya Boğaz manzarası gibi… Özlüyor musun İstanbul’un bazı yönlerini?

Rakı, meze ve boğaz güzel şeyler ama ben memleketim Adana’nın kebabı hariç çok bir şey özlemiyorum sanırım. Adana’da yediğim Adana kebap benim için çok kıymetli, o yüzden ben İstanbuldayken de bu anlamda gurbette gibiydim…

İstanbul için pek özlenecek bir taraf kalmadı sanırım kendi adıma, arkadaşlarım hariç. İstiklal caddesinde son gittiğim film festivali, İstanbul’u terk etme adına aldığım kararı pekiştirir cinstendi. Eski Taksim nostaljisi yapmayacağım ama 2015 yılında bile semt çok daha iyi durumdaydı. Bu sürece şahitlik etmiş olmaktan dolayı üzgünüm. Kurtarılmış alanlarda yaşamaya çalışma çabası da oldukça üzücü. Bir gün dönmek durumunda kalırsam yine olabildiğince izole bir yaşam sürme çabası göstereceğime eminim, bu yüzden umarım dönmek zorunda kalmam diye düşünüyorum. Bu sakinliğe alıştıktan sonra özellikle çok zor olur tekrar adapte olmak. Yakın zamanda yüksek lisans sınavlarım için İstanbul’a gideceğim. Aklımdaki ilk şeyler de arkadaşlarımı görmek ve döner, kokoreç vb. şeyler yemek sanırım. Çok klişeyim yani, pek rakıcı da değilim fark ettiyseniz. Bir de Zula’da hamburger yemeyi özledim…

Brno'da Yaşamak
Brno’da Yaşamak | Fotoğraf: Eralp Alper

Peki Türkiye dışında yaşamak sana neler öğretti? Nasıl değiştirdi seni, neler kattı şimdiki yaşamına? Yurt dışında yaşamak isteyen ama buna cesaret edemeyen kişilere birkaç tavsiyede bulunabilir misin?

Farklı ülkelerden insanların çalışma kültür ve disiplinlerini algılamaya çalışmak, onlara adapte olmak için çaba göstermek çok önemli bir deneyim. Burada zamanın daha yavaş akması, sorumlulukların dışındaki işlerin sana yüklenmemesi, “baskı” olarak niteledikleri şeyin İstanbul’da çalışmış bir insan için pek bir anlam ifade etmemesi gibi durumlar söz konusu. Ben buraya geldikten sonra en çok özgüven depoladım heralde. Yabancı dilde, hayatımın ilk yurt dışı tecrübesinde kolay bir adaptasyon süreci geçirdim. Kendime ayırdığım vakit arttı. Ve ilginç bir şekilde kendime ayırdığım vakitten daha çok haz almaya başladım.

Yurt dışında yaşamak isteyen insanlara tavsiyem kararlı olup olmadıkları konusunda kendi kendilerini iyice bir test etmeleri. Zira bu süreçte bıkkınlık geçirip pes edilebilecek dönemeçler illa ki olabiliyor. Ki bu konuda şanslı insanlardan biriyim, o dönemeçleri hafif atlattım. Kararlarından emin olanlar mutlaka ve mutlaka şanslarını denemeye başlamalı. Çalışılan sektörün dinamiklerine göre bu “denemeler” çok değişkenlik gösterebiliyor o yüzden bu konuda spesifik tavsiyeler vermek biraz mantıksız olabilir. Ama bu işin sonunda başarıp, yurtdışında yaşayıp sonrasında ülkelerine geri dönseler bile “İyi ki denemişim” diyeceklerine yüzde yüz eminim. Konfor alanını böyle bir amaç için terketmek, insana kendini oldukça iyi hissettiriyor.

Brno'da Yaşamak
Brno’da Yaşamak | Fotoğraf: Eralp Alper

Filmlere ilgili olduğunu biliyoruz theMagger’daki yazılarından ve Instagram’daki sayfandan. Peki Brno’da kendini nasıl besliyorsun?

@atiptutuyorum ile kendine has çok güzel bir kitleye ulaşmanın verdiği bir haz oluştu. Akabinde theMagger’a yazma fikri ile motivasyonum iyice arttı. Brno ise sinema anlamında oldukça iyi durumda. İstanbul buradan nüfus olarak 35-40 kat daha büyük ama, bağımsız filmlerin vizyon gücü neredeyse denk… Ayrıca evde sinema mevzusunun geldiği nokta malumken sinema salonları bu hobimize tekel olamıyor neyse ki. Kendini besleme mevzusu ise farklı bir durum. Instagram’daki sayfa sayesinde insanlarla filmler hakkında konuşabiliyor, tartışabiliyor olmak büyük keyif, onun dışında araştırmaktan okumaktan da baya keyif alan bir insanım. Yani sinema benim için en büyük yoldaş sanırım. Sinema hakkında yazmaktan da en az sinema kadar keyif aldığımı fark ettiğim gün ise benim bayramım…

İlginizi çekebilir: MagPorter’dan Şanghay’da Yaşamak

Kapak Fotoğrafı: haberturk.com