Binlerce yıllık hikâyeler ile dolu bu şehrin anılarını geçmiş nesillerden dinlediğimiz zaman “Eski İstanbul” lafını sıklıkla kullanmaya ve duymaya başlarız. Fakat fark ettiniz mi? Şehrin hızlı değişimleri arasında bazen yeni kavuştuğumuz bir mahalle bile ansızın özlemini duyduğumuz birer anıya dönüşebiliyor. İşte biz de daha şimdiden özlemeye başladığımız Karaköy görüntüsünü hâlâ yaşatan mekânların izini sürmeye karar verdik! theMagger ekibi olarak mahallenin ara sokaklarında gezinirken keşfettiğimiz en yeni mekânlardan bir klasiğimize dönüşenlere kadar en sevdiğimiz yerleri bu yazıda bir araya getirmek istedik.

Karaköy’ün Restoranları

Şef Restoranları

Aşeka

Karaköy’de yüz yıllık bir tarihi binanın içerisinde 2022 yılında kapısını aralayan Aşeka, farklı duyulara hitap eden bir mutfak geliştirmeyi amaçlıyor. Küçük yaştan beri mutfakta bulunan ve Amerika’nın farklı bölgelerindeki prestijli restoranlarda çalışan Ömer Akosman’ın şefliğini üstlendiği restoranda mevsime göre değişen avantgart bir menü ortaya konuyor. Menüsünü oluştururken modern ve klasik tatları alışılmışın dışında yorumlamayı tercih eden Akosman, reçetelerinde yalnızca mevsimin en taze ürünleri ve kaliteli malzemelerini kullanıyor. Yalnızca menüsü ile değil; iç tasarımı ve müzikleri ile tam bir yemek yeme deneyimi sunmayı amaçlayan Aşeka’nın ekip çalışanları arasında Michelin yıldızlı restoran North Pond ile fine-dining dünyasına giriş yapan sous-chef Deniz Erinç, dünyaca ünlü Le Meridien, Shangri-La ve Raffles gibi yerlerde çalışan ve restoranın ortak kurucularından Rinaldo Taki Levante ve diğer ortak kurucu Murat Yümni Tayfun yer alıyor.

Neolokal

Salt Galata’nın içerisinde yer alan neolokal, şef Maksut Aşkar’ın “dürüst yemek” felsefesinden ilham alarak menüsünü oluşturuyor. 2023 yılında ilk defa Türkiye’de verilmeye başlanan Michelin yıldızını ve atıksız mutfak anlayışı ile ülkemizdeki ilk ve tek yeşil yıldızı almaya hak kazanan neolokal, zamansız bir yemek anlayışı ortaya koymayı amaçlıyor. Unutulmaya yüz tutmuş reçeteleri geleceğe aktarmayı hedefleyen Maksut Aşkar, yemeklerinde geleneklerden ve önceki nesillerin tabaklarından ilhamını alıyor. Toprak anadan ve geleneklerden ilham alan reçeteleri özellikle gelecek kuşaklara bırakmak isteyen neolokal, ekip seçimlerinde genç şeflere yönelmeyi tercih ediyor.

İlginizi çekebilir: Gastro Magger’dan İstanbul’un Michelin Yıldızlı Restoranları

Mürver

Karaköy’de Novotel İstanbul Bosphorus’un en üst katında yer alan Mürver; yaratıcı, çağdaş ve rahat bir yemek deneyimi sunmayı amaçlıyor. Yemek felsefesini beraber büyüdüğü babaannesinden alan şef Mevlüt Özkaya’nın oluşturduğu çağdaş reçetelerde yerel teknikler ve malzemeler ön plana çıkıyor. Mürver’in felsefesi ise “ateş” kavramı üzerinden şekilleniyor. Yaz ve kış her zaman ateşin yanmaya devam ettiği restoranda deniz, toprak ve anadolu mahsüllerine farklı yerel otların aromaları eşlik ediyor. Yemek deneyimi kadar şarap ve miksolojiyi de ön plana çıkarmayı hedefleyen restoranda şarap eşleştirmeleri Gürkan Özkan’dan, şehrin dokusuna uygun yaratıcı kokteyl karışımları ise Serhat Şengül’den geliyor.

GALLADA

Türkiye’nin ilk ve tek iki yıldızlı şefi Fatih Tutak, The Peninsula Hotel İstanbul’da iki mekânın kapılarını aralıyor. Fatih Tutak, GALLADA’ya özel hazırladığı reçetelerinde The Peninsula Hotel’in 1928 yılında Hong Kong Victoria Limanı’ndan günümüzde İstanbul Boğazı’na doğru çizdiği rotayı takip ediyor. GALLADA’nın Adana Kebap Mantı’dan odun ateşinde pişirilen ürünlere kadar İpek Yolu’ndan ilham alan menüsünde paylaşımlık lezzetler ön plana çıkıyor. Fatih Tutak’ın The Peninsula Hotel’de bulunan diğer mekânı Topside Bar’da da İpek Yolu rotasından ilham alan lezzetlere yer veren yenilikçi bir kokteyl seçkisi bulunuyor. İki mekânda da gece, yerel ve uluslararası müzisyenlerin performansları ile devam ediyor.

Muutto

Mutfak anlayışında devrimci bir yaklaşım gösteren Muutto, manifesto kelimesini “menüfesto” şeklinde değiştirerek kendisine özgü bir hikâye anlatmayı ön plana alıyor. Doğadaki “göç” kavramından ilham alınan restoranda oluşturulan her reçetede bir göç hikâyesi anlatılması amaçlanıyor. Londra’da Anadolu mutfağını temsil eden projelere attığı imza dokunuşlar ile bütün dünyanın yakından tanıdığı Umut Karakuş’un şefliğini üstlendiği Muutto’da önceki nesillerden geriye kalan reçeteler yeni dokunuşlar ile geleceğe taşınıyor. İstanbul’da toplamda dört ayrı restoranın kapısını aralamak üzere olan Muutto, sokak yemeği ve meze bar konsepti ile tanınıyor.

İlginizi çekebilir: İstanbul Flaneur’den İstanbul Sokak Lezzetleri

Serica Restaurant

Serica, mevsime göre hazırladığı menüsünde bu topraklarda yüz yıllardır beraber yaşayan kültürlere ait mutfakların köklerine iniyor. Coğrafi işaretli yerel malzemeleri tabağında özne konumuna getirmeyi hedefleyen restoranın şefi Yiğit Alıcıoğlu, malzemenin topraktan tabağa geldiği süreçteki serüvenini ortaya çıkaran reçeteler hazırlamayı önceliklendiriyor. Ege, Karadeniz, İç Anadolu, Güney Doğu mutfaklarını menüsünde yaşatan Serica, Türkiye topraklarının özgün lezzetlerine modern bir dokunuş katıyor.

Octo

Mariott Bosphorus’un dokuzuncu katında yer alan Octo, Boğaz’ın manzarasını yerel deniz ürünlerini ön plana çıkaran bir menü ile birleştiriyor. Michelin müfettişleri tarafından şef Jorge Lavos Costa‘nın Portekiz mutfağını temel alan reçeteleri doğal, belirgin ve zamanın ruhunu yansıtıyor şeklinde tanımlanmıştı. Bu sene bir kez daha Michelin önerilerine giren Octo, şef Murat Taşdemir’in mükemmeliyetçilik üzerine kurulu mutfak anlayışında Portekiz ve dünya mutfağını Türkiye’nin kökleri ile harmanlamaya devam ediyor. Octo’nun ayrıca dünyanın en prestijli ödüllerinden biri olarak kabul edilen World Luxury Restaurant Awards tarafından verilen Lüks Deniz Ürünleri Restoranı ve En İyi Panoramik Manzaralı Restoran ödülleri de bulunuyor.

TUZZ, Karaköy

Bodrum’da şef Nilay Lale’nin farklı tat katmanlarını bölgenin dokusuna göre bir araya getirdiği hayal gücü yüksek menüsü yolculuğuna Khai Otel’in Karaköy’deki tarihî dokunun boğaz manzarası ile harmanlandığı yeni terasında devam ediyor. Bulunduğu bölgenin geleneklerini ve malzemelerini yeni yorumlar ile devam ettirmeye önem veren şef Nilay Lale, TUZZ için hazırladığı yeni menüsünde dünya gastronomi trendlerini nitelikli malzemeler ile birleştiren yaratıcı reçeteler ortaya konuyor.

Ortaya Karışık

Karaköy Lokantası

2000 yılından itibaren kendine ait bir müdavim topluluğu oluşturmayı başaran Karaköy Lokantası, öğlen ve akşama özel iki ayrı konsept ile karşımıza çıkıyor. Bir aile işletmesi olan mekânda öğlen yemekleri için geleneksel tarifler ile hazırlanan tencere yemekleri ilhamını şehrin esnaf lokantalarından, akşam yemekleri için hazırlanan menü ise ilhamını Türkiye’nin geleneksel içkili lokanta kültüründen alıyor. 2023 yılında ilk defa açıklanan Michelin Guide’a giren lokanta, özellikle Michelin müffetişlerinin ve müdavimlerinin ilgisini seksenden fazla meze seçeneği ile çekiyor. Mekânın iç tasarımı Fransız bistro kültürünü esnaf lokantası ile buluşturmuş gibi hissettirken yemeklere özel yerli şarap eşleştirmeleri de bulunuyor.

Pap’s Italian

Karaköy’ün tarihe açılan Fransız Geçidi’nde yer alan Pap’s Italian, Napolili şef Luigi Mariconda’nın açık mutfakta hazırladığı aile tarifleri ile dikkat çekiyor. Gördüğü yoğun ilginin ardından 2019 senesinde Emaar Square Mall’da da kapılarını aralayan Pap’s Italian’ın menüsünde; taze ürünler ile hazırlanılmış ve uzun emekler verilmiş reçeteler ön plana çıkıyor. Şehirde Gigi olarak tanınan şefin hazırladığı tabaklara ise başta Türk butik üreticiler olmak üzere İtalya’nın çeşitli bölgelerinden seçilmiş şaraplar ve özel hazırlanmış kokteyller eşlik ediyor.

İlginizi çekebilir: İstanbul Flaneur’den Şehrin İtalyan Restoranları

Gümrük

Rum Mimar İoannis Karagiannis’in 1905 yılında tasarladığı eski Gümrük Müdürlüğü binasında bulunan Gümrük’te 2014 yılından beri cazın ritmi hiç durmuyor. Ara Kafe’nin sahibi Yaşar Kartoğlu tarafından işletilen restoranda tarihi dokuların eşliğinde modern bir tasarım benimseniyor. Müzik ve yemeği bir araya getiren Gümrük’te menü her gün organik pazardan ve yerli üreticilerden tedarik edilen malzemelere ve mevsime göre değişiyor. Oluşturulan reçetelerin felsefesinde İstanbul sokak lezzetlerini modern ve çağdaş dokunuşlar ile sunmak ön plana çıkıyor.

Restoran Modern

Geçtiğimiz aylarda kapılarını Centre PompidouWhitney Müzesi, Beyeler Vakfı Müzesi gibi uluslararası pek çok sanat kurumunu tasarlayan Pritzker ödüllü mimar Renzo Piano’nun imzası ile açan İstanbul Modern’in terasında çağdaş bir yemek deneyimi sunan Restoran Modern bulunuyor. Executive Chef Tuğçe Mirza Canik ve ekibinin lokal malzemeleri çağdaş dokunuşlar ile harmanladığı menüde mevsimsel tatlar ön plana çıkıyor. Akdeniz ve Çağdaş Türk mutfağı üzerine kurulu yemek deneyimini keyifli ve dinamik bir ortama taşımak isteyen Restoran Modern’in menüsüne Anadolu topraklarında yetişmiş üzümlerden elde edilen bir şarap seçkisi eşlik ediyor.

Ali Ocakbaşı

Ocakbaşı deneyimini farklı bir anlayış ile yeniden tasarlayan Ali Ocakbaşı’nın dalları aslında Karaköy’den Amsterdam’a kadar uzanıyor. Yeni nesil bir ocakbaşı konsepti yaratan mekânda geleneksel reçetelere yaratıcı ve sürdürülebilir yaklaşımlar getiriliyor. Yerel üreticiler ile çalışan ocakbaşı, ayrıca her sene doğaya bıraktığı karbon ayak izi miktarı kadar ağaç dikiyor! Ocakbaşı lezzetlerine ve odun ateşinden çıkan reçetelerine vegan mutfağı da dahil eden Ali Ocakbaşı’nın menüsündeki yemekler mevsimsel sebzeler ve otlar ile çeşitlendiriliyor. İstanbul’un tarihi bölgelerinde farklı şubeleri de bulunan ocakbaşı, yemek deneyimini sürdürülebilir bir hareketin parçasına dönüştürmeyi amaçlıyor.

Kahvaltı

Mums

İsmini İsveççe “lezzetli” kelimesinden alan Mums, Tarihi Fransız Geçidi’nin Mumhane ile kesiştiği köşesinde yer alıyor. Mums’ın açık mutfağından günlük tatlılar, ev yapımı ekşi maya ekmekler ile hazırlanan sandviçler, salatalar çıkıyor. Özel harmanlanmış kahvelerin eşlik ettiği menüde geleneksel Türkiye kahvaltılarına paralel dünya mutfağından öne çıkan lezzetler ve geleneksel İskandinav tarifleri de yer alıyor. Brioche ve artizan ekmekleri de kendi fırınında hazırlayan Mums, çocukluk anılarını hatırlatan bir menü oluşturmayı hedefliyor.

The Peninsula

The Peninsula Hotel, The Lobby Restaurant’ında her pazar günü brunch ritüellerimizi bir adım öteye taşıyor. Executive Chef Alessandro Santi ve Executive Pastry Chef Malte Rohmann’ın pazar brunchlarına özel hazırladıkları açık büfeye paralel canlı bir pişirme noktası da bulunuyor. Türkiye ve dünya mutfağından seçilmiş tariflerin özenle bir araya getirildiği brunch’a müzik dinletisi eşlik ediyor. Boğaz’dan esen rüzgârların brunch sofraları arasında gezindiği deneyimde farklı duyuları harekete geçirebilecek bir ortam yaratmak amaçlanıyor.

Namlı Gurme

Beğendiğiniz bütün ürünleri şarküterisinden de alabileceğiniz Namlı Gurme, açık olduğu bütün saatlerde kahvaltı servisine devam etmesi ile dikkat çekiyor. Karaköy Mumhane Caddesi’nde kendine özel bir müdavim topluluk yaratmayı başaran mekânda ayrıca hafta içleri ev yemekleri de bulunuyor. Dört kuşaktır nesilden nesile devam eden Namlı Gurme’nin geleneksel kahvaltısı Kars’tan gelen peynirler ve Afyon’dan gelen sucuklar gibi yerel bölgelerden temin edilen ürünler ile tamamlanıyor. Namlı Gurme’nin şarküteri kısmında ise üç binden fazla gurme ürün, özel bir seçki ile bir araya geliyor!

FiLBooks

İç tasarımı Halukar Mimarlık tarafından tasarlanan FiLBooks, 2015 yılından beri Karaköy’de bir kitapçı-kafe olarak hizmet vermeye devam ediyor. Ayrıca FiLBooks, Cemre Yeşil Gönenli’nin projesi kapsamında bir yayın evi olarak da çalışıyor. Karaköy’ün popüler döneminden bugüne ulaşan, mahallenin eski sakinlerinden FiLBooks’ta günlük hazırlanan tatlılara nitelikli kahveler eşlik ediyor.

Kapak Fotoğrafı: GALLADA

İlginizi çekebilir: İstanbul Flauneur’den Karaköy Kahvaltı Mekânları